Prof. Dr. Yahya Sezai TEZEL

Prof. Dr. Yahya Sezai TEZEL

Bu hikayenin sonu belli!

Bu hikayenin sonu belli!

Suriye savaşının çıkmasında elbette ki Baas rejiminin cinayet işlemeyi siyasi mücadele aracı olarak gören faşist geleneğinin önemli bir rolü olmuştur. Ama Suriye Savaşı İngiltere ve ABD emperyal derin devlet yapılarının Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasını yeniden şekillendirme uzun vadeli projeleri ile çıkardıkları emperyalist bir savaştır. Suriye'de Sünni rejim karşıtları, ABD ve İngiltere'nin Baas rejimini devirmek için kurguladıkları oyunun rejimi iç isyanla değiştirecek aracısı olarak sahneye çıkmışlardır. PKK isyanı da Türkiye'nin sınırlarının ve anayasal düzeninin değiştirilmesi anlamında rejim değişikliği oyununun aracısıdır. Türkiye'de rejim değişikliği stratejisinin arkasında Obama gibi ABD devlet yapısının görünen meşru unsurları yoktur. Bu bir Pentagon stratejisidir.

Erdoğan'ın Lozan'a saldırması ve Meclis Başkanının laiklik olmaz laikliğin olmadığı yeni bir anayasa yapmalıyız demesi ciddi ve karanlık bir iç strateji üstünde anlamlandırılabilir. AKP’deki üst siyasi kadro, içinde 300 yıllık laiklik ve çağdaşlaşarak normalleşme arayışını tasfiye etme teşebbüsünün ciddi bir siyasi istikrarsızlığa yol açacağı bunun da iktisadi çöküntü getireceğini görmemesi ihtimali bana zayıf gibi görünüyor. Bana öyle geliyor ki Erdoğan ve Erdoğan'a karşı çıkamama hususunda ittifak halindeki AKP yönetici kadrosu, bu iktisadi krizi Türkiye'yi İran gibi bir İslami rejime dönüştürme fırsatı olarak kullanmaya niyetlidirler.

Bildiğimiz Türkiye korkarım AKP siyasetçilerinin elinde dağılacaktır. Bunu kına yakan bir insan heyecanı ile söylemiyorum. Vatanının matemini tutmaya hazırlanan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak söylüyorum.

Erdoğan'a muhalefet yapacak siyaset üretilmemektedir. Üretilmesi önünde Doğan Medya ve ABD ve İngiltere'ye teslim olmuş büyük burjuvazinin sessiz kalma tercihi engeli vardır.

AKP ancak kendini yıkarak siyaset sahnesinden çekilecektir. Ama maalesef geride bildiğimiz anlamda bir Türkiye de kalmamış olacaktır.

Bu endişem beni çok rahatsız ediyor.

Türkiye AKP tarafından ülke çapında karşı konulamaz bir mahalle baskısı yaratacak kadın ve erkek yüz binlik hazır ve nazır partizanlarla uluslararası camiada üreterek yer alabilecek bir piyasa ekonomisini ayakta tutamaz. Bir akıl hastalığına tutulmuşcasına Peygamber döneminin kalıpları içine bugünkü Türkiye'yi eritip dökmeye kalkışan bir kadro bu ülkeyi yıkar.

Şu an ekonomi, Türkiye'nin 1980 sonrasında yaratılan uluslararası iktisadi ilişkiler sisteminin terbiye kurallarını anlamış siyasetçilerin ülkeyi yönetecekleri bir ülke gibi gören dünya iktisadi aktörlerinin Türkiye'ye sağladıkları para ile ortaya çıkmıştır ve aksak maksak islemektedir. Türkiye'de 300 yıllık çağdaşlaşma arayışını frak giymiş laiklik düşmanları ile tasfiye etme girişimi bundan sonra ülkeye para akışını durdurur. Tersine para akışına yol açar.

Lozanla kavga eden ve bize laik olmayan bir yeni anayasa lazım diyenlerin ülke siyaseti ile oynadıkları bir süreçte Türkiye'nin ülke riskini ne Mehmet Şimşek ne de damat ya da mamat düşük göstermeyi başaramaz. Sayın Cumhurbaşkanı modern dünyada siyaset, hukuk, ekonomi ve uluslararası ilişkiler arasındaki bağlantıları anlamamış olmasının faturasını hepimize ödettirecek gibi geliyor bana.

Bu hikayenin sonu bellidir arkadaşlar. Bu son hepimizin canını yakacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Yahya Sezai TEZEL Arşivi