Orhan KAŞIKÇI

Orhan KAŞIKÇI

28 ŞUBAT 'REZİLLİKTİR'

28 ŞUBAT 'REZİLLİKTİR'

28 Şubat 1997 hayatımıza olumsuz anlam kazandıran elim bir süreç.

Rahmetli Necmettin ERBAKAN’ın Başbakan olduğu, selametli Tansu ÇİLLER’inde Dişişleri Bakanı ve Başbakan yardımcısı olduğu bir döneme rastlayan bu tarih, Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucunda açıklanan kararlar ile bir dönemin kapanmasına neden olan elim bir süreç. 

28 Şubat sözde “İRTİCA”ya karşı Laiklerin savaş açtığı Postmodem bir darbedir. Rahmetli Erbakan Hoca’nın istifası, REFAHYOL Hükümetinin dağılması ile son bulmuştur. Bu hükümet son dönemlerde kurulan koalisyonların en uyumlusu ve en başarılısı da denilebilirdi.

İşlerin yolunda gitmesi bazı Laik kişilere rahatsızlık vermiş olacak ki laiklik elden gidiyor bahanesiyle süreci başlatmışlardır. Ordu ve askeri devreye sokarak yıllardır yaptıkları gibi bu darbeyi de gerçekleştirmişler ve hükümetin istifası ile hedeflerine ulaşmışlardır. 

Milli Güvenlik Kurulunun almış olduğu kararları uygulanıp uygulanmamasını denetlemek içinde Genel Kurmay İkinci Başkanlığı görevinde bulunan Çevik BİR’e Batı Çalışma Grubu kurdurmuşlardır. Bu Postmodem darbenin içerisinde aktif rol oynayan kişiler arasında; Çetin DOĞAN, Kemal GÜRÜZ gibi kişiler bulunmaktadırlar. Bu kişiler daha sonra Balyoz ve Ergenekon davalarında da yargılanmışlardır. 

28 Şubat tarihimize Postmodem darbe olarak damgasını vurmuştur. Refah Partisinin 1995 yılında seçimlerde birinci parti çıkması Laik kesimi giderek rahatsız etmekteydi. Sürekli yükselişe geçen Erbakan Hoca ve Refah Partisi’nin yükselişinin kabullenmeyen o zamanki Laik zihniyet her zaman ki gibi Asker ve Orduyu devreye sokmak suretiyle bu yükselişe dur demek istiyorlardı. 1995 seçimlerinde birinci parti olmasına rağmen Hükümet kurulma görevini o zaman ki Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DEMİREL 2. Parti olan DYP’ye vermiştir. 53.hükümeti kuran DYP/ANAP 273 barajı olan meclis güvenoyu alamadığı için fes edilmiştir. Mecliste birinci parti olan Refah partisi ve DYP ile 54 hükümeti kurarak mecliste güvenoyu alarak göreve başlamışlardır. Bu süreç 28 Şubat 1997 yılında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucunda “İRTİCA” bahanesi ile istifaya zorlayıp hükümetin yıkılmasına neden olmuştur.

28 Şubat 1997 sürecine nasıl gelindi. Laikler nasıl bir yol izleyerek Refahyol Hükümetinin sonunu getirdiler. Kısaca değinmek istersek;

Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in Sayın Erbakan’a Rejim konusunda endişelerinin olduğunu bildiren bir mektup göndermesi, Erbakan Hoca’nın Libya ziyaretinde çadırda karşılanması ve Libya liderinin; Türkiye işgal altındadır, Kürdistan kurulmalı gibi sözler sarf etmesi.11 Ocak 1997'de Erbakan'ın tarikat liderleri ve şeyhlere resmi konutunda iftar yemeği vermesi, sakallı, sarıklı, cübbeli şeyhlerin kameralara yansıyan görüntüleri çokça tartışılması. Kudüs gecesi düzenlenmesi, birgün sonra Üniversitelerde türbanın serbest bırakan kararnamenin imzaya açılması. Bunlar Laikler için tehlike arz ettiği durumlardı. Bunları neden göstererek 28 Şubat 1997 postmodem darbeyi yürürlüğe koydular.

Neymiş bu Milli Güvenlik Kararları? Neymiş bu kararlar sonucunda ülkemizi tehlikeye sürükleyen nedenler biraz irdeleyelim.

Milli Güvenlik Kurulu 28 Şubat 1997’de dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel Başkanlığında toplandı. Toplantı tam 9 saat gibi uzunca bir süre devam etti. Tarihimize postmodem darbe olarak geçecek olan bu toplantı 20 maddelik bildiri ile son buldu. 

Refah Partisi’nin kapatıldı. Necmettin Erbakan Hoca’ya 5 yıl siyasi yasak getirdiler.

Temel eğitimi 8 yıla çıkardılar.

İrticai faaliyetlere karıştıkları için ordudan atılan personellerin belediyelerde istihdam edilmemesi,

Anayasanın 4.maddesi ile teminat altına alınan LAİKLİK ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunması ilkesinin ağırlıkla uygulanması ve bu ilkeyi suiistimal edilmemesi kesinlik arz edilmiştir. 

Siyasi tarihimize ve demokrasimize vurulmuş kara bir leke olarak geçen bu postmodem darbenin günümüzde eseri kalmadı. Bir devletin temeline vurulan ağır bir darbe olan bu süreç ülkemizin siyasi ve ekonomisine çok ama çok ağır bir darbe vurmuştur. Batı çalışma grubu kuruldu, eline giyotin verildi İrtica kisvesi adı altında Şeriat geliyor Laiklik elden gidiyor kışkırtması ile ülkemizde askeri sokaklara döktüler. Sabah kalkıyorsun darbe oldu diye “Sincan’da tankları” sokaklarda gezindiriyorlar. İnsanlarımıza psikolojik baskı uyguluyorlar. Neden Sincan’da oda çok ama düşündürücüdür. 

Erbakan Hoca; ne etmiş bu ülkeye? Neden bu kadar korkutmuş bu laikleri? Vatanını milletini seven bir yönetici idi. Onun döneminde memurlar en yüksek maaşı almadı mı? Erbakan Hoca’ya yapılan bu darbenin neticelerinde günümüzde hiçbir eser kalmamıştır. Reis o dönemde yapılan haksızlığının hesabını yargı sürecinde görmüştür. 

28 Şubat sürecine adı karışan ve yargılanan 103 sanıkla ilgili dava 5 sene sürdü ve "postmodern darbe"den 21 sene sonra 2018'de sonuçlandı. Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekât Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün de aralarında bulunduğu 21 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

O zamanın İçişleri Bakanı ve şimdilerde İYİ Parti Genel Başkanı Meral AKŞENER’in “28 Şubat darbesinin karşısında durduğunu” iddia eden bir siyasi olarak tarihe geçtiğini dile getirmesine karşın, Mehmet Ali Birant’a verdiği demeçte; 28 Şubat kararları için 'Uygulanması gerektiğine gönülden inanıyorum, kıyafet yasası da uygulanacak' dediği görülmüştür. Her dönem ikiyüzlü siyaseti devam eden Akşener günümüze de uygulamaları devam etmektedir. Kendisi Süleyman Demirel’in “Dün dündür bugün bugündür” siyasetini güttüğü için aynısını günümüzde de yapmaktadır. Rüzgâr nereden eserse oraya yelken açan Akşener, arkasına aldığı feto ve dış güçler ile nereye varacak göreceğiz. 

6 Şubat depremi ile yoğun mesai harcayan Cumhurbaşkanımız ve Bakanlarımız olmak üzere deprem bölgesinde ki vatandaşlarımızın yaralarını sarmaya uğraştığı sırada Şer odaklı partiler ve kişiler bu acımız üzerinden kirli siyasetlerine devam etmeleri de manidar bulunmamalıdır. Onların yaptığı en güzel işler zaten bu gibi siyasetleridir. TEK YÜREK olma zamanında bile fırsatı tepmişler ve siyaseti bırakıp yaralarımızı sarma yerine kirli emellerini mağdur olan vatandaşlarımız üzerinden sürdürmeye çalışmışlardır. Allah vatanımıza ve milletimize böyle afetler bir daha yaşatmasın. Dualarımız başta depremde vefat eden vatandaşlarımız olmak üzere yüce Türk milletinedir. O bölgemizde deprem olduğundan bu yana sahada yer alan başta Cumhurbaşkanı’mıza, Bakanlarımıza ve sahada sürekli gezinen Milletvekillerimize sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.

Allah yar ve yardımcımız olsun…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan KAŞIKÇI Arşivi