ANNE!
ANNE!
Önce bir hücreye düşer cenin ve yol alır Can olmaya!
Hücre sahibi yaratanın izniyle onun bir canlı haline gelmesi için, gece demez gündüz demez kendi hayatından vaz geçer.
Bazen hiç sevmediği bir meyveyi yer, bazen hiç sevmediği sporları sırf hücredeki misafir için yapar. Hatta hiç görmediği rüyaları görür, hiç istemediği kimyasal değişiklere yol alır. Ama hücredeki kutsaldır, sevgidir, sevdadır geleceğe yönelik umuttur…
Kısacası candır ve bir cana, kendinden olan bir kana nizamdır, intizamdır hassasiyet…
Ve ızdırabın en büyüğü ile gerçekleşen doğum, sevinçlerin en büyüğüne kucak açmaktadır.
Ve yeni bir canla , yeni bir hayat başlar..
İlk davranış, ilk gülüş, ilk bakış hayattır, mutluluktur…
Bir ilişki başlar Anne – Oğul diye
Karşılıksızdır, menfaatsizdir, tertemizdir bu ilişki…
Sevginin, sadakatin ta kendisidir.
Ve hayatı keşfedercesine bir süreç başlar!
Annelikten gelen o mucizevî yeteneklerle ilk öğretmen olunur...
Dünyanın en iyi piskoloğudur anne; ilk acılar ona anlatılır, ilk gözyaşları onun göğsündü siner, ilk sır onadır, ilk dost odur…
İlk Aşktır Anne!
Ona her zaman güvenirsin. Sen üzüldün mü o kırılır, o biter…
He gün seni pencerede bekleyen biri vardır, gidiş gelişlerinde kapılara koşan.
`Aç mısın` diye sormaz hazırdır sofran..
Ne aşktır bu, önce terini siler, sonra saçını okşar ve sen bunların hiç farkında değilken o gizli gizli seni izler.
O Annedir!
Cennetin ayaklarına serildiği kutsaldır…
Berekettir, insana beşiktir, medeniyettir…
O Annedir!
Doğuran yoğuran canlıdır…
Hayata şeklini veren sanatkârdır…
Sabırdır, tahammüldür…
Şefkattir, merhamettir
O Annedir!
Acılara tesellidir
Sıkıntılara merhamet
Sevgidir o, sevdadır o, AŞK`tır o…
Ve tüm bunları ona veren Mevla`dır . Onu sevmek, onu saymak Mevla`ya itaattir…
Ve anne kendine gül, ailesine bülbül, vatanına Yiğit yetiştirir.
O nasıl vermişse suyu yiğitte yiğit öyle kök salar, yeşerir, dallanır
Kıskanır Anne!
Kendi eserinin gerekirse kendinden kıskanır.
Güzel günlerini, ömrünü kendinden bile kıskanır.
O Annedir!
Sadece saygı ister, gönül ister
Helal sütüne ak alın ister
Ahd-e vefa ister, almasa da küsmez…
Ve bir Kahpe Kurşun ayırır onları!
Verir anneler!
Verir anneler; canını, malını, ömrünü bir yiğide verir.
O yiğitliğe ulaşana kadar geçen ömür sadece kutsal bir hizmettir, hizmetkâr kutsaldır…
Birde VATAN kutsaldır ona ANA diyeceğimiz kadar kutsaldır!
İlk Cenin`den Can oluncaya kadar, Can`dan canan oluncaya kadar, Canandan Yiğit oluncaya kadar geçen sürede anne evladına asla toz kondurmaz, gözünden sakınır…Ona bir şey olsa kendi de yaşamaz…
Ve yiğit kınalar yakar, Vatan olur, Vatan`a kurban olur…
O anne vakurdur, guruludur, cenneti kendi ayakları altına seren tarafından hakkı teslim edilmiştir…
Bir tohumun toprağa atılmasından filizlenmesine, kök salmasına giden yoldaki o kutsal Anne sadece bu ölüm karşısında şu cümleyi kurar
`VATAN SAĞ OLSUN!`
Her anneye de nasip olmaz `VATAN SAĞ OLSUN!` demek.
Bunu diyen annenin hakkının yiyene ise cehennem kapıları sonuna kadar açıktır.
Şimdi!
Önce bir anne olmak ne demektir iyi anlayın, sonra o annelerin kutsallığının bir güne değil bir ana bile sığmayacağını kavrayın ve hele birde şehitlik payesi yüklenmişse onların omuzlarına onların helalliğini iyi düşünün!
Şimdi düşünün kime anne denir, kim anne diye anılır?
Annelik `cumartesi` gününe verilen bir ad mıdır, yoksa Cuma kutsallığı kadar uğruna gözyaşı dökülen bir kutsallık mıdır?
Haa!… Diyeceksiniz ki, `tüm bunları kime anlatıyorsun be kardeşim!`
Ne bileyim beni doğuran anaya sadakatimden yazıyorum…
Toprağı şahadet şerbeti ile sulayan şehit anaları adına yazıyorum…
Evet, tarafım belli olsun diye yazıyorum ve İbrahim`in yangınına su taşıyan bir karınca misali gücüm de buna yetiyor.
Selçuk Düzgün - Bakü
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.