Ali Hikmet İnce Ankara kulisini yazdı! Muhalif Olmanın Dayanılmaz Çaresizliği

Ali Hikmet İnce Ankara kulisini yazdı! Muhalif Olmanın Dayanılmaz Çaresizliği

AK Parti’nin tapulu arazisine inşaat yapma iddiasındaki iki yeni oluşumun, diğer küçük ortaklarla üçüncü ‘ittifak cephesi’ni kurması yadırganmamalı…

Ankara’da yaz ortasında son bahar yaşanıyor. Temmuz sıcakları yerine, sağanak yağış ve 25 dereceyi geçmeyen nemli iklim hüküm sürüyor.

Ankara yine beklenilmeyeni yapıyor: Şemsiyesiz ve yağmurluksuz sokağa çıkmaya imkân vermiyor.

Başkent’de siyasî rüzgârlarının yönü de tayin edilemiyor. Bir bakıyorsunuz; dün dillendirilen kulis bilgilerinin tamamı hemen ertesi gün çöpe atılıyor. ‘İki dargın kardeş!’ benzetmesiyle anılanlar; 24 saat sonra ‘yeni bir ittifak tesis edebilir miyiz’in cevabını aramaya koyuluyor. AK Parti’den oy koparacağı, milletvekili istifa ettire(bile)ceği iddiasındaki iki ‘rakip!’ oluşum; ‘müttefik’liğin yararlarını/getirilerini tartışıyor.

 

abdullah-gul.JPG

Babacan’ın aşırı sakinliğine karşın; Davutoğlu çalışmalarını son vitese takmışa benziyor. ‘Baskın basanındır; tabela asanındır!’ gibi ‘kazan kazan politikası’nın ülkemizdeki ilk uygulayıcıları yeni oluşumlarını ete kemiğe büründürmekte acele ediyor.

Özellikle Davutoğlu ve çevresinin acelesinde diğer mühim sebepse: AK Parti’den yöneltilebilecek - mazideki! - yönetim başarısızlıklarının ağır bilançosuna tatmin edici karşılıklar verebilmek… Davutoğlu; potansiyel rakibi Babacan’ın aksine AK Parti içinde daha ciddi sebeplerle/saiklerle suçlanıyor ve ‘yetersiz kalmış/başarısız başbakan!’ iddiasıyla yaftalanmaya çalışılıyor.

Oysa Babacan’ın görev aldığı AK Parti hükümetlerinde çizdiği grafik belki eleştirilebiliyor; ama suçlan(a)mıyor/karalan(a)mıyor.

Yeni oluşumları yerinde izleyen Ankaralı gazeteciye göre AK Parti kurmayları; her iki grupla da yakından ilgileniyor. Parti kurucuları/katılımcıları hakkında konuşmama, eleştirmeme kararını sıkı şekilde uyguluyor. Oluşumların eleştirilmesi reklâmlarının yapılması gibi algılanıyor.

 

ekran-alintisi-004.JPG

- Yeni İttifak İhdası Planları/İddiaları… -

AK Parti kurmayları; ‘çiçeği burnunda’ oluşumlar arasındaki rekabete karışmıyor; ama CHP ve İyi Parti’nin kurduğu Millet İttifakı’na eklenmelerini de/katılmalarını da istemiyor/arzulamıyor. Her iki yapının, yeni bir ‘ittifak çatısı’ altında hareket etmelerini - kendi partileri açısından! - daha kârlı buluyor. Çünkü yeni ittifak modeli Demokrat Parti, Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi, hatta İyi Parti’yi bile kapsayabilir. Böylece AK Parti daha ilk anda bir taşla birkaç kuş vurmuş olabilir. Millet İttifakı’nın büyümesi/genişlemesi durabilir. CHP’nin HDP ile işbirliği resmiyet kazanabilir/vücut bulabilir. Yeni tablo; CHP içindeki ‘millî/millici kitleler’i partiye küstürebilir/partiye küstürebilir.

AK Parti’nin düşüncesinin paralelinde; her iki oluşum da üçüncü ‘ittifak ihdası’nı gündemde tutuyor. CHP’ye yanaşmadan, yeni/pırıl pırıl 2 partinin ortak kuruculuğunda/liderliğinde, AK Parti tabanına ve küskünlerine daha inandırıcı gelebileceğini hesaplıyor. Böylece daha kolay ve daha yüksek oy oranına ulaşabileceği tahmin ediliyor.

CHP ve HDP’li bir ‘geniş cephe organizasyonu’nun kısa erimde kazanç getirmeyeceğini sanılıyor.

Oluşumları izleyen gazeteciye göre; Babacan ile Davutoğlu’nun tek parti çatısı altında siyaset yapmaları mümkün görülmüyor. Babacan’ın 2015’de Davutoğlu kabinesine girmeyişinin altında yatan sebebin bilinmesi/açıklanması da birleşememenin nedenini ortaya çıkarabilir.

Cumhur İttifakı muhaliflerinin sesini duyurabildikleri birkaç televizyon kanalı bulunuyor. Öncelikle Davutoğlu; karşıt kanalları kullanmayı deneyecek. Ama gönlünde yatan: Fox TV gibi ratingi yüksek bir markada yer bulabilmek… Yoksa yönetimi tepeden tırnağa yenilenen Halk TV’yi mi yeğleyecek? Zamandan ziyade, televizyon yetkililerinin kararına bağlı bir girişim… TELE1’den bir öneri alabilir mi, bekleniyor; ama bilinmiyor…

 

ali-babacan.JPG

- Davutoğlu’nun Aklındaki Hamle… -

Davutoğlu; kamuoyu oluşturacak diğer vasıtaları da - örneğin radyo ve gazeteleri de… - kullanmayı tasarlıyor; ama mevcutların etki gücünün çok sınırlı, sayılarının yetersizliği kara kara düşündürüyor. Türkiye’de siyasetin pahalı oluşu da belini büken sebeplerin bir başkası… Eski Başbakan’ın elindeki enstrümanların sayısı oldukça az ve geniş halk kitlelerini inandırmaktan uzak şeklinde değerlendiriliyor.

Bir dizi muhalif radyonun gerçekleştireceği programlar etkin bir propaganda/tanıtım sağlayabilir mi, hâlâ tartışılıyor.

Sosyal medya da kullanılacak; sonuç alınacak mecralar arasında bulunyor; ama organize olacak yeterli zaman ve finansman varsa…

Babacan’ın karşılaştığı/karşılaşacağı zorluklar da - üç aşağı beş yukarı! - Davutoğlu’nkilere benziyor. Kendini geniş halk kitlelerine anlatmanın ve kısa sürede sonuç almanın - neredeyse! - imkânsızlığını görüyor. Eleştirdiği iktidar gücünün 20 yıla dayanan, hayli tecrübeli kamuoyu oluşturma aparatlarına sahipliğini de biliyor.

Abdullah Gül’ün Babacan’ın yanında görünmesi olumlu bir puan olabilir mi?

Tamamen zamana bağlı bir diğer soru…

Aynı gazeteciye göre; yeni ittifak kurulabilirse, AK Parti tarihindeki en büyük engeliyle/muhalefetiyle karşılaşabilir. Ama Babacan ve Davutoğlu; Millet İttifakı’nda kendilerine yer açarsa, erken seçim yakın tarihte siyaset gündemine oturabilir. Abdullah Gül de ‘ikinci dönem Cumhurbaşkanlığı’ hayalini gerçekleştirmek için ortak aday gösterilebilir.

Kısacası; Ankara’da muhalefet seçim kazanmaya alışınca; her gün kendine uygun yeni sinopsisler yazı(dırı)yor.

Oysa muhalifliğin kendine özgü, dayanılmaz bir - bazen zafer kazandırabilen! - çaresizliği var…

 

ALİ HİKMET İNCE

SİYASETCAFE.COM

 

 

 

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.