Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

'ÇANAKKALE GEÇİLMEZ' Mİ?

'ÇANAKKALE GEÇİLMEZ' Mİ?

 

Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı derken evden çıktıktan 9 yıl sonra 145 kilometreyi 13 günde yayan yürüyerek geri dönen Seyit Onbaşı köyüne geldiğinde evine giremez.


Savaşa giderken evlidir, belki de 9 yılda karısı yeniden evlenmiş olabilir diye düşünür.

 

Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz hapsine alır.

 

Sabah koyunları çıkarmak için gelen bir akrabası ile karşılaşır.

 

“-Sen kimsin?

-Ben Seyid`im.

-Biz seni öldü biliyoruz.

-İşte sağ döndüm. Benim hanım evli mi?

-Hayır evli değil. Bir çocuğun var içeride, onu çocuğu korkutursun. Bağırarak git, haberi olsun.”

 

Kapıdan eşinin ismini seslenir. 8 yaşında bir kız çocuğu kapıya gelir. “Anne” diyor, “kapıda sakallı biri var korktum.”

 

Annesi geliyor kapıya bakıyor ki, adamı.

 

“Korkma kızım o senin baban.”


Ve o kahraman 9 yıl sonra kızıyla işte böyle tanışır

 

Seyit Onbaşının sonraki hayatı daha hazindir… onu başka bir makalem de inşallah anlatacağım.

        

Evet, `Çanakkale Geçilmez` dediğimiz o destanın sadece bir kahramanıdır Seyit Onbaşı ve o destan sadece böyle kahramanlar yazabilirdi…

 

Tüm Türk tarihinin belki de en anlamlı, en büyük savaşıydı Çanakkale…

 

Çanakkale olmasaydı, tarih ne Mustafa Kemal`i tanıyacaktı, ne Dumlupınar, ne de Başkomutanlık savaşları olacaktı.

 

Çanakkale olmasaydı, ne Türkiye kurulacak ne de Cumhuriyet bugün ki yaşına gelebilecekti.

 

Çanakkale olmasaydı, bekli de ondan neredeyse bir asır sonra bugünkü Türk Cumhuriyetleri meydana gelmeyecek ve bugün ki Türk Dünyası oluşamayacaktı.

 

Çanakkale olmasaydı, Anadolu`nun hamurunda bu kadar millet bir araya gelemeyecekti.

 

Çanakkale olmasaydı, Türk`lük mefkûresi eksik kalacaktı, `Bedrin Askerlerine` emsal bulunamayacaktı.

 

Çanakkale olmasaydı, belki de  Mehmet Akif İstiklal marşını  dahi yazamayacaktı.

        

Evet, Çanakkale Savaşları olalı 100 geçti!

 

Ve biz bu destanı 100 yıldır `Çanakkale Geçilmez!` diyerek slogan atarak anıyoruz...

 

Üzgünüm ama Çanakkale çoktan geçildi!

 

Biz sadece ecdadıyla övünen ve fakat `korkak` bir nesil olarak `Geçilmez` deyip sloganlarla kendimizi avutuyoruz…


Nasıl mı geçildi?

 

- Türk askerinin başına çuval geçirilerek, geçildi

 

- 3o binden fazla insanımızı canına mal olan bir soysuz başının, Çanakkale`de mezar taşlarına `KÜRT` diye yazılan isimlerin temsilcisi kabul edilerek, geçildi

 

- Bizim 15 yaşında `15-liler ` türküsü ile andığımız gençlerimizin, çağımızda daha 15 yaşına bile gelmeden eroin, fuhuş, alkol tuzağına düşmesiyle,  geçildi

 

- Çocuklara, kadınlara tecavüz, ahlaksal çöküntü, arsızlık, hırsızlık vs..ile, geçildi

 

- Türk milletinin milli servetleri sorumsuzca yabancılara özeleştirilerek, geçildi

 

-Türk askerini NATO`ya teslim ederek, geçildi

 

Daha çoğalta biliriz…

 

Sevgili Dostlar!

 

Tarih övgü ya da yergi macerası değildir.

 

Tarih geleceğe yönelik bir derstir.

 

Tarih sadece onu bilmek veya sebep-sonuçları üzerine tartışma değildir, insanlık adına ibret almaktır.

 

Çanakkale bu ibretinde, bu derslerinden en önemli merkezidir.

 

Ve maalesef biz bu merkeze sadece sloganla baktığımız için Çanakkale çoktan geçildiğinin de farkında değiliz.

 

İnşallah bizden sonraki nesiller `Geçilmez` ruhu nedir daha iyi anlarlar.

Şehitlerimizi dualarla yâd ediyorum.


Selçuk Düzgün 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi