Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

'Bağımsız ülkücülük!'

'Bağımsız ülkücülük!'

`BAĞIMSIZ ÜLKÜCÜLÜK!`

 

Bir kere cümle kurulurken içinde sinsi bir plan var.

Zira bağımsızlık mefkurelere bir kavram değildir.

Ülkücülükte bir mefkure anlayışıdır.


İnsan bir fikre inanır veya inanmaz.

Veya insan inandığı bir fikri yaşar veya yaşamaz.

Başka bir açıdan insan neye inanıyorsa onu özgürce yaşabilir ve yaşamaldır.

 

İşte bunu o insana  yaşatanda  ait olduğu toplumun kurduğu devlettir.

 

Yani Bağımsızlık kavramı öyle her yere kolay kolay kullanılacak bir kavram değildir.


Nedir peki Bağımsızlık?

 

Bağımsızlık denince aklımıza: Bir devletin iç ve dış işlerinde müstakil olarak, istediği gibi hareket edebilmesi gelir .

 

En genel anlamda bağımsızlık; muayyen bir ülke üzerinde ve hükumet ile temsil olunan üstün ve merkezi bir otoritenin hükmü ve gözcülüğü altında, hukuki ve otonom bir nizama bağlı olarak yaşayan insanlardan meydana gelen siyasi bir birliğin, yani devletin mümeyyiz vasfıdır.

 

Aynı manaya gelmek üzere bağımsızlık; bir devletin, devletler hukuku kaidelerine bağlı kalmak şartıyla, bir başka devletin veya üstün bir otoritenin kendi iç veya dış meselelerine müdahalesi olmadan, kendi organlarının serbest takdiri ile icraatını düzenleyip yürütebilmesi ve bu çerçeve içindeki irade serbestisidir.

 

Bağımsızlık kavramının mahiyeti ile ilgili olarak değişik fikirler ileri sürülmüştür.  Bu fikirlerin hemen hepsi bağımsızlığı ekonomik, hukuki ve siyasi unsurlara değişik ölçüde ağırlık vererek açıklamışlardır.

 

Meseleye tarihi gelişim açısından bakıldığında bu üç belirleyici vasfın (ekonomik, hukuki ve siyasi) bazan tek tek, bazan da birbiriyle çeşitli ölçülerde teşkil ettikleri kombinasyonlar halinde bağımsızlık kavramını belirledikleri görülür.

 

Bir başka deyişle, bağımsızlık kavramının temel belirleyicisi tarihin farklı kesitlerinde ortaya çıkan güçler dengesinin ortaya koyduğu siyasi ve ekonomik tablo olmuştur.

 

Bağımsızlığın kazanılması ile bağımsızlığın tanınması kavramlarını da birbirinden ayırmak icab eder. Bağımsızlığın kazanılması için onun mutlaka tanınmasına ihtiyaç yoktur.  Örneğin: KKTC

 

Tüm bunlar gösteriyor ki bağımsızlık bir toplumun başkalarının egemenliğine girmeden kendi kendini yönetme isteği ile kurduğu devletin özetidir.

 

Unutmamalıdır ki:  BağımsızlıkTürk Milleti için en son Türkiye ile gerçekleştirilmiştir.

 

Bizler bu gün bu tartışmaları, aramızdaki bu çekişmeleri bile 1923`te kurulan bu Cumhuriyete borçluyuz.

 

Yani bağımsılzık darken aklımıza direk Türkiye gelmelidir

 

Öyle ise: Nereden çıktı içi boş ve bir yerlerden besleme bu `BAĞIMSIZ ÜLKÜCÜLER`  saçmalaması.

 

Ben kısaca söyleyeyim: MENFFAATEN!

 

Efendim neymiş:  şu sebepten, bu sebepten ben bağımsızlığımı ilan ettim  ve şunu değil  bunu destekleyeceğim.

 

İyide kardeşim sen esir miydin?

 

Ülkücülük bir mefkure anlayışıdır, elbette her partide, her kurum kuruluşta, her sivil toplum örgütünde kendilerini ülkücü olarak kabul edenler vardır.

 

Ama herkes  bilir ki, ülkücülerin genel olarak toplandıkları adres MHP ve Ülkü Ocaklarıdır.

 

Ülkü Ocakların`da toplan herkes ülkücü olmak zorundadır, zaten olamayanlar bir süre sonra kendini  soyutlar camiadan Ama MHP`de   toplanan herkese ülkücü diyemeyiz. Çünkü MHP bir siyasi partidir.

 

Gönül isterki parti tamamen ülkücülerden oluşsun ama Türkiye şartlarında iktidar olmak istiyorsanız bunun zor olduğuda ortadır.

 

Buna rağmen  menffat için MHP kendine mesken tutanlar vardır ve temizlenmelidir.

 

Sırf  onlar var diye bizim olanı terk mi edelim?

 

Ülkücülük MHP`de yapılır diyen Rahmetli Türkeş bağımsızlık safsatasınıda kısaca böyle özetlemiştir.

 

Ayrıca bağımsızlık ülkücülüğün karekteri iken, kendilerini  yeniden bağımsız ilan edenlerin  nereye bağlı olduklarıda  açık, aşıkar ortadadır.

 

`Bağımsız Ülkücüler Platformu `gibi hareketler birer  piskolojik  harp sanatıdır.

 

Ayrıca dikkat ediyorum kendilerine `bağımsız ülkücüleriz` diyenlerin  ( birkaç istisna hariç) daha önce bağımlı oldukları bir kurum, kuruluş, yapılanma yok.

 

Onların en yetkilileri ise  çocuk yaşlarda `beni koruyun`  diye ocaklara gitmiş gelmiş slogancılardır.

 

Eğer onlar Ülkücü ise ülkücü ahlakı onların diline  şu cümleleri düşürürdü: `Ey MHP genel merkezi! Sizin  çıkardığınız adayı desteklemiyoruz,  ama bunun acısınıda içimizde taşıyoruz. Zira size karşı mücadelemizi parti içerisinde inadına vareceğiz.  Siz çatıdan atsanızda, biz bacadan ocağa yine gireceğiz …`

 

Ben MHP genel merkezinin bir çok siyasi hamlesine karşıyım  ve bu camiada çok önemli görevlerde de bulundum, çilesini çektim, çekiyorum…

 

Tüm bunlara rağmen ben kendime 'ÜLKÜCÜYÜM' diyemezken, makyaj malzemeli  trova atlarının kendilerine kolayca  Ülkücü ve hatta' Bağımsız Ülkücü'   demeleri  onların şahsiyetleri adına  utanç vericidir.

 

Hem Azrail`in her an esne kükünde dolaştığı insan ne derece bağımsız olabilir ki?

 

Söyleleyim: Elbette ki, anlının açıklığı ve  O`nun rızasını aldığı derecede.

 

Bağımsızlık benim  imani, itikati ve milli karekterimdir, karekterimi siyasi menfaatlere  teslim etmem diyenlere selam oslun!...vesselam

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi