Suriye Dosyası- 6
Beşşar Esad’ın Kuveyt’in tuzağına düşmesinin başlıca nedeni destek arayışıydı. Çünkü kendisine en büyük desteği veren A. Necdet Sezer’in görevinin bitmesinden hemen sonra AKP, desteğini çekmekle kalmamış Esad’ı diktatör, katil ilan ederek devirme planına dâhil olmuştu.
Esad, Kuveyt başbakanı Sabah el-Ahmed’in gerçekte komplo olan sözde davetini bu nedenle kabul etmişti. İşgalden sonra bölgede yeni bir realitenin olduğuna ve Suriye’nin de kendi çıkarlarını gözetmek için bu gerçeği görmesi gerektiğine dair mesajlar veren Esad’ın söyledikleri, ABD adına istihbarat toplayan Kuveyt başbakanı Sabah el-Ahmed’in anlatımıyla raporda şu şekilde yer buluyordu:“
(…) Beşşar, Suriye’nin Irak işgalinden önce çok büyük hatalar yaptığını söyledi ama şimdi ABD birliklerinin sınırında bulunması, İsrail’le anlaşmazlığının ülkeye hala musallat olması ve Türkiye’nin sorunlar çıkartması nedeniyle yeni baskılar altındaydı. Kendisini kuşatılmış hissediyordu. Sabah el Ahmed (kendisini kastediyor) onunla hemfikir oldu ama çözüm için başkalarına bakmaması tavsiyesinde bulundu. Beşşar, kendi problemlerini kendisi çözebilirdi. Kuveyt tarafı görüşmeden, Beşşar’ın bunu anladığına ikna olmadan ayrıldı.”
Kuveyt’in, ABD’nin uydusu olduğunu biliyoruz ve ABD adına istihbarat bilgisi toplamasını da anlayabiliriz ancak Esad’ın, ciddi stratejik hatalarının olduğunu da söylemek gerekiyor. Her ne kadar Kuveyt başbakanının önerilerini dikkate almamış olsa da Kuveyt’in, kendisine destek çıkacağını zannederek onunla paylaştığı bilgilerin ABD’ye ulaştırılacağını anlamış olmalıydı. Bir yandan ABD’nin “bırak git” tehdidine karşı rest çekerken diğer yandan kendisini kuşatılmış hissettiğini, çaresizliğini itiraf etmesi ABD açısından kritik bilgidir. Bu durumda ABD, Esad’ın restinin blöf olduğu gerçeğini mutlaka görecek ve stratejisini de buna göre belirleyecektir. Sabah el-Ahmed’in başkalarına bakmaması, kendi sorununu yine kendisinin çözebileceğine dair telkinlerde bulunması da Ortadoğu coğrafyasında Esad’ı, yalnızlaştırma politikalarının bir parçasıdır.
Kuveyt’in başkalarından kastı ise başta İran olmak üzere Esad’a destek veren Türkiye, Rusya ve Çin’dir. Bu ülkelere güvenmemesi gerektiği, kendi sorununu kendisinin çözmesinin daha gerçekçi olduğu yönünde telkinlerde bulunmasındaki amaç ise bu ülkelere olan güvenini sarsmak ve onlardan uzaklaşmasını sağlamaktır. Böylece destek veren bu ülkelerle olan stratejik ilişkiler baltalanacak ve Esed tek başına kalacaktır.
ABD’ye mesaj: Balık oltaya takıldı!
Suriye dışişleri bakanı Faruk el-Şara’nın şikâyet edildiği bu görüşmeden sonra Faruk el-Şara bu defa tek başına Kuveyt’e bir ziyaret daha gerçekleştiriyor. Birkaç saatlik görüşmenin ertesi günü Kuveyt Başbakanı Sabah el-Ahmed, Faruk el-Şara ile yaptığı görüşmeyi aktarmak üzere uşaklık görevini bizzat kendisi üstelenerek Washington’a gidiyor. İkisi arasında geçen görüşmenin ayrıntıları, Sabah el-Ahmed’in kendi ifadesiyle kriptoya şu şekilde yansıyor:“
(…) Şara, birkaç saatliğine Kuveyt’e geldi. Suriye’nin sorunları konusunda, bunları anlamadığını söyleyerek mızırdanıp durdu. Suriyeliler işbirliği yapıyordu ama ABD çok şey istiyordu. Başbakan (Sabah el-Ahmed, kendini kastediyor), Şara’nın realiteyi anlamadığını söyleyerek sert cevap verdi. O bizzat sorunun kendisiydi ve hiçbir çözüm umudu yoktu. Yaklaşımın tamamen değişmesi gerekiyordu. Çünkü zaman tükeniyordu.”
Görüldüğü üzere iki Arap ve Müslüman ülkelerden Suriye, ABD emperyalizmine direnirken Kuveyt ise ABD çıkarlarını ateşli bir şekilde savunmakla kalmıyor, onlar adına uşaklık yapıyor, kendisi gibi Suriye’nin de emperyalizmin rotasına girmesi için komplolar kuruyor ve hatta doğrudan tehditler savuruyor. Kuveyt başbakanının, ABD’nin bölge çıkarları için casusluk yaptığı, bu ifadeyle bir kez daha teyit edilmekle kalmıyor, değişmeyen standart hastalıklı, işbirlikçi Arap zihniyetini de ortaya koymuş oluyor.
Tam adı Şeyh Sabah el-Ahmed el Cabir es-Sabah olan ABD kuklası Kuveyt başbakanı, Esad ve Şara ile yaptığı üçlü görüşmeden sonra Şara ile ayrıca yaptığı ikili görüşmenin hemen ertesi günü bu defa Kuveyt’in ulusal güvenlik büro başkanı Sabah el Halid’i Washington’a gönderiyor. Esad’ın devrilmesi ve Suriye’nin dağıtılması için büyük çaba harcayan ve aktif rol üstlenen Kuveyt yönetiminin ulusal güvenlik büro başkanı, Faruk el-Şara’nın Kuveyt’e gelmesinin altında yatan psikolojiyi kendince değerlendirerek ABD’ye olan sadakatlerini pekiştirme gayretine giriyor. Faruk el-Şara’nın, kendilerini tek başına ziyaret etmesinin altındaki psikolojik nedenleri kendince çözümleyen Sabah el Halid, şöyle bir sonuca varıyor:
“(…) Şara’nın, Kuveyt gibi küçük, zayıf bir ülkeye bu şekilde gelme ihtiyacı hissetmesi, durumun hüzün verici yansımasıdır. Bu, Suriye liderliğinin ne kadar zayıfladığını gösteriyordu.”
Bu ifade aynı zamanda ABD ile Suriye arasında casusluk görevi üstlenen Kuveyt’in nasıl sinsi planlar içinde olduğunu göstermekle kalmıyor, Suriye’nin çaresizliğinden duydukları memnuniyeti de yansıtıyor. Sabah el Halid’in, ABD’ye ulaştırdığı bilgilerin tüm ayrıntıları kriptolarda yer bulmuyor ancak Washington dönüşünden hemen sonra Esad’ın Kuveyt yönetimince iki günlüğüne ülkeye davet edilmesi, ABD’nin Esad’a ulaştırılmak üzere mesaj göndermiş olabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Kurulan komplonun farkına varamayan ve halen Kuveyt’in dost olmadığını kavrayamayan Esad, yapılan daveti yine kabul ediyor. Esad’ın daveti kabul etmesi, adeta “balık oltaya takıldı” şeklinde bir üslupla Washington’a hemen rapor ediliyor.
Eski tüfekleri yönetimden uzaklaştırın!
Kriptoların genel içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla Kuveyt’in Esad ile görüşmesini isteyen ABD olduğu ancak Esad’ın bu gerçekten haberinin olmadığıdır. Farklı bir ifadeyle izah edecek olursak Kuveyt’in yapmış olduğu davet değil, komplodur. Esad’ı tekrar davet etmelerinin sebebi ise ABD’ye gönderdikleri:“
(…) Beşşar, Kuveyt’in ramazandan sonra iki günlük bir ziyaret yapma davetini kabul etti. Kuveyt hükümeti, kendisine her türlü mesajı iletmekten memnunluk duyacaktır.” mesajdan yeterince anlaşılıyor. ABD’nin sadık uşağı Kuveyt’in bu mesajını aynı zamanda “Komplo tamam, ona iletmeniz gereken mesaj ne ise başımızın üstünde yeri var hemen iletelim.” şeklinde okumak mümkün ama burada dikkat çeken ayrıntı, ABD’nin kendilerine verdikleri casusluk görevini yerine getirmekten duydukları memnuniyettir. Her ne kadar Kuveyt’in, Faruk el-Şara’dan kurtulmak istediği yönünde bir ihtimal bulunsa da gerçekte Faruk el-Şara’dan kurtulmak isteyenin en başta ABD olduğunu, “eski tüfekler” olarak niteledikleri Esad’ın babasının arkadaşlarını Suriye yönetiminden revize etmek için yürüttüğü kulis çalışmalarından anlamak mümkündür.
Çünkü Kuveyt Ulusal güvenlik büro başkanı Sabah el-Halid’in, ABD’nin dışişleri müsteşar yardımcısı James Larocco ile yaptığı ikili görüşmede, Esad’ın babasının arkadaşlarından kurtulmak istedikleri net bir şekilde dile getiriliyor. Bu önemli ayrıntı, Larocco’nun ifadesiyle kriptoya şu şekilde yansıyor:
“(…) Kuveyt yönetiminin, Beşşar’ın geçen ay ki kabine değişikliği sırasında Şara’dan kurtulacağı yönünde büyük umudu olacağını söyledi. Şara’nın kabinede kalmış olması Beşşar’ın gerekli değişiklikleri yapamayacak kadar güçsüz olduğunu Kuveytlilere göstermişti. Eski tüfekleri (Old Guard) uzaklaştırması gerekiyordu ama göründüğü kadarıyla bunu yapamıyordu. Kuveytliler, Suriyelilerin gelecekte yapacaklarından endişe duyuyorlardı.”
Arap dalaveresi burada da görüldüğü üzere katmerli bir hal almıştır. Faruk el-Şara’dan kurtulma çabalarının altında yatan gerçek de Şara’nın, Beşşar Esad’ın babası Hafız Esad’ın kabinesinden olmasıdır. Fakat burada Kuveyt’in, Suriye’nin geleceğinden endişe duymasını doğru okumak gerekiyor. Aslında Kuveyt, Suriye’nin geleceğini düşündüğü için değil Esad’a, aba altından Amerikan sopasını göstererek “ABD direktiflerini dinlemezseniz, sonunuz Irak gibi olur.” mesajını vererek dolaylı bir şekilde tehdit etmiştir. Nihayetinde ABD’nin kurtulmaya çalıştığı Faruk el-Şara, 22 yıl aralıksız sürdürdüğü dışişleri bakanlığı görevini, 11 Şubat 2006’da bıraktı veya bırakmak zorunda kaldı. Fakat Esad’a karşı türlü ayak oyunları oynayan, sinsi planlar hazırlayan ABD ve kuklası Kuveyt, Faruk el-Şara’dan kurtulduklarını zannederken Esad, onu daha önemli bir görevin başına getirerek kolay lokma olmadığını bir kez daha göstermiş oldu.
Faruk el-Şara’yı, Baas’tan ihraç edilen ve bu sebeple Esad’a karşı muhalif örgütlenmeye giden Abdül Halim Haddam’ın yerine yani devlet başkanı yardımcılığına getirerek yetki sınırlarını daha da genişletti. Böylece ABD ile uşağı Kuveyt’in kurtulmak istediği Faruk el-Şara’yı, dışişleri bakanlığından kendi yardımcılığına getirerek emperyalizmin planlarını bir kez daha bozmuş oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.