Ülkücü Japon'un hikayesi: Tam bir Türk milliyetçisiyim

Ülkücü Japon'un hikayesi: Tam bir Türk milliyetçisiyim

33 yaşındaki Japon akademisyen kendisini Türk milliyetçisi ve ülkücü olarak tanımlıyor. Peki bir Japon’dan ülkücü olur mu?

O, 33 yaşındaki bir akademisyen. Japon olmasına rağmen kendisini Türk milliyetçisi ve ülkücü olarak tanımlıyor. Bir Japon’dan ülkücü olur mu?

2008’de Türkiye’ye okumaya gelen Keisuke Wakizaka “Duygu dünyamda kendimi Japonlardan çok Türklere yakın hissediyorum” diyor.

Sabah Gazetesi'nden Olkan Özyurt, Keisuke Wakizaka ile gerçekleştirdiği röportajı kaleme aldı.

İşte o röportaj;

Japon Keisuke Wakizaka ile söyleşi yapmak için Ankara'ya gidiyorum. Bindiğim taksinin şoförüyle sohbet ederken ona gazeteci olduğumu Ankara'da Japon bir ülkücü ile görüşeceğimi söylüyorum.

Şaşırıyor "Nasıl yani, hem Japon olacak hem de ülkücü, olmaz öyle şey" diyor. Ben de "Olmuş işte, nasıl olduğunu kendisi anlatacak" diyorum. Telefonunu veriyor: "Allah aşkına haberin çıktığı gün bir mesaj at, bu iş nasıl olmuş okumak istiyorum." Japonya'da Mikagi şehrine bağlı bir kasabada doğan, kendi deyişiyle muhafazakar bir Japon ailesinde büyüyen 33 yaşındaki Keisuke Wakizaka bir Japon ama Türk milliyetçisi.

Sorunca "Evet duygusal olarak ülkücüyüm" diyor. Japonya'da hukuk okumuş. 2008'de Türkiye'ye gelmiş, Yıldız Teknik Üniversitesi ve ODTÜ'de akademik kariyer yapmış. Şimdilerde bir yandan Kafkas Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde çalışıyor bir yandan da akademik kariyerine devam etmek için çeşitli üniversitelerle görüşüyor.

Kabul edilirse milliyetçi kimlik teorisi üzerine üniversitelerde dersler vermeyi planlıyor. Sakarya Caddesi'nde bir kafede buluşup söyleşiye oturunca ilk soru olarak "Bu iş nasıl oldu Keyşuke Bey (adı böyle okunuyormuş) hikayenizi anlatır mısınız?" diyorum.

Keisuke Wakizaka tebessüm ediyor, sonra da başlıyor anlatmaya: "Japonya'da hukuk okudum. Bizde uluslararası ilişkiler hukuk fakültesi bünyesinde veriliyor. Özellikle Orta Asya ve Kafkaslar üzerine yoğunlaştım. 2008'de Türkiye'ye yüksek lisans yapmaya geldim. Yıldız Teknik Ünivesitesi'nde okudum. Türkçe'yi öğrendim. ODTÜ'de de doktora yaptım. Bu süreçte Türk milliyetçileri ve ülkücülerle tanıştım. Zaman içerisinde Balkanlar'dan Orta Asya'ya Türk kültür ve dilinin ne kadar etkili olduğunu görmeye başladım. Önce Müslüman oldum. Sonra Türk milliyetçiliğine sempatim arttı. Mesela İsmail Gaspıralı'nın çalışmaları beni çok etkiledi. Artık kendimi Türk milliyetçisi olarak görüyorum..."

KÖKENİMİ İNKAR ETMİYORUM

Hâlâ onun durumunu anlamakta zorlandığımı söylüyorum. "Anlıyorum seni" diyor. Bu durumla o kadar çok karşılamış ki artık alıştığını anlatıyor: "Türk milliyetçi hareketi ve ülkücüler içinde Boşnak, Arnavut, Çerkes gibi başka milletlerden insanlar var. Benim durumum da biraz böyle. Mesela MHP milletvekili Saffet Sancaklı Boşnak. Ama milliyetçi biri. Kamus-i Türki yazan Şemsettin Sami bir Arnavut. Hem Arnavut milliyetçisi hem de Türk milliyetçisiydi.

Hatta Türkiye'de yaşayan Rum ve Ermeniler arasında da Türk milliyetçileri var. Türkiye'de Afrika kökenli Türkler olduğunu biliyorum. Ben de Japonum ve Türk milliyetçisiyim." Ya kendisinin Japon olduğu gerçeği? Wakizaka "Kökenimi inkar etme gibi bir durum yok. Ama duygu dünyamda kendimi Japonlardan çok Türklere yakın hissediyorum" diyor. Anlıyorum ki biz ne kadar şaşırsak da Keisuke Wakizaka kendi içinde tutarlı. Eee ne de olsa akademisyen...

Mürekkep yalamış bir milliyetçi olarak ülkücüleri ne kadar tanıdığını merak ediyorum. "Birkaç defa ülkü ocaklarına gittim. Tabii şaşırıyorlar beni görünce. Ama galiba sempatik geliyorum onlara, dışlamadılar beni içlerine aldılar" diye anlatıyor ülkücülerle temasını. MHP'den de birkaç kişiyle tanışmış. Benzer tepkiler almış. "Siz biraz milliyetçiliğe dar bir perspektiften bakıyorsunuz" diyor. "Evet haklı olabilirsiniz" diyorum...

ATATÜRK'E BÜYÜK SAYGIM VAR

"Milliyetçilik kökenle ilgili değil. Kökenle ilişkilendirirseniz ırkçılığa kapı aralarsınız. Milliyetçilik kültür, dil ve değerlerle ilgilidir. Türk milliyetçi hareketi de bu saydığım sacayakları üzerine kurulu. Ama nedense burada Türk milliyetçiliği insanların kökeniyle ilişkilendiriliyor. Ama bu değişiyor artık" diyor. "Nasıl?" diye soruyorum, anlatıyor: "Türkiye'de milliyetçilik yükselişte.

Ama pozitif milliyetçilik anlayışı yaygınlaşıyor. Zaten genel olarak Türkiye'de insanlar vatanperverdir. Ama eskiden daha negatif bir milliyetçik imajı, anlayışı vardı. İşte o yavaş yavaş kırılıyor. Köken milliyetçiliği değil vatanperver milliyetçiliği ilgi görüyor. Şunu söyleyebilirim galiba insanlar yavaş yavaş Atatürk'ü anlamaya başlıyor."

Atatürk'ün ismi sihirli bir dokunuş etkisi yapıyor muhabbete. O da bunun farkında. Açıklama gereği duyuyor: "Atatürk çok saygı duyduğum bir isim. Zaten onun ortaya koyduğu milliyetçilik vatanseverlik üzerine kurulu... Onunla birlikte Milli Mücadele'yi veren, silah arkadaşlarının çoğu da Çerkes ve Arnavut'tu. Ama hepsi Türk yurdunun kurtulması için mücadele verdi. İşte bu gerçek toplumda artık anlaşılıyor" diyor.

DUYGUSAL BİR MİLLETİZ

Keisuke Wakizaka'ya "Türkleri nasıl tanımlarsınız?" diyorum. Uzun yıllar burada yaşadığını da belirterek "Duygusal bir milletiz" diyor. "Milletiz" vurgusu biraz şaşırtıcı geliyor bana. O da yüzümdeki ifadeden anlıyor, "Ben de bu milletin bir parçası hissediyorum kendimi" diyerek açıklama gereği duyuyor. Kuru fasulyeyi ve menemeni ne kadar çok sevdiğini hatta, birçok Türk yemeğini evde yapabildiğini anlatıyor.

"Tamam duygusal bir millet olduğumuz doğru. Ya son dakikacılığımız?" diyorum. "Ben ona esnek olma hali derim" diyor. Yine şaşırtıyor beni. "Açıklayayım" diyor: "Türkler göçebe geçmişi olan bir toplum. Göçebe toplumlarda her an her şey olabilir.

japon-siyasetcafe.jpg

Gelecek belirsizdir. Sizin son dakikacılık dediğiniz aslında her şarta göre hemen uyum sağlama esnekliği." "Bravo doğrusu. Çünkü kimse son dakikacılığımızı bu kadar güzel anlatamazdı herhalde" diyorum. Gülüyor, "Göçebe bir toplum olmanın etkisi hâlâ sürüyor. Bazen bir kelimede ortaya çıkar. Mesela evimize neden daire diyoruz, hiç düşündünüz mü? Çünkü göçebe hayat yaşarken çadırlar çember şeklindeydi" diyor.

EVLENİRSEM TERCİHİM TÜRK KADINI OLUR

Muhafazakar bir Japon ailesinde yetişip sonra da Türklüğe gönül vermesini Keisuke Wakizaka ailesine nasıl anlatmış, merak ediyorum. "Ailemle hâlâ görüşüyorum ama onlar artık alıştılar ve beni böyle kabullendiler" diyor. Geleceğini Türkiye'de kurmak isteyip istemediğini, burada bir yuva kurup çoluk çocuğa karışma gibi bir niyeti olup olmadığını soruyorum.

"Bu aralar akademik kariyerime yoğunlaştım. Birkaç üniversite ile görüşüyorum. Onlardan birinde çalışacağım. Araştırma yöntemleri, milliyetçi kimlik teorisi gibi dersler verebilirim. Şimdilik niyetim yok ama bir gün evlenirsem eşimin bir Türk kadını olmasını isterim" cevabını veriyor tebessüm ederek.

İNALCIK, KARPAT VE ORTAYLI BÜYÜK TARİHÇİLER

Keisuke Wakizaka Ermeni meselesi üzerine çalışan, kimi konferanslarda bu konuda tebliğ veren ve yazılar yazan bir akademisyen... "Açıkçası zor bir konu. 100 yıl önce Anadolu şimdiki Suriye gibiydi. Bir sürü çeteler, örgütler vardı. Ermeni halkı iki ateş arasında kalmıştı. Osmanlı, onları daha güvenli bir bölgeye taşımak istedi.

Ama yolda bu çete ve örgütlerin saldırıları oldu. Tabii meseleye kapsamlı bakmak gerek. Sadece tarih yeterli gelmez Ermeni meselesini anlamak için, psikoloji, sosyoloji, antropolojiyle birlikte disiplinler arası bir bakışla yaşanan olaylar analiz edilebilir. Türkiye'de bu pek yapılamıyor. Hep tarih perspektifi içinde değerlendiriliyor.

japon-siyasetcafe10.jpeg

Bunun için pek işin içinden çıkılamıyor" diyor. Peki "Sizin değer verdiğiniz tarihçiler kim?" diyorum. Kemal Karpat, Halil İnalcık, İlber Ortaylı'nın isimlerini sayıyor ve ekliyor "Üçü de tarihçidir ama psikoloji, sosyoloji, antropolojiyi iyi bilir. Bir meseleyi ele alırken disiplinler arası değerlendirme yaparlar. Bunun için onların tespitleri benim için güvenilirdir" diyor.

siyasetcafe.com

 

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum