Ahmet YILDIZ

Ahmet YILDIZ

Türkiye bir casus cenneti mi? Karşı casuslukta ne kadar başarılıyız?

Türkiye bir casus cenneti mi? Karşı casuslukta ne kadar başarılıyız?

 

Yazımın başlığını okuyanların hemen "Ne karşı casusluğu? Bu ülke casuslar için cennet kardeşim" dediklerini duyar gibiyim.  

Casusluktan ancak filmlerden izlediğim ve romanlardan okuduğum kadar anlarım. Casusluğun birinci şartının da "inkâr ve yalan" olduğunu bildiğim için de bir edebiyat yazarı olarak işim olmaz; söz etmek bile istemem.

Ancak, sütun komşum Sayın Veysel Boğatepe'nın "Gölge casuslar, yazar kimlikli ajanlar" başlıklı oldukça "genel" yazısını okuyunca ve Netflix'te Casuslar dizisini izleyince aklıma ilk gelenleri yazmak istedim.

BU ÜLKE CASUS CENNETİ MAALESEF

Yalnızca ülkemizde en son yaşanan (baştan geriye) 3 olaya bakalım:

1- 26 Aralık 2020 tarihli TRT haberlerinde bile sanki başka uzak bir ülkede olan olayı anlatıyormuş gibi), "İranlı muhalife 'İstanbul tuzağı'" biçiminde verdiği (gerçekten utanç verici bir olaydı) İran istihbaratına çalışan ajanların, muhalif Habib Chaab'ı İstanbul’dan Tahran’a kaçırmasıyla ilgili olay, en son yaşadığımız rezaletti.

İsveç’te 14 yıl sürgün hayatı yaşayan İranlı muhalif Habib Chaab, İranlı ajanlar ve Türkiye'deki ortakları tarafından kişinin eski karısıyla oyuna getirilerek İstanbul'a getirilmiş, derdest edilip kilometrelerce yol teperek sınırdan İran'a kaçırılmıştı! 

Adeta bir film platosunda açıkça oynanan bu oyun film gibi oynanırken bizim karşı casusluk neredeydi ne yapıyordu dersiniz?

İranlı ajanlar için Türkiye, hakikaten Maldiv Adaları gibi bir cennet; soran arayan yok! 80'li yıllarda Türkiye'de işledikleri cinayetlerin sayısı belli değil; her gün bir İranlı muhalif öldürülürdü. İsrail Büyükelçilerini filan öldürmeleri de bonus! 

İran sınırı domuz bağıyla ünlü 'yerli' Hizbullah militanları için de suyolu gibiydi! Abdi İpekçi'yi öldüren Mehmet Ali Ağca'nın hapisten kaçtıktan sonra ilk gittiği yer Tahran olmuştu nedense. 

Uğur Mumcu'nun, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı'nın, Prof. Muammer Aksoy'un katledilmelerinden sonra katiller İran'la ilişkili çıkmıştı; mahkeme kayıtları ortada. 

2- 2 Ekim 2018'de İstanbul'da, Suudi Arabistan muhalif gazetecisi Cemal Kaşıkçı cinayeti ise günler öncesinden planlanmış ve tıpkı "Testere" seri filminde olduğu gibi günlerce süren adeta törenle feci şekilde öldürülmüştü.

3- Ya 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi öncesi yaşanalar! İstanbul Büyükada'da bir otele, 15 Temmuz darbe girişiminin yapıldığı gün giren yapan, çoğunluğu yabancı 17 kişilik grup 2 gün boyunca toplantı yaptı ve çoğu elini kolunu sallayarak gitti. 17 kişilik gizemli ekipte yer alan FETÖ hayranı ABD'li profesör Henri Barkey 19 Temmuz'da otelden ayrılırken resepsiyoniste üzerinde Pensilvanya yazılı bir çan bıraktığı, oteldeki bir garsona "Türkiye'ye ilk gelişimde HSBC patladı. İkinci gelişimde Gezi patlak verdi. Şimdi de darbe girişimi yaşandı" dediği iddia edildi.

Daha sonra (7 Ağustos'ta) ortaya çıkan ve tutuklanıp yargılanan katılımcıların hepsi beraat etti.

Toplantı yapılırken öncesi ve sonrasında hatta yargılamalarda yaşananlar bu konuda ne kadar acz içinde olduğumuzu gösteriyor.

Bunlara da gerek yok: Dünyanın en büyük casusluk şebekesi FETÖ ülkemizin bütün damarlarına yerleşirken neredeydik dersiniz? 

80 ÖNCESİ

"80 darbesi" öncesi ise içler acısı bir durumdur.

Bir ülke düşünün ki yetiştirdiği en güzide gençlerin sağ-sol kamplara ayrılarak birbirini katletmesini seyretmiş, onlara silah satılmasını bile engelleyememiş!

Türkiye'nin yaşadığı sağ sol kamplaşma ve 17-18-19-20 yaşında pırıl pırıl gençlerin harakiri yapar gibi cinayet işlemesi, birer adi katil haline dönüşmesi tam bir dış (ve içerideki işbirlikçileri) istihbarat operasyonudur bence. Türk halkı katil değildir ve bir Türk evladı diğer bir kardeşini öldürmez; niçin öldürsün?

Ya Sivas, Maraş, Çorum Katliamları gibi mezhep temeline kadar sıçrayan toplu cinnet durumları! 

Türk halkı tarihin hangi zamanında mezhep için birbirini katletmişti? Bu halk öyle bir şey yapmaz yapamaz/dı! 

Oralarda yabancı ajanların ertesi gün sınır dışına kaçtıkları yazıldı çizildi. (Mustafa Yıldırım'ın kulakları çınlasın.) 

Neyse bizim uzmanı olduğumuz konu değil, ama şuncacık ömrümüzde yaşadığımızdan anımsadığımız bazı parçalar dizini bu acıklı olaylar...

Yani kısaca bu ülkede karşı casusluk çalışmalarının pek başarılı olduğu söylenemez. 

Türkiye'de son zamanlarda şebekeler sivil toplum kurumlarını bıraktı bence, mafya/kaçakçı ilişkisiyle tıpkı 70'lerde olduğu gibi operasyon yapıyorlar.

Yukarıda söz ettiğimiz muhalif Habib Chaab'ı İstanbul’dan Tahran’a kaçırmasıyla ilgili olayda rol oynayan yerli örgüt, bir kaçakçılık örgütüydü.   

*

Efendim neleri neleri engelledik siz bilmezsiniz!

Yukarıdaki olayları engelleyememişsek daha hangi olay olabilirdi engellenecek!

Türkiye bir an önce her alanda silkinip kendine gelirken, casus cenneti olmaktan da kurtarılmalıdır bence!

 

Ahmet Yıldız

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet YILDIZ Arşivi