Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

KANAYAN YARAMIZ AFGANİSTAN!

KANAYAN YARAMIZ AFGANİSTAN!

Hafta sonu sahilde balık tutmaya gittim…

Kimse yok…ben deniz ve oltam var.

Bir de biraz ileride bankların üzerine oturmuş bir delikanlı.

Delikanlı uzun süre bana baktı, sonra yanıma usulca yaklaştı ‘abi kolay gelsin, oltan satıyor musun?‘ dedi…

Şivesinden ve çekik gözlerinde bir Orta Asya Türkü olduğu belliydi.

 

Kan çekiyor ya hemen  sohbete daldık…

Bir Afganistan Türkü idi.

18 Yaşlarında…

10 yıldır Türkiye’de yaşıyor.

Başladı hayat hikâyesini anlatmaya, o anlattıkça ben sustum şaşırdım, yutkundum, insanlıktan utandım…

 

Uzun bir konuşmaydı ama gelin size biraz özetleyeyim;

Adı: Muhammet

4 kadınlı 20 çocuklu bir ailenin en ufaklarından.

Onu 8 yaşında Taliban ailesinden zorla koparmış, eline silah vermiş, karşısına birini getir ‘vur bunu’ demişler…

O yaşta ‘ben insan öldüremem deyip’ işi başaramamış, günlerce işkence yapıp aç susuz bırakmışlar…

Her gün kendi istedikleri gibi biri olsun diye eğitmeye kalkmışlar.

Bir gün kamptan kaçmış, aç susuz 3 gün yol gitmiş.

İnsan kaçakçılarının eline düşmüş ve o yaşta 1500 dolara Türkiye’ye götürmeleri için anlaşmış onlarla…

Cebinde para yok,  ama ‘oraya gidince abimi ararım veriri size, ben zengin bir ailenin çocuğuyum’ demiş…

Sonuçta o insan kaçakçıları ile Van’a ulaşmışlar…

O insan tacirleri Van’da günlerce onu bir karanlık evde tutmuşlar…

Her gün para para diye dövüyorlarmış, ölümle tehdit etmişler.

Sonuçta parayı alamayınca onu getirip İstanbul’da satmaya kalkmışlar…

Orada da ellerinden kaçmış.

Haliç’in altına sığınmış…

Oradaki kimsesizlerle uyuyormuş…

orada uyuyan çok kimsesiz vardı, belediye her sabah çorba dağıtırdı onunla karnımı doyurdu’ dedi…

Sonra bir lokantaya bulaşıkçı olarak girmiş… Lokantacı parasını vermemiş vs…

Nihayetinde bizim polisin eline düşmüş ve devlet onu Gölcük’te bir yurda yerleştirmiş. Kalma ve okuma imkanı vermiş.

O yurttan bir aile onu evlat edinmek istemiş ama evlat edinme onlara olmadığı için koruyucu aile olarak onlar çocuğa yardım ediyorlar…

18 yaşında 10 yıldır Türkiye’de…

Dedim ailenden haber var mı, annen baban kardeşlerini hiç merak etmiyor musun?

Dedi ki; bilem, artık yeni bir hayatım var, Türkiye bana vatandaşlıkta verecek, Taliban onlara ne yaptı, yaşıyorlar mı,  neredeler bilmiyorum, nasıl bulacağım onu da bilmiyorum, araştırmakta istemiyorum. Beni öldü bilsinler.

Sonra sustu, bir ara daldı ve şu cümleleri kurdu;

‘Aç kaldım, susuz kaldım, ailemi kaybettim, çok korktum, korkumdan altıma işediğim zamanlar oldu. Bunların hepsini unutabilirim ama VAN’da beni her gün döven o adamın yüzünü ölene dek unutamam. Okadar acımasızca dövüyordu ki; Bir gün inşallah onunla karşılaşırım diye yaşıyorum…”

Artık soramadım ‘karşılaşınca ne yapacaksın?’ diye.

Çıkardım kartımı verdim, başın dara girince özelikle o adamla karşılaşınca beni ara dedim…

 

Sonra bir çocuğa baktım, bir kendi çocuklarım gözümün önüne geldi.

İçimde ‘Allah’ım sen bizi vatansız, bayraksız, ezansız’ bırakma dedim…

Bu yaşadığım hikâyeyi niye mi anlattım?

AFGANİSTAN’a dikkatinizi çekmek için!

AFGANİSTAN’ın şuan yaşadığımız insanlık dramların ve coğrafyamız da oynadığı rolleri görmeniz için.

Dostlar!

ABD ve uşakları Afganistan’a başta altın olmak üzere zenginlik kaynakları için on yıllardır çökmüş, bütün terörist emellerini oradan gerçekleştirmektedir.

DAEŞ’ten tutun PKK’ya kadar bütün örgütlerin bataklığıdır orasıdır.

Ve orada Türk Soylulara büyük bir soykırım uygulanmaktadır.

BAKINIZ!

Sadece geçtiğimiz hafta ABD- Afganistan Merkezi hükumetine bağlı güçler tarafından tutuklanan, Faryablı Nizamettin Kaysari isimli Türk komutan hunharca, kalleşçe ve elleri bağlı halde şehit edildi.

Kim etti?

Elbette ki; ABD’nin uşağı terörist guruplar.
Peki bizler Filistin, Suriye, Irak ve Arakan'daki zulmü (haklı olarak) kınarken neden dünyanın bu bölgesinden haberdarız.

Üstelik o bölgelere gönderilen teröristlerin merkezi buralar iken.
Her defasında  "haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır" diyen Başkan Erdoğan'ın bile, haksızlığa uğrarlarken sustuğu bu bölgedeki acılara kim dikkat çekecek?

Afganistan demem bakmayın genelde öyle bilindiği için diyorum ama bizim için oranın adı: TÜRKİSTAN!

Türkistan'da DEAŞ ve Taliban'a karşı milletini korumak amacıyla dik durduğu için Türk komutanlar şehit edilirken, Avrupa’da sinek ölse haber yapan Türk Medyası bu yaşanan dramlar karşısında nerede?

ABD orada Taliban ile Afganistan’ı yönetiyor, DEAŞ ile Suriye’ye hükmediyor, PKK ile Türkiye’yi istiyorken bizim TÜRKÇÜ yazarlar Afganistan için kaç yazı yazmıştır?

Türkçü derneklerimiz kaç miting, kaç eylem düzenlemişlerdir?

Orada şehit edilen Türk Komutandan kaç siyasetçimizin haberi vardır.

İstihbaratımız nerededir?

Daha da önemlisi devlet yetkililerimiz oradaki Türklerin ne istediklerini bilmekte midirler?

Bilgileri olsun diye ben kısaca ne istediklerini özetleyeyim;

- Bir yıldan bu yana Türkiye'de bulunan ve Afganistan'a gelmesi ABD ve Afganistan Merkezi hükümetince engellenen, Afganistan Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Org. General Raşid Dostum'un ülkeye gelişinin sağlanması.

- Faryab'da ABD ve Afganistan Merkezi hükümetine bağlı güçler tarafından tutuklanan Nizamettin Kaysari'nin kayıtsız şartsız bırakılması( Nizamettin bu istek gerçekleşmeden şehit edildi)
- Afganistan Merkezi hükümetinin, Afganistan Türklerine karşı olan ırkçı tutumundan vazgeçmesi.

Bu kadar basit işte.

Bu acıları, bu dramları kim dikkate getirecek acaba?

Yaa en acısı acaba bir etrafınıza baktınız mı Afganistan’dan kaç insan var ülkemizde?

Onların yaşam mücadelesi nasıl?

Kardeş diye geldikleri ülkemizde onları köle gibi kullanan işletmeler, patronlar var mı?

Yukarıda anlattığım Muhammed’in hikâyesi her şeye rağmen şükürler olsun ki, sağlıklı ve güvenli bir yerde dedirtiyor.

Peki, Muhammed’in başardıklarını başaramayan kaç çocuk var biliyor musunuz?

 

Şimdi ne olur yatıp kalkıp ülkenizin kıymetini bilin.

Ve o ülkenin şerefli birer üyesi olarak dünyada, özelikle Türk dünyasında yaşanan dramlara dikkat çekin…

 

Bu arada ben Muhammedi görmek için hep o sahile gittim.

Bir gün koruyucu ailenin oğlu ile geldi.

Çocuğa sordum Muhammet senin neyin?

Ağabeyim dedi

Bu gel gitler de o bana coğrafyayı, ben ona balık tutmasını öğrettim.

Bir de olta hediye ettim.

Gerisi ona kalmış, inanın o hepimizden güçlü bir çocuk.

Onun çilesi, bizim bütün yaşam tecrübemize bin çeker.

Ama diğer çocuklar ne onun kadar zeki, ne de güçlüler.

Onları kaderlerine terk eden bataklıkların sahibi ABD kahrolsun.

siyasetcafecom-002.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi