Adnan Oktar’ın kediciği itirafçı oldu! Fuhuş çetesini anlattı

Adnan Oktar’ın kediciği itirafçı oldu! Fuhuş çetesini anlattı

30 yıl boyunca Adnan Oktar’ın yanında kalan M.T., itirafçı oldu. Örgütün işleyişi hakkında önemli bilgiler veren M.T., genç kızların örgütün ağına nasıl düşürüldüğünü anlattı.

Uzun yıllar Adnan Oktar Örgütü’nde bulunan M.T. itirafçı oldu ve cemaatin yapısı hakkında önemli bilgiler paylaştı. Liseyi bitirdikten sonra arkadaşları aracılığıyla örgüte katıldığını belirten M.T., Adnan Oktar ile tanışma sürecini, örgütün konuşma şifresini ve yapılan psikolojik işkenceleri aktardı. 30 yıl kadar örgüt içinde yer aldığını söyleyen M.T., bu zaman zarfı içinde örgüte verdiği paranın yaklaşık 6-7 milyon TL olduğunu söyledi. Adnan Oktar ve çevresindekilerin dini hassasiyetlerinin bulunmadığını da ifade eden M.T., örgüt içinde yer alan kişilerin namaz vakitlerini de değiştirdiğini açıkladı.

Sözcü Gazetesi’nden Can Özçelik’in haberine göre, örgütle 1988 yılında tanıştığını ve haftada 1-2 gün toplantılara katıldığını belirten M.T., kendisine 5 vakit namaz olmadığını, Kuran’da 3 vakit namaz olduğunu, 5 vaktin ise sadece tespih olduğunu söylediklerini aktardı. Daha önce Kuran hakkında bilgisinin olmadığını söyleyen M.T., her söylediklerine inandığını ifade etti.

“ÖRGÜTTE ŞİFRELİ KONUŞURDUK”

Örgüt içinde yapılan konuşmaların şifreli olduğunu söyleyen M.T., “Gel yemek yiyeceğiz” demenin örgütte şifre olduğunu belirterek, “Turnike sistemine davet etme şu şekilde yapılırdı: ‘Beraber yarın şu saatte yemek yiyelim, kahvaltıya gel, gel beraber spor yapalım' gibi şifreli konuşmalar ile davet edilirdim” dedi.

Kız arkadaşlarını Adnan Oktar Örgütü’ne dahil etmesi için Oktar tarafından baskıya uğradığını açıklayan M.T., “Kendi kız arkadaşlarımı turnikeye sokmamı isterlerdi. Hatta Adnan Oktar bana ‘Elinde kız var niye getirmiyorsun' gibi sözler söylerdi” dediğini belirtti.

ZENGİNLİKLERİNE GÖRE GRUPLANDIRMIŞLAR!

1990’lı yıllarda Adnan Oktar’ın talimatıyla örgüt içindeki kişilerin zenginliklerine göre beş farklı gruba ayrıldığını söyleyen M.T., “Örgüte en çok bağımlı, sadakatli, her denileni yapan, maddi açıdan zengin olan kişileri birinci gruba alınmıştı. Diğer grupların sıralanışı ise bu özelliklere bağlı olarak daha az zengin ve sadakat olarak daha az bağımlı olanlar kategori olarak aşağıya iniyordu. Beni üçüncü gruba aldılar. Beşinci grupta yer alan kişiler için, ‘İmanı zayıf, tedavi edilmesi gerekenler' olarak tanımlanırdı. Bu grupta oturup yaptığımız hataları yazmamız, yazdıklarımızı da yüksek sesle okumamız istenirdi” dedi.

ÖRGÜTTEN AYRILANLARA İFTİRA!

Adnan Oktar’ın aldığı kararların örgüt içinde hiçbir zaman sorgulanmadığını söyleyen M.T., “Oktar'ın verdiği talimatlara uymamak ‘Dinin karşısında durmak' anlamına gelirdi. Örgütten ayrılanların başların ezilmesi gerektiği söylenirdi. Örgütten ayrılanların Kuran'a karşı çıktıkları, Kuran'a muhalefet ettikleri söylenirdi. Bu yüzden de ayrılan kişiler her zaman ‘Düşman' olarak kabul edilirlerdi” ifadelerini kullandı.

“KANALIN YAYIN YAPTIĞI YERLERDE NÖBET TUTULURDU!”

M.T., ifadesinde evler ve örgütün TV kanalının güvenliği için tutulan nöbetlerin “İbadet” diye tanımlandığını ifade ederek şu şekilde devam etti: “Bu örgütte nöbette yapılması gerekilen ibadetler arasında sayılır ve Kuran'da geçen ‘Nöbetleşin' ayeti buna kaynak olarak gösterilirdi. Nöbet tutulan diğer yer, A9 yayınlarının yapıldığı yerdi. Nöbetler 6 saat sürerdi. Mesela Dragos'taki nöbette 6 kişi olurdu. Stüdyodaki nöbette ise çok daha kalabalık bir grup olurdu. Bu yerde nöbet tutan sabit nöbetçiler de olurdu. Ayrıca silah taşıyan nöbetçiler olurdu, Stüdyodaki nöbette 5-6 saat sürmekteydi ve orada bekleyen silahlı nöbetçiler oradan nöbet saati bitene kadar nöbet yerinden ayrılmazlardı.”

“AVM’YE İSTER SİLAHLI İSTER SİLAHSIZ GİRERLERDİ”

Adnan Oktar’ın alışverişlerini örgüt mensuplarıyla beraber yaptığını söyleyen M.T., şöyle devam etti; “Adnan Oktar ve beraberindeki kadınlar, haftanın bir veya iki günü, belli olmayan saatlerde çeşitli AVM'lere giderlerdi. Bu durumlarda Adnan Oktar ve yanındakilerin gideceği AVM'ye bizlerin de gitmesi için talimat verirdi. AVM'lere çoğu kişinin, hep bir anda çağırılmasının sebebi, herhangi bir saldırı veya olumsuz bir olayda zarar görmemek ve saldırganları etkisiz hale getirmek için kalabalık olunurdu. Olabildiği kadar, mutlaka birkaç avukat, bir doktor, bu alışveriş esnasında AVM içerisinde bulundurulurdu. Adnan Oktar'ın gitmeye karar verdiği AVM'ye önceden 3-4 kişi gider, AVM'nin güvenlik müdürüyle görüşür ve kendilerine alışveriş esnasında eşlik etmelerini ister, ayrıca örgüt üyeleri AVM'ye geldikleri vakit X-Ray cihazlarından geçmez, ister silahlı, ister silahsız olsun rahatlıkla giriş yaparlardı. Bu alışverişlerde Adnan Oktar bir mağazaya girer, etrafındaki mağaza çalışanlarına alacak olduğu ürünleri işaret eder, ödemeleri kart veya nakit olarak Seral K., öderdi. Genelde de nakit ödenirdi. Çok yüksek meblağlarda alışverişler yapılırdı.”

ÖRGÜTTE ‘TURNİKE SİSTEMİ’ İLE GENÇ KIZLARA TUZAK KURULUYOR!

Örgütün, ‘Turnike’ diye isimlendirilen fuhuş sisteminde, maddi olarak da desteklenen bir erkeğe, genç kızları ağına düşürmesi telkin ediliyor. Genç kızlarla irtibat kuran erkekler, kızlara devamlı evlenmek istediği mesajını verirken daha sonra da örgütün ağına çekilmeye çalışılıyordu. İddialara göre, örgüt içinde yer alan bir erkek tarafından cemaate kazandırılan kadınlar, önce bir süreliğine lüks hayat içinde yaşıyor, sonrasında ise örgüte dahil olması sağlanıyordu.

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.