Nihat Genç, Yılmaz Özdil'e fena yüklendi "Kemalistler, FETÖ ve HDP ile kanka olmuşlar"

Nihat Genç, Yılmaz Özdil'e fena yüklendi "Kemalistler, FETÖ ve HDP ile kanka olmuşlar"

Mangalda kül bırakmayan Kemalistler, FETÖ’cü ve HDP'lilerle 'kanka' ve ayrılmaz arkadaş ve birbirlerine sevgiyle bağlanmış 'beton' bir yapı oluvermişler.

Oda TV yazarı Nihat Genç, 

'Madagaskar'da seçimler nasıl geçti!' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İşte o yazı;

Bu seçim sürecinde yazı yazmadım. Seçim analizlerimi hazırladım sıraladım ve ortalık sakinleştikten sonra yazmayı düşünüyorum. Ancak Madagastar'dan döndükten sonra Türkiye'de epey şeyin değiştiğini gördüm. Bugün Sözcü Gazetesi'nde kemalist(!) yazar Yılmaz Özdil'in yazdıklarını okuyunca 'analizlerimi' destekleyen büyük değişimlerin başlamış olduğunu gördüm.

Yılmaz Özdil, bugünkü yazısında İstanbul'da seçimin galibi ve kahramanları olarak bir, Kaftancıoğlu'na, iki, İYİ Parti il başkanı Buğra Kavuncu'ya madalyalarını takıyor. Malum Kaftancıoğlu HDP sempatizani ve destekçisi, Buğra Kavuncu ise FETÖ’cü CIA ajanı Enver Altaylı'nın yeğeni.

Yılmaz Özdil, bu kahramanların (!) kıymetini bilelim, diyor.

Doğru diyorsun Yılmaz Bey, ama önce senin kıymetini bilemedik.

Mangalda kül bırakmayan Kemalistler, FETÖ’cü ve HDP'lilerle 'kanka' ve ayrılmaz arkadaş ve birbirlerine sevgiyle bağlanmış 'beton' bir yapı oluvermişler.

BİZİM ACUN ILICALI'NIN SURVİVOR'INA YARIŞMACI OLARAK KATILAN…

Ey vatanseverler, seçim sürecinde anti-emperyalist, anti-kapitalist, kemalci, kooperatifçi ve dünyaya ve ülkemize hükmeden uluslararası şirketlere karşı milli yerli projeleriyle savaş veren tek bir aday gördünüz mü?

O halde kaybeden vatanseverlerdir!

On yedi yıllık baskı ve zulmün basınç ve gazının patlayıp boşalmış olmasının geçici rahatlaması ve geçici sevincini bir müddet daha yaşayın, sonra görüşürüz, muhalif gazete ve televizyonlarda onlarcası arzı endam eden sahte dönek balon kimliksiz teslimiyetçi omurgasız yazarlar, daha ölmedik, biraz daha bekleyin.

Madagaskar'da o kadar tuhaf şeyler gördüm ki doğrusu başımı kaldırıp internete bağlanıp Türkiye'de neler olup bitiyor hiç merak etmedim. Bir iki hafta başkent Anatunava'yı gezdim, bir iki hafta da yerli kabileleri sahilleri turizm merkezlerini. Madagaskar'a gelmeden bu ülke hakkında tek bilgim karıncayiyenlerdi, hiç bir özellikleri yok domuza benziyorlar. İngilizce çıkan tek gazetelerini okumaya başlayınca yavaş yavaş acayip şeytani hikayelerin içine giriverdim, memleketi ve dünyayı unutuverdim.

İlk şaşkınlığım, başkanın saygıdeğer eşi Muma, her yerde eleleler. Bizim gibi normal seçimler yapılıyor. Ancak başkan adayları seçtikten sonra fotoğraflarını eşinin önüne koyuyor. Başkanın eşi Muma'nın olağanüstü güçleri var. Tek tek fotoğrafları önüne koyuyor ve kötü ruhluları iyi ruhluları seçiyor ve bu iyileri ayıklama süreci bir kaç hafta alıyor. Başkanın devasa sarayını da gördüm, gazetelerde büyücü Muma'nın fotoğraflarını da. Bizim Acun Ilıcalı'nın Survivor'ına yarışmacı olarak katılan Sabriye'ye benziyor.

Başkent Anatuva'ya eski başkanı Tukuta'yı da tanıdım, birbirine düşman kabileler ülkenin hem doğusu hem kuzeyindeki kabilelerinden oyları toplamış, o da bizim Sabriye'ye benziyor.

Başkent Anatuva'nın daha önce azledilen başkanının karısı hakkında da hikayeler okudum, adı Kina. O da büyük başkanın eşi Muma gibi bir büyücü, o da Sabriye'ye benziyor ama saçlarını civciv sarısına boyatmış.

Kina'nın yöntemleri daha farklı, Kina ülkenin tüm medyumları (büyücüleri) toplamış bir konsül kurmuş. Belediye başkanı eşine bu konsül marifetiyle yardımcı oluyor. İhale kime verilecek? Kina önce konsülü topluyor ve aday fotoğraflarını önlerine koyuyor, iyi ruhluları kötü ruhluları belaları felaketleri önceden medyum konseyiyle çözmeye çalışıyor.

TIPKI BİZİM CEMAAT VE TARİKATLARI BÜNYESİNDE TAŞIYAN SAĞCI PARTİLERİ GİBİ

Asıl şaşkınlığım Madagaskar'ın siyasi partilerini tanımak oldu. Büyücülere totemlere dayalı tıpkı bizim cemaat ve tarikatları bünyesinde taşıyan sağcı partileri gibi tanıyınca gerçekten burada neler dönüyor dedim.

Mesela 1990'lı yıllarda başkent Anatuva'da ölmüş ve mezarı 'türbe' haline getirilmiş bir ulu mübarek bir büyücüleri var, evliya hürmeti görüyor. Bu evliya gerçekten çok temiz insandı ve müritleri bütün sağ partilerde var.

Bu ulu insan adına bir vakıf kurmuşlar, vakıfa her üye olan en az on ile kırk bin dolar arası maaş alıyor. Ve bağışlar bizim Kızılay gibi, ülkenin zengin sosyete sağcı muhafazakar aileleri ölmeden önce servetlerini bu vakıfa bağışlıyorlar. Siyasi olarak birbirleriyle çekişseler de siyasi olarak kıran kırana siyasi kavgalara girseler de para kaynakları aynı.

Yani bu vakıf bir kaç partiye adamlarını doldurmuş, ne görsem beğenirsiniz, bu baş büyücünün adamları da bizim Sabriye'ye benziyor ve bu vakfın da bir medyum konsülü (büyücü) var.

Bu konsül de kim bizden kim değil kim iyi insan kim şeytan bilebilmek için konsülü sürekli faaliyet halinde. Onlar da fotoğrafları önlerine koyup kim kazansın kim kaybetsin büyü yapıyorlar.

PEK BAŞARILI BİR YARIŞMACI DEĞİL

Üç ayım böyle geçti, başkanın karısı, eski belediye başkanının karısı ve cemaat vakfının konsülü, aynı yöntemlerle siyaset yapıyorlar.

Müritleri bu insanlarda derin güçler olduğuna inanıyor, bir nevi savcılık kaydı GBT ölçümlerini bu üç medyum yapıyor ve seçimlere bu medyum incelemeleriyle giriyorlar.

Üşenmedim ve bu üç ayrı konsülün beğendiği adayların fotoğraflarını bir de ben tek tek inceledim, şaşıracaksınız, hepsi bizim Survivar yarışmacısı Sabriye'ye benziyordu.

Bu ilkel delilikleri görünce ülkemle iftihar ettim, böyle şeylerin kırk yıldır yaşadığım Türkiye'nin Ankarası'nda olması mümkün mü, asla, değil, olsa bile bunları yazabilecek kahraman bir yazar var mıdır, asla yoktur, olsun, Madagastar seyahat anılarım bir kenarda dursun, belki yirmi otuz yıl sonra, sahiden derinlerde neler olup bitiyor diye merak eden olursa belki 'bizim de' bu tuhaf seyahat izlenimlerimizin de kıymetini bilen birileri çıkar, hoşça kalın.

(Not: Neyse, ki, Türkiye'ye dönerken bizim demokratik modern bir ülkemiz var diye çok sevindim, Türkiye'de yapılan seçimlerden hangi sonuç çıkarsa çıksın uçak indiğinde toprağını doya doya öpeceğim, dedim, ki, iner inmez neler oluyor diye önce Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'in yazısını okudum. Madagaskar'da edindiğim tecrübelerle Yılmaz Özdil'in fotoğrafını önüme koydum şöyle bir derinden baktım, hay Allah, o da Sabriye'ye benziyor, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Bedri Baykam'ın fotoğrafına baktım, Allah Allah, o da Sabriye'ye benziyor.

Merak ettim, peki Sabriye kimdir? Pek başarılı bir yarışmacı değil, Acun Ilıcalı reytingler kötü gidince Sabriye'ye Karadeniz'den oy veren çok olur diye yarışmaya katmış, şöyle bir arkadaşlarıma baktım, sağıma soluma baktım, onunla bununla konuştum, hay Allah, ben giderken böyle değildi, Madagaskar'dan döndüğümde herkes Sabriye'ye benzemiş.'

SİYASETCAFE.COM

 

İlgili Haberler
 EDİTÖR
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.