Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

Beyaz çorap!

Beyaz çorap!

BEYAZ ÇORAP!

 

Bir zamanlar gazete haberleri iktidara gümbür gümbür gelen MHP`nin değişim rüzgarlarını anlatabilmek için `Beyaz Çorap` düzenlemesini haber olarak verirlerdi.

 

Evet elleri nasırlı, anlı terli, yaşamı vatan için kanla yoğrulmuş ülkücüler iktidara gelince birden `imaj` değiştirme, zamana ayak uydurma, daha entel görünme adına bazı değişikliklere gittiler.

 

Örneğin ülkücülere `imaj` değiştirme adına şu kurallar partide eğitim olarak veriliyordu: ‘‘Parlak renkli giyim ve beyaz çoraptan uzak durun, terlemeye karşı hafif bir koku sürün, Soğan ve sarmısak yemeyin, az sigara için, erkekler her sabah sakal ve bıyık traşı olsun, dişleri günde iki kez fırçalayın, yaşa uygun giyinin, gömlek ve kravat mutlaka giyin, kolye ve rozet gibi aksesuarlarda abartıdan kaçının, sıkıcı olmayın, oturuşunuz güven dolu olsun ve her zaman dik oturun.’’

 

Bu olay işletme derslerinden örnek olarak verilen bir olayı anımsattı! 

 

Türkiye’nin bir zamanlara köklü bankalarından birinin patronu ekonomide uzman bir Profesörü arar ve çalışanlarına eğitim vermesini ister. Bunun için bir otel tutar ve çalışanlarını bu eğitim için kampa sokar.

 

Gerisini hoca şöyle anlatır;  ``Bankanın yöneticileri, Anadolu’daki şube müdürleri, hepsi orada kalıyordu. Otelin restoranı, konferans salonu olarak kullanılıyordu. Kürsüye çıktım. Hani bir zamanlar kösele ayakkabının içine beyaz çorap giyme hastalığımız vardı ya… İlk dikkatimi çeken bu oldu. Hemen hepsi beyaz çoraplıydı. İngilizce bilen var mı diye sordum. Bir iki üst düzey yönetici haricinde, yoktu. Ama, istisnasız hepsinin önünde not defterleri vardı. Can kulağıyla dinliyorlardı. Gece çalışıyor, ertesi sabah yeni yeni sorularla geliyorlardı. Merak ediyorlardı. Her saniyeyi değerlendirmek için, çaba harcıyorlardı``

 

Hocanın anlattığı bu Banka Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olur.

 

Yıllar sonra o Banka patronu hocayı yine çağırır ve büydüklerini dünya açılmak istediklerini söylereyerek yine eğitim vermesini ister.

 

Hoca kabul eder ve eğitim vermeye başlar…

 

Bu sefer karşılaştığı durumuda şöyle anlatır: ``Kürsüye çıktım. İlk dikkatimi çeken, İtalyan ayakkabılar oldu. Karşımda oturanların, eğitime gelmekten ziyade, kokteyle gider gibi bi halleri vardı. İngilizce bilen var mı diye sordum. Gülümsediler. İstisnasız hepsi biliyordu. Ama, istisnasız, hiçbirinin önünde not defteri yoktu. Gözlerinden ‘biz zaten senin anlatacağın her şeyi biliyoruz’ ifadesi okunuyordu. Nezaketen dinlediler ama, tek soru bile sormadılar. Öğrenmek isteyen, bilgiye aç kadro gitmiş, onların yerine, her şeyi bildiğini düşünen kadro gelmişti. Ben hemen  banka patronuyla buluştum. Bir hafta kalmama gerek yok, ben yarın döneyim dedim.  Şaşırdı, 'Niye?' diye sordu. Batıyorsunuz dedim! İyice afalladı. 'Anlamadım' dedi. `Anlamadığınızı görüyorum, fazla dayanamazsınız, batıyorsunuz dedim. Ve banka bir yıl sonra battı”

 

1999`da iktidara gelen MHP `imaj` yenilediği günden beri `barajı geçme` siyaseti dışında bir gelişme sağlayamamıştır.

 

Siyasete beyaz çorapla girip, artık hiç kimseyi dinlemeye ihtiyacı olmayan, her şeyi bilen bazı yöneticiler yüzünden MHP sadece seçmenini değil, kendisine gönülden bağlı bir çok görev adamınıda kaybetmiştir.

 

Gün bu gündür, genel merkezde oturanlar meclis salonlarında slogan atıp, basın bildirisi okumak yerine alana inmelidirler.

 

Son moda ayakkabılarını çamurda kirletmeli, jöle yerine saçlarından ter akmalı ve kremli ellerini nasırlı ellerle buluşturmalıdırlar.

 

Bizler beyaz çorap giyip, üzerinde leke bırakmayacak şekilde titiz davranan ve sadece dik oturan değil, dik duran, dik yürüyen bir mücadelenin çocuklarıyız.

 

Ya özümüze dönüp çağı anlayıp kendimize göre dizayn edeceğiz, ya  da çağa ayak uydurup yok olup gideceğiz.

 

Elbette ki, `Beyaz Çorap` sembolik bir yanaşmadır ve bir ruhu anlatmaktadır.

 

O ruh saflıktır, temizliktir, kirlenmemişliktir…

 

O ruh anadoludan ter temiz, riyasız çıkmış bir sevdanın insani halidir.

 

Sizlere `Beyaz Çorap` giyin demiyorum,

 

Sadece kara lastikli, eli nasırlı, işçi kokulu, `Beyaz Çorap` giyenlerin ayağına kadar gidin ve onları siyasette aday olmaktan, oy kullanmaya kadar ikna edin.

 

Birlik mi istiyorsunuz açık yumruk sıkmış ellerinizi, birleşin toprağın mis kokulu elleri ile…

 

Toprak anadır, yardır, yarendir mayasını bulunca en güzel nimeti veririr…

 

Hadi ayağınıza olmasada ruhunuza giyin `beyaz çopılarınızı`

 

İmajınızı değil, insanlığınızı yeniden tazeleyin …vesselam

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi