Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

AB`nin 'PERİNÇEK' Tuzağı!...

AB`nin 'PERİNÇEK' Tuzağı!...

 AB`nin  `PERİNÇEK`  Tuzağı!...


Yargıtay Başsavcı Yardımcılığı görevinde bulunan ve dört dönem Adalet Partisi'nden Erzincan milletvekili seçilen, Erzincan Kemaliyeli Sadık Perinçek`in  oğludur.

 

Böyle bir ailede büyüdüğü halde siyasi hayatı bunların tam tersi cerayan etmiştir.

 

Millî Demokratik Devrim tezlerini savunan Perinçek 1969'da illegal Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) örgütünü kurdu.

 

12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından tutuklandı ve TİİKPdavasında, Türk Ceza Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca 20 yıl hapse mahkûm edildi.

 

12 Eylül 1980 Darbesi'nin ardından da  tutuklandı.

 

Siyasi açıdan inişli çıkışlı zamanlarını gözlediğimiz Perinçek`in  gözümüze çarpan en belirgin  özeliği her dönem devletin en gizli arşivleri onun kara kutusundan çıktığıdır.


Şöyle bir özetlersek, ` Perincek denince önümüze başka hangi sonuçlar çıkıyor ` diye ;


-Öcalan`la resimleri ilk yayınlanan o oldu,

 

-Eylemlerinden PKK`nın sembollerini o kullandı,

 

-Atatürk`çülüğü kimseye bırakmadı,  ama onun ülkesinde  ayrıklıçı ne kadar  örgüt  varsa onlardan yana oldu,

 

-Adı; İŞÇİ PARTİSİ Lideri olsada bugüne kadar kolay kolay  işçi eyleminde pek görülmedi, nerede kavga, kaos var hep orada oldu ve hep `AJANLIK`la adı anıldı.

 

-Adı; PKK`olan açılımı `KÜRDİSTAN KOMUNİST PARTİSİ` olan bir terör örgütüne hep alt yapı sağladı, hücre örgütlerinden onlara militanlar gönderdi.

 

-33 erin şehit edilmesinde azmettirici bir rol üstlendiği, 1991'de ziyaret ettiği pkk kampında öcalan ile anlaştığı ve örgütün ikinci lideri konumunda bulunduğu hakkında sıkça söylentiler  söylendi ve APO`ya methiyeleri dillere destandır.

 

-Kıbrıs meselesinde Adadaki Türk Ordusuna işgalci-Katil dedi, Denktaş`ı da o katillerin komutanı ilan etti...

 

 Ve aynı Perinçek Rahmetli Denktaş`ın   kurduğu `Talat paşa komitesi` ile Avrupaya giderek `Ermeni Soykırımı'nı inkâr` yasasına tepki koydu.

 

2005 yılında İsviçre'deyken Ermenilere 1915 yılında soykırım yapılmadığını iddia eden bir konuşması nedeniyle gözaltına alındı. İsviçre yargısı Perinçek'e "Ermeni Soykırımı'nı inkâr" gerekçesiyle 90 gün tecilli hapis ve 16.873 İsviçre frangı para cezası verdi. AİHM ise Perinçek'in ifade özgürlüğünün kısıtlandığına ve İsviçre hükümetinin "savlarınn" aksine 1915 olaylarının 1948'de BM tarafından kabul edilen "soykırım" tanımına uymadığına hüküm getirdi.

 

Ve bu davadan dolayı geçtiğimiz günlerde Perinçek İsviçre`de mahkemeye çıktı.

 

Yanında iktidar, muhalefet Türkiye`den herkes vardı.

 

 Herkes bu konuda Perinçek`e destek vermek için oraya gitti.

 

Perinçek bu davanın Türk Milletini birleştireceğini söyledi.

 

Yukarıda saydığım ayrılık tohumlarının sahibi Perinçek bu lafları söyleyedi.

 

Davanın içeriğine bakınca ilk bakışta milli gibi görünen bu olay aslında Türkiye için bir tuzağın ta kendisdir.

 

Zira bu davaya okadar sarıldık ki, sanki Türkiye`nin `soykırım` yalanından kurtuluşunu bu davada görüyoruz .

 

Oysa bu bir hatadır!

 

Zira AB`nin bize bakışındaki önyargıyı hesaba katarsak AB insan hakları mahkemesinin kararlarını önemsememiz, devlet sorunu gibi ciddiye almamız bir hatadır.

 

Bugün AB Mahkemesi Perinçek`i ifade özgürlüğü açısında haklı bulup, yarın  bize her türlü hakareti yapanları `ifade özgürlüğü` ile değerlendirip ve dahi  mahkemeler de ` soykırım suçlaması` doğrudur tavrını koymayacağı  garantisini kim verecektir.

 

20. asrın en başarılı kabul edilen AB projesini içten içe çürürken bu çürüyen yapıyı  güç kabul edip devletimize yaptırım haline getirmek ne derece doğrudur.

 

AB kararlarını üzerinde baskı unsuru kabul eden devletler güçsüz devletlerdir.

 

`2023 Büyük Türkiye`  söylemi ile hareket eden Türkiye`ye Ab  kararlarını  kabul değil red veya karşı hamle düşer.

 

Örneğin; Türkiye`de `Türkler Soykırım Yaptı ` diyenler, Türk Lisası cezasına ve hapsine  çarptırılmalıdır.

 

`İfade özgürlüğü` diye çığırtkanlık yapanlar olursa emsal, Perinçek davası gösterilmelidir.

 

Yoksa gidip mahkemede ifade vermekle bu işler temizlenmez.

 

Devletlerarası ilişkilerde yaptırımlar güç dengelerini oluşturur.

 

Bu açıdan Perinçek davası Türkiye`nin kurtuluş reçetesi değil, kuyruğu sinsice kaptırma olayıdır.

 

Bu tezimin Perinçek ismi ve yaptıklarının seceresi ile alakası yoktur.

 

Bu tez güçlü devletin yapması gereken hamlenin ta kendisidir.

 

 Zaten herşey Kopenhag Kriterlerini kabul etmekle olmadı mı?

 

Bu devletin hem dik duracak, hem diklenecek, hem de sindirecek  bir yapıya bir an önce ulaşması lazımdır.

 

Yoksa 2023 Türkiyesi dediğimiz şey yeniden anadolu mücadelesine gidecek tarih olacaktır.

 

Haaa... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi adı üzerinde Avrupalıların,  AB`nin bir mahkemesidir.

 

Bu mahkemenin kararlarına uymamız mı istiyorlar?

 

Buyursunlar önce bizi alsınlar, sonra ne derlerse razıyız...vesselam

 


Kalın sağlıcakla...

 

Selçuk Düzgün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi