Özgür UYANIK

Özgür UYANIK

Maduro’nun Zaferi Erdoğan’ın Müjdesi mi?

Maduro’nun Zaferi Erdoğan’ın Müjdesi mi?

İnsanlar haberdar değil ama Pazar günü Venezuela’da eyalet seçimlerinden Maduro’nun Partisi büyük bir zaferle çıktı. 23 eyaletten 18’ini Bolivarcılar kazandı. ABD’ci sağ cephenin elde ettiği birkaç eyaletin ülke yüzölçümüne oranı onda bire tekabül ediyor. Venezuela’yla ilgili sabah akşam açlık-sefalet, terör kol geziyor haberleri yapan büyük medya Maduro’nun zaferini tek bir satırla bile görmedi. Zira medya demek ABD demek: Sam amca ne derse o!

Bilindiği gibi 1999 yılında Kumandan Chávez’in devlet başkanı seçilmesiyle Venezuela’da Bolivarcı Devrim süreci başladı. Bolivarcılık özünde bağımsız bir ülke olmayı ve tüm Latin Amerika’nın bağımsızlaşmasını hedefleyen milli kurtuluşçu bir hareket. Tabi bu durum Venezuela petrolünü yüz yıldır yağmalayan ABD’nin işine gelmedi. Kumandan Chávez’i yıkmak için yapmadık komplo bırakmadı. Sayısız darbe, iç savaş provası derken Bolivarcılar devrimi 2006 yılından başlayarak sosyalizme doğru sıçratma kararı aldılar. Bir emekçi devleti olma yolunda hızlı adımlar attılar. Fakat ABD ambargosu, petrol fiyatlarındaki olağanüstü düşüş ve Chávez’in 2013’de şüpheli bir kanserle aramızdan ayrılmasıyla devrim büyük sıkıntıya girdi.

İlginçtir, aynı tarihlerde Erdoğan yönetimi de ABD ile ilişkilerinde ani bir kırılma yaşadı. Erdoğan ne yaparsa yapsın Obama tuhaf biçimde onu görmezden geliyordu. Olay 17-25 Aralık Vakasına uzanınca Erdoğan ABD’den umudunu kesip işleri kendi eliyle yoluna koymaya başladı. Böyle olunca Obama köpeklerin ipini saldı ve ne olacağını seyretmeye koyuldu. Kanımca 15 Temmuz darbesi bir kaos senaryosunun başlangıç aşamasıdır ve asıl hedefi Erdoğan değil Türkiye’dir. Başarılma ihtimalinde iç savaş kaçınılmazdı. Başarısız olması bittiği anlamına gelmez. Zira Erdoğan yönetiminin zaaflarını iyi bilen ABD’nin beklentisi on yıllık süreç içinde Türkiye giderek zayıflayıp dağılması yönündedir.

ABD’nin Venezuela’da ve Türkiye’de izlediği politika ve kullandığı araçlar aşağı yukarı aynıdır.

Elbette ki Venezuela’daki politik sürecin gelişimiyle Türkiye’deki birbirinden oldukça farklıdır. Fakat burada dikkat edilmesi gereken şey ABD’nin tercihlerinin bu iki ülkedeki yönetimin ideolojisiyle bir ilgisinin bulunmamasıdır. Venezuela’nın sosyalist bir yön, Türkiye’nin neoliberal bir yol izlemesi ABD’nin umurunda değildir. Atlantik rejiminin her iki ülkeye dayattığı politikalar vardır. Chávez bu emperyalist politikaları iktidara gelir gelmez elinin tersiyle itmiş, Erdoğan ise iktidara geldikten 12 yıl sonra direnmeye başlamış. Süleyman Demirel boşa dememiş: “Dün dündür bugün bugündür”.

Bunca ambargo, iç savaş görüntüleri, ekonomik kriz ve yoksullukla boğuşan Venezuela’da Bolivarcılar halen seçimlerden nasıl zaferle çıkabiliyorlar? Maduro,ABD’ci cepheye son üç ayda iki ölümcül seçim yenilgisi yaşattı. Bir seçim hilesi yok. Venezuela seçim sistemi dünyanın en güvenilir sistemidir. Seçmenler elektronik makinelerde parmak izleri ve şifreyle oylarını kullanır. Ayrıca makinede kullandıkları oy pusulasının bir örneğini sandığa atarlar. Seçim sonucu bu ikisinin sağlamasına göre çıkar ve neredeyse %100’e yakın kesinliktedir. Eğer böyle olmasaydı 2015 Aralık seçimlerinde ABD’ciler mecliste çoğunluğu ele geçiremezlerdi.

Bolivarcıların seçim zaferinin başlıca sebebi muhalefetin gayrı- milli politikalarıdır. Venezuela açık bir emperyalist tehdit altındayken muhalefet meclis kürsüsünden defalarca kere dış müdahale çağrısında bulunmuştur. Aynı muhalefet ülkeyi iç savaşa sürükleyen sokak terörlerinin de bir numaralı sorumlusu durumundadır. Halk sonuçta kaos yerine her türlü “kötü yönetimi” tercih eder. Üstelik bu kötü yönetim(!) daha geçen hafta bir milyon sekiz yüz bininci konutu karşılıksız halka teslim etmiştir. Evet, ekonomik kriz ve enflasyon karşısında halk yoksullaşmıştır ama insanların temel gıda ve ihtiyaçlarıBolivarcı yönetim tarafından dağıtılmaktadır. Kamu hizmetleri aksamaktadır ama iktidar bu sorumluluğundan istifa etmiş değildir. Elektrik, su, internet devlet tekelindedir ve bunların faturası birkaç doları geçmemektedir.

Venezuela’nın olağanüstü koşulları bağımsız bir yönetimin en kötü şartlarda bile halka ekmek verebileceğini kanıtlamıştır. Yani kriz olur Erdoğan gider beklentisi boştur. Halk ekonomik kriz sebebiyle iktidarı suçlar ama muhalefetin ne yaptığına da bakar: Akbaba misali durumu mu izlemektedir yoksa halk için bir şeyler mi yapmaktadır?

ABD’ye umudunu bağlayan Barzani’nin hali ortada. Dışardan baskı olur iktidar yıkılır diye bekleyen muhalefet siyasetsiz kalır. ABD mahkemeleri değil Zafer Çağlayan, Erdoğan hakkında dahi tutuklama kararı çıkarsa durum değişmez. Aksine Erdoğan’ın Milliyetçi Cephesinin daha fazla pekişmesi sonucunu doğurur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Özgür UYANIK Arşivi