Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

'Boğaziçi' ihanetleri ve Alman köpeği!

'Boğaziçi' ihanetleri ve Alman köpeği!

 

Uzunca bir süredir CAN DÜNDAR’ı izliyor, arada sırada yorumlarına sertçe cevapta veriyorum.

Son yazısında Boğaziçi olayları için aynen şu cümleleri kurdu;  “Boğaziçili, “İstemem senin kayyımını” deyince de kampüs kapısına kilit vurulup çatılara sniper’ler yerleştirildi. “

Baştan aşağı yalan olan bu cümleleri Almaya’dan yayın yaptığı “artı yalan “ sitesinde yayınladı.

Yalan yalan da bu denli nasıl ülkemiz de inananı var?

Bunu anlamak için Alman Vakıfları dosyalarının yeniden açılması ve 1. Dünya savaşından bu yana Alman istihbaratının Türkiye masası irdelenmelidir.

Onlar irdelenmeden önce bir de ALMAN KURDU incelenmelidir.

Hayvan deyip geçmeyin özel bir hayvan gerçekten.

Alman kurdu güvenilir, sadık ve güzel bir köpek üretmek için yapılan ırk çalışmaları sonucu ortaya çıkan ve geliştirilmesi 30 yıldan fazla zaman alan bir köpek ırkıdır. 

Sonrasında köpeğin gelişimini tamamlaması ile Almanya’da polis kuvvetleri ve ordunun bir parçası haline gelmiştir. 

Son derece zorlu şartlara olan dayanıklılığı ile bilinen Alman kurdu köpekler güçlü, zeki ve eğitilebilir yapısı ile kısa sürede dünyanın en popüler köpekleri arasına girmiştir.

Alman kurdu günümüzde istihbarat köpeği için ideal özellikleri taşımaktadır. 

Özeliklerini daha çok saya bilirim ama sonuçta bu canlı emir –komuta zinciri için Alman  mantığının 30 yıllık bir çalışmanın ürünü işte .

Düşünsenize hayvan türünden böyle mükemmel sadakat üretmiş Alman zekâsı insan türünden neler üretmiştir.

Mesela CAN DÜNDAR gibi sadıklarını ne kadar zamanda, hangi şartlar da ve karışımlarla ürete bildiler.

Malum fitne ve 5. Kol yazısının sonunu şu cümleler ile bitiriyor;

“Erdoğan “Z kuşağı bilmez anlatmak lazım” diyordu ya…

Al sana Z kuşağı! Hadi anlat şimdi…”

Erdoğan Z kuşağına kendini anlata bilir mi bilemem ama bu ülkede  laboratuvar kurdu olmayan bir nesil var, onlar seni ve senin gibileri A’dan Z’ye bütün kuşakları ile bilirler.

Ozaman ikide bir “BOĞAZİÇİ KÜLTÜRÜ” dedikleri sürece kısaca bir kendi penceremizden bakalım;

Boğaziçi Üniversitesi’nin temelleri 1863 yılında bir eğitmen, mucit, teknisyen ve mimar olan Dr. Cyrus Hamlin ile tanınmış hayırsever ve zengin bir tüccar olan New York'lu Mr. Christopher Rheinlander Robert tarafından Birleşik Devletler sınırları dışındaki ilk Amerikan koleji olan Robert Kolej’in İstanbul’da kurulması ile atılmıştır.

10 Eylül 1971'de tamamen Türk Devletinin  üzerine geçmiştir. Boğaziçi Üniversitesi, yüz yıldan fazla Robert Kolej'in kampüsü olarak kullanılan alana resmi olarak kurulmuştur.

1971’e kadar bütün rektörleri yabancıdır.

Ne mi anlatıyorum yani?

Kültürün temellerini be kardeşim, üniversitenin misyonunun bu günlerde nasıl hortlatıldığını…

Kimse bize “gençlik eylemleri” diye yutturmasın, tutuklanan gençlerin ve sahiplerinin bağırtıları Robert Koleji mezunu özgürlük budalalarını hatırlatıyor bize.

Biz anlamayız “Z Kuşağından” falan biz halen ASIMIN NESLİYİZ…

Herkes işine baksın, biz "BOĞAZİÇİ’mizin kriptolu mevzusunda değiliz, biz devletimizin mevziisindeyiz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi