TÜSİAD yöneticilerinden hükümete diktatörlük ve laiklik bildirisi

TÜSİAD yöneticilerinden hükümete diktatörlük ve laiklik bildirisi

2 TÜSİAD yöneticisinden hükümete diktatörlük bildirisi tepki çekti. Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa çalışmasının ardından düzenlenen  YİK toplantısında ekonomist Daron Acemoğlu'nun diktatör benzetmesi tepkilere neden oldu.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nı gerçekleştirdi.

Toplantıda yeni hazırlanan “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” bildirisi masaya yatırıldı.

Toplantıya 'laiklik' ve 'diktatör' söylemleri damga vurdu.

"Diktatörler kendi başlarına gitmiyor"

Toplantıda söz alan Prof. Dr. Daron Acemoğlu, diktatör benzetmesi yaptı.

Yakın zamanda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile makamında görüşen Acemoğlu'nun "Diktatörlükler hiçbir zaman kendi başlarına gitmiyorlar. Ekonomik krizler içinde… Ekonomik krizler çoğu zaman demokrasiye yol açıyorlar. Ve buna rağmen, bu zorluklara rağmen demokrasiler bu katkılarda bulunuyorlar." sözleri tepkilere neden oldu.

Laiklik ve hukuk açıklaması

Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ise laiklik vurgusu yaptı.

Laikliğin din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olduğunu öne süren Kaslowski, laiklik ilkesini özümsememiş bir toplumda eşit vatandaşlık kavramının ve bilincinin yerleşmesinin çok zor olduğunu, vatandaşlık bilincinin olmadığı yerde ise modern ve demokratik bir toplumu kurmanın ve korumanın güçleştiğini söyledi.

Kaslowski, devletin ve kurumların tüm işlemlerinde hukukla bağlı olması, yargı bağımsızlığının sağlanması, tüm hak ve özgürlüklerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında güçlendirilmesi, her bireyin her düzeyde etkin hak arama imkanına sahip olabilmesinin elzem olduğunu dile getirdi.

Avrupa Konseyi’nde hukuk ve demokrasi standardı sorgulanan bir ülke olmaktan çıkılması gerektiğini ifade eden Kaslowski, şunları kaydetti:

 

 

“Adil yargılanma hakkının gereklerini, sanık kim ve suç ne olursa olsun harfiyen uygulamalıyız. Aksi taktirde adalete güven duygusu onarılmaz yaralar almaktadır. Çoğulcu demokrasi ve kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesi, şeffaf, hesap verebilir bir kamu yönetimi, denetleyici ve düzenleyici kurumların özerkliği, bizi kurumsuzlaşma girdabından koruyacaktır. Kurumsuzlaşma Türkiye’nin cezbedebileceği ve ihtiyaç duyduğu yatırım sermayesinin gelmemesinin sebeplerinden biridir. Kurumsuzlaşma ülkemizin en hayati dış ilişkilerinde erime, hatta kopmalar ile sonuçlanmaktadır."

 

siyasetcafe.com

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.