Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

DÜZ MANTIK!

DÜZ MANTIK!

DÜZ MANTIK!


Bir öğretmen  öğrencilerine şu soruyu sorar;

 

- Var olan her şeyi Allah mı yarattı?​

 

Cesur bir öğrenci ayağa kalkar ve yanıtlar.​

 

- Evet, her şeyi Allah yarattı! ​

 

Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine 'evet efendim' diye yanıtlar.

 

Profesör devam eder; ​

 

- Eğer herşeyi yaratan Allah ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da

 

Allah yaratmış olur ve çalışmalarımızda uyguladığımız 'kesinleştirme' prensibine göre de (haşa) Allah şeytandır. ​

 

Öğrenci böyle bir önerme karsısında şaşırır ve yerine oturur. Profesör ise

 

öğrencilerine bir kez daha Allah bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur.

 

Bu arada bir öğrenci ayağa kalkar ve

 

-Bir soru sorabilir miyim profesör? der. ​

 

- Profesör, karanlık var mıdır? ​

 

Profesör; ​

 

- Tabiî ki vardır. ​

 

Öğrenci cevaplar: ​

 

- Korkarım yanılıyorsunuz efendim. Çünkü karanlık da yoktur.  Hayatta gerçekte karanlık, ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız. Gerçekte, biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir basit ışık ışını karanlık bir mekânı aydınlatarak karanlığı kırmış olur. Yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekânın/uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz! Bu doğrudur değil mi? Karanlık insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer mekân için kullanılan bir kelimedir. Son olarak öğrenci profesöre gene bir soru sorar; ​

 

- Efendim şeytan var mıdır? ​

 

Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte yanıtlar; ​

 

- Tabiî ki. Açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde onu görürüz. Şeytan/kötülük, bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği insaniyetsizliğinin bir örneğidir. O, dünyadaki işlenmiş bütün suçlarda,

 

şiddette yer alır. Bunların hepsi şeytanın kendisinden başka bir şey de

 

değildir, der. ​

 

Öğrenci devam eder; ​

 

- Şeytan yoktur efendim. Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basit olarak, aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Allah`ın yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir. Allah şeytanı yaratmadı. Şeytan kötülük, insanın Allah sevgisini yüreğinde duyumsamadığı zaman edindiği tecrübelerin bir sonucudur. O aynen, sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.​ Profesör yerine oturur. Genç öğrencinin adı; ALBERT EINSTEIN'dir

 

***

 

Gelelim konumuza!


Bir zaman komunizimden kurtulmak için demokrasiyi bekledik,

 

Bir zaman anarşiden kurtulmak için demokrasiyi bekledik,

 

Demokrasi gelsin diye bir zamanlar vatan severleri FAŞİST  ilan ettik,

 

Ve bazı zaman da demokrasi gelsin diye darbelerle demokrasiyi katlettik.

 

Ne mubarek şeydi bu demokrasi,  biz biran önce gelsin diye bütün evlatlarımızı yedik.

 

Ve birden biri çıktı tüm bu çilelerden sonra `3Y`ye savaş açtı!

 

Yani `Yoksulluk, Yolsuzluk, Yasaklar`

 

Haklıydı,İnsanlar bu üçünden çok çekti, bu üçü düzelince zaten demokraside kendi kendine işleyecekti.

 

Bazıların göre güzel de gidiyordu ama sonunda balon patladı.

 

`3Y`,  İlk önce yolsuzlukla kendini gösterdi.

 

Öyle bir gösterdi ki, yandaş işadamları bu `milletin ...` a koyacağız` dediler.

 

Oysa malum demokrasi havarisi `biz milletin hizmetkarıyız `diyordu.

 

3Y`nin direği kırılınca başladı YEDİRTMEYİZ çığırtkanlığı!

 

Ve bir örgüt ortaya çıktı, onlara göre hücrelerini zapdetmiş örgüt...yani; Paraleller

 

`Paralel` dedikleri bu örgüte her olumsuzluğu yüklemeye başladılar ve adına da `DOST MODERN ` darbe dediler.

 

Öyle ki düne kadar FAİZ dedikleri lobicilere bugün VAİZ dediler.

 

-Şimdi biz de bir doğru orantı kurarsak FAİZ yıllarca haramdı ve haramdır da, FAİZ sizin için bu kadar tehlikeli ise ona benzetiğiniz VAİZ`de mi haramdır?

 

İşte bu PARALELLER yani VAİZ lobiciler bakın ülkede neler yapmışta 11 yıl sonra dünya lideri bunların farkına varmış;

 

-Polisi ele geçirmişler,Hukuğu ele geçirmişler,Medyayı ele geçirmişler, İstihbaratı ele geçirmişler...

 

Kısaca; yasama, yargı ellerinde onlarda yürütme olarak piyonu olmuşlar bunların.

 

Piyon uyanınca da Ergenekon düzmeceydi, Balyoz saçmalıktır, bunlar ajan, bunlar israilin adamları denilmeye başlandı...ve sonunda HAŞHAŞİ`de oldular.

 

-Şimdi yeniden bir doğru orantı kuralım tüm bunları Paraleller yaptı ise; duble yolları, havaalanlarını, dış ticaret hacmini, ekonomik kalkınmayı siz mi yaptınız?

 

Ve yeni bir slogan başladı sandık herşeyi açıklayacak!

 

Hayır sandık herşeyi açıklamaz kardeşim, kalabalık her zaman herşey demek değildir!

 

Kalabalıkların insanları doğrularda yanıltması  gerektiğini bizzat söyleyen bizim yüce dinimizdir.


Neymiş efendim, Yerel seçimlerden sonra hakikat ortaya çıkacakmış!

 

Yerel seçimler hırsızın mahkeme salonun muki sandıkta aklanmayı bekliyorsunuz?

 

Alınan oylar ne kadar gerçeği, hakkaniyeti yansıtır bunuda seçim sistemi üzerinden tartışmak gerekir.

 

Bunlara göre seçim sonunda başarılı olurlarsa hırsızlık, arsızlık hepsi beraat etmiş olacak.


Gelin bir doğru orantı kuralım yine;

 

Bu hükümet eninde sonunda terörist başı Öcalan`ı serbest bırakacak ve seçilme hakkınıda verecek, bunu hep beraber yaşayarak göreceğiz.

 

Öcalan`ın serbest kalıp seçimlere girmesi o hava ile secimlerde en az %50 oy almasıda demektir.

 

Sizce Öcalan seçimlerde %50 oy alırsa bu onun katil, cani, bozguncu olmadığını mı gösterir?

 

Demek ki, her zaman düz mantıkla iş yürütmemek lazım,

 

Demek ki, gerçekler ile  düz, yan, orta mantık arasında fark var.

 

Aklın ve vicdanın olmadığı yerde ise; içinizde beslediğinizin Şeytan mı? Rahman mı?  Olduğunu asla anlaymasınız? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi