Savcı Bharara'dan şok Zarrab açıklaması 'Beni Erdoğan kovdurdu'

Savcı Bharara'dan şok Zarrab açıklaması 'Beni Erdoğan kovdurdu'

ABD’de Reza Zarrab soruşturmasını başlatan eski New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’nın yazdığı anı kitabı 19 Mart’ta piyasaya çıkıyor.

ABD’de Reza Zarrab soruşturmasını başlatan eski New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’nın yazdığı anı kitabı 19 Mart’ta piyasaya çıkıyor.

Bharara “Bir savcının, suç, ceza ve hukukun üstünlüğü konusundaki düşünceleri” adlı kitabında Zarrab davasının bilinmeyen bazı yönlerini de kaleme aldı.

Bharara’nın kitabında, Zarrab davasıyla ilgili şu ana kadar açıklanan bazı bölümlerde yazdıkları şöyle:

- 2016 yılının Mart ayında Rıza Zarrab ve ailesi Türkiye’den Disney World'e tatil yapmak için bir yolculuğa çıktı. Zarrab, hem İran hem de Türk vatandaşı olan İran asıllı bir altın tüccarıydı. Zarrab’ın, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu ülkedeki bazı üst düzey siyasiler ve işadamlarıyla yakın ilişkileri vardı. Türkiye’nin Ekonomiden sorumlu Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin en büyük devlet bankalarından biri olan Halkbank'ın eski Genel Müdürü Süleyman Aslan da bu kişilerin arasındaydı.

- Zarrab aleyhine İran’a yönelik ABD yaptırımlarını delmek suçlamasıyla hazırlanan iddianame, gizlilik kaydıyla büyük mahkeme heyeti tarafından kabul edildi. Zarrab davasını öncelikle uzun boylu, sessiz ama yoğun savcı Michael Lockard başlattı. Savcı Michael, Zarrab ve diğer yedi sanığa, İran’a yönelik Amerikan yaptırımlarını delmek amacıyla milyar dolarlık suç örgütü kurmak, Amerikalı yetkililere yalan söylemek, kurdukları sahte şirketler aracılığıyla sahte belge üretmek, bazı Türk devlet memurlarına rüşvet vermek ve İran’a yönelik yaptırımları petrol karşılığında altın takasıyla delmekle suçladı. Zarrab üstlendiği bu liderlik rolüyle, ülkesinde hem sosyal itibar, hem de finansal olarak büyük bir güç sağladı. Raporlara göre, sadece 2012 yılında on milyar dolar tutarında anlaşmanın yapılmasını sağladı.

- Türk pop yıldızı olan eşi kocası Zarrab’dan kendisine Mars gezenini satın alması için söz vermesini istedi. Dava konusunda çok yeni şeyler öğrenmeye başlamıştım. Yaptığımız soruşturmalarda hazırladığımız bazı iddianameleri gizli tutarak, hedeflerimizin uyanmamasını sağlıyorduk. Bu kişiler, bazen ABD’ye seyahat edebilecek kadar kayıtsız olabiliyorlardı. Michael’ın davası ve Reza Zarrab hakkında hızla çok daha fazla şey öğrendim.

- Zarrab davasının ortaya çıkmasının ardından, Hindistanlı diplomat Devyani Knobragade soruşturmasındaki gibi kötü adam ilan edilmemiştim aksine saatler içerisinde resmi Twitter hesabım aniden patladı. Takipçi sayım, birden 8 binden neredeyse her biri, sevinçli bir Türk‘ten oluşan 250 bin kişiye yükseldi. İddianamede ismim olduğu için adım Türk televizyonlarına yansıdı, tabii fotoğrafımda...

- Türkiye'den insanlar bana övgüler yağdırdı, teşekkür etti ve kebap teklif etti. Çok cömert bir Twitter kullanıcısı ise bana "Türk rakısı, şiş kebabı, lokum ve Türk Halısı” teklifinde bulundu. “Şiş kebabını seviyorum ama sadece işimi yaptığım için hediyeler kabul edebileceğimi sanmıyorum” diye cevap yazdım. Haftalarca ve aylarca ABD’de çalışan Türk gazeteciler beni her türlü etkinlikte takip etti. Benim için şarkılar bestelendi. Şiirler kaleme alındı. Sevgilerini ilan ettiler. Hatta Twitter’da açtıkları #welovepreetbharara başlığı internette "en çok konuşulan" olarak yer almaya başladı.

- Peki bütün bu kutlamalar ve suçlamaların sebebi neydi?“ Birkaç yıl önce, 2013 yılında, Türk savcıları Rıza Sarraf aleyhine bir dava açmıştı. İddialara göre, Zarrab’ın liderliğindeki suç örgütü, üst düzey hükümet yetkililerine verdikleri rüşvet karşılığında, ülkenin ihracatını arttırmak için Amerika’nın İran’a yönelik ambargosunu deliyor, petrol karşılığında altın gönderiyordu. Suçlamalarımızla nasıl örtüştüğünüzü görüyorsunuz. Peki Türkiye’deki Sarraf aleyhine açılan davaya ne oldu? Zarrab hepsinden kurtuldu. Hüküm giymedi ama beraat de etmedi. Çünkü hiçbir zaman yargılama olmadı. Çünkü Reza Zarrab, ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adına hapisten çıkma kartına sahipti. Zarrab aleyhine açılan davada, Erdoğan hükümetinin bazı kabine üyeleri ve oğulları hatta Erdoğan’ın kendi oğlu Bilal de vardı. O yılın Aralık ayında davayla ilgili soruşturma kapsamında tutuklanan ve gözaltına alınan kişilerin arasında çevre bakanının oğlu, ekonomi bakanının oğlu ve içişleri bakanının oğlu da vardı.

- İlk başta Erdoğan sadece kızgındı. Davaya, savcılara, Polise saldırdı. Başlatılan soruşturmaya ise, "Yargı darbesi" dedi. Pennsylvania'da sürgünde yaşayan Türk Müslüman din adamı Fethullah Gülen'i ve Türkiye'de etkili İslami ağını, kendisini koltuğundan etmek amacıyla soruşturmayı başlatmakla suçladı.

Erdoğan, Türk halkının dikkatini soruşturma konusunda başka bir yöne çekmek için basını kullandı. Kendisini, düzenlenen komplonun hedefi olarak gösterdi. Sonrasında ise Erdoğan daha fazlasını yaptı. Sadece savcıları eleştirmekle kalmadı gerçek gücünü kullandı. İlk önce savcıları görevden aldı. Binlerce polis memurunu başka yerlere tayin ettirdi. Yeni hakimler atadı. Parmaklıklar arkasında yer alan Sarraf ve kabinede yer alan bakanların oğullarını yetmiş gün içinde hapisten çıkardı. Gazetecilerin hükümetin yaptıklarını araştırmasını engelledi.

- Yabancı bir ülkenin Cumhurbaşkanı, Washington’a gelip ABD’li görevli bir savcıya saldırabileceğini, bir Amerikan suç soruşturmasına kendi tarzıyla müdahale edebileceğini düşündü. İki ana gündem maddesi vardı. Kovulmamı ve Zarrab’ın serbest bırakılmasını istedi. Cumhurbaşkanı’nın Biden yaptığı ile doksan dakikalık görüşmenin yarısı, Sarraf davasıyla ilgiliydi. Erdoğan’ın eşi de Jill Biden’a Zarrab davası konusunu açmıştı. Türk Adalet Bakanı, o zamanlar Adalet Bakanı Loretta Lynch'i ziyaret edip, Zarrab’ın serbest bırakılmasını istedi. Erdoğan, Obama ile telefon konuşmalarında davayı tartıştı. Bunu bir düşünün. Kovulmadım ve Sarraf serbest bırakılmadı. Ben kovulduktan sonra aylarca hapiste kalan Zarrab, fikir değiştirip hakkındaki suçlamaları kabul etti. Kendisiyle birlikte yargılanan sanık (Mehmet Hakan Atilla) aleyhine tanıklık yaptı. Bir duruşma sırasında Erdoğan'ı yolsuzlukla suçladı.

SİYASETCAFE.COM

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.