Tevfik Fikret TAŞKIN

Tevfik Fikret TAŞKIN

DÜNYADA MİLYONLARCA TÜRK HÂLÂ ESARET ALTINDA!

DÜNYADA MİLYONLARCA TÜRK HÂLÂ ESARET ALTINDA!

DÜNYADA MİLYONLARCA TÜRK HÂLÂ ESARET ALTINDA!

 

İsmi üzerinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşıyoruz. Peki, dünyada yaşayan diğer Türk topluluklarıyla, devletleriyle ilişkimiz var mı?

Onlarla yeteri kadar ilgileniyor muyuz?

Sosyal, ekonomik, siyasî, askerî dayanışmamız, işbirliğimiz var mı?

Her şeyden önemlisi, kardeşlik, dostluk bağlarımız ne âlemde?

Zamanında, aynı topraklar üzerinde yaşayan kardeş çocuklarıyken farklı olaylar yüzünden dünyanın dört bir yanına dağılmışız.

Bizler de Orta Asya’dan Anadolu’ya gelip varlığımızı burada sürdürmüşüz. Eğer daha da sürdürmek istiyorsak geride kalan akrabalarımızla yani köklerimizle bağımızı koparmamalıyız.

Yoksa, kuruyup yok olur gideriz.

Yakın tarihe kadar oralardan geldiğimizi, akrabalarımızın hâlâ orada olduğunu öğrenmemizi istememişler.

Oralarda yaşayan Türkler de zaten ya Rusların ya Çinlilerin ya Farsların ya da Hintlilerin egemenliği altında kalmış.

“Türk” oldukları bile kendilerine unutturulmuş, düşünmeden, adeta uyuşturulmuş gibi başka güçlerin boyunduruğu altında kalmışlar. Yüzyıllarca böyle yaşayıp gitmişler.

Arada, kendi gibi yüreği de büyük insanlar çıkmış. Fakat, özgürlüklerini ilan edemeden yok edilmişler. Bağımsız devlet kurmalarına fırsat verilmemiş.

Hatta, bu yüzden Orta Asya’da yaşayan bazı Türk kardeşlerimiz bugün bile Türk olduğunu kabul etmek istemez. Mesela, “Ben Kazağım, Türk değilim.” gibi cümleler sarf eder. Yani, Türk boylarından biri olduğunu bilmez veya bilmek istemez. Çünkü, yüzyıllar boyunca kendisine öyle öğretilmiş, Türklüğü unutturulmuş. Esaret altında yaşamış.

Allah’tan Türkiye var da Türk olduğumuzu, kardeş olduğumuzu ama zamanla ayrı düştüğümüzü bilimsel olarak ispatlayıp varlığımızı, Allah’a şükrederek ilan edebilmişiz.

Biz, özgürlüğümüzü, varlığımızı, gücümüzü dünyaya duyururken Kırım’da, Doğu Türkistan’da, Güney Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca Türk, esaret altında yaşamaktadır.

Özellikle de İran’ın kuzeyinde, Güney Azerbaycan’da, otuz beş milyonun üzerinde Azerbaycan Türkü baskı altında yaşamaktadır.

Buradaki Türkler, her türlü millî ve insanî haktan mahrum yaşamaktadır. En ufak bir örgütlenme hareketine bile izin verilmemektedir.

Sadece Türk oldukları için yüzlerce insan tutuklanıp kırk elli yıl gibi uzun hapis cezalarına çarptırılmakta, milyonlarca kardeşimize baskı yapılmaktadır.

Yapılan zulümlere dayanamayan Tebriz ve çevresinde yaşayan Türkler, başkaldırmakta, yapılan baskıları protesto etmektedir.

Bu tepkiler, Azerbaycan basınında yer almasına rağmen, nedense Türkiye’deki basın organlarında yeterince yer almamaktadır. Hâliyle de İran’a karşı en ufak bir tepki bile gösterilmemektedir.

Demek ki bizim de Türkiye olarak sadece Batıya değil, Doğuya da dönüp öncelikle Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan’la her bakımdan daha yakın ilişkiler kurmalıyız.

Dünya karşı çıksa bile, yaşanan başka olaylar gündemimizi meşgul etse bile kardeşlik bağımızı daha da güçlendirmeliyiz.

Unutmayalım ki kardeşlik bağımız güçlendikçe biz de güçleneceğiz. Geçmişten gelen ve geleceğimizi inşa etmede önemli rol alacak “Büyük Türk Devleti”ni kurma yolunda, en azından fikrî anlamda önemli bir adım atmış olacağız.

Böylece ortak, şanlı tarihimizden güç alıp mazlum durumda olan milyonlarca Türkün özgürlüğe kavuşmasını, insanca yaşamasını sağlayabileceğiz.

Unutmayalım, özgür yaşama ruh ve inancı, bütün Türklerin asil yüreğinde mevcuttur. Türkiye bu inanca kaynaklık etmek ve güç vermekle görevlidir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tevfik Fikret TAŞKIN Arşivi