Celal Eren ÇELİK

Celal Eren ÇELİK

AKP ve 'Polarizasyon' bumerangı

AKP ve 'Polarizasyon' bumerangı

 

Siyaset terminolojisinde “POLARİZASYON” kavramı önemli yer tutar…Bu kavram ana hatları ile siyaseten söylem ve eylemler ile kutuplaşma yaratarak kendi kitleniz dışarısında kalan kitleyi ötekileştirme, karşınıza kalan kitleyi “Siyasal düşman” olarak göstererek kendi kitlenizi konsolide etme stratejisini anlatmaktadır.

Türk siyasetinin 1950’de başlayan çok partili serüveninde zaman zaman sağ-sol,Alevi-Sünni,Türk-Kürt,laik-antilaik gibi karamlar üzerinden ötekileştirme siyaseti ile karşılaşılan dönemsel ve konjonktürel süreçlerden geçilen tarihsel zaman aralıkları olsa da Türkiye’de 2002 yılına gelininceye dek hiçbir siyasal parti ana strateji olarak “POLARİZASYON” kavramını kullanmamıştır.

2002 yılında iktidara kendisinin dahi beklemediği bir oy oranı ile gelen AKP’nin ilk kez iktidar olduğu bu seçimde kendi aldığı %34 oya karşılık Meclis’te 310 milletvekiline sahip olurken,barajı aşabilen bir diğer parti ise CHP olmuş,CHP %19 oy ile Meclis’te ancak 151 vekil ile temsil edilebilmiştir.

AKP işte bu tablo sonrasında şunu “KEŞFETMİŞTİR”: Ülkede kendisine oy vermeyen %66 gibi bir çoğunluk vardır,bu %66 AKP’ye karşıdır lakin aynı %66 “PARÇALI BİR MUHALEFET” yapısı sergilediği için AKP “BLOK HALİNDE TUTABİLDİĞİ” yani konsolide edebildiği %34 ile tüm muhalefeti ezici biçimde geride bırakmaktadır. Zira AKP karşısındaki %66’lık muhalefet bloğunun en büyük partisi CHP’nin oyu dahi az önce ifade ettiğimiz üzere %19’a tekabül ederken 2002 yılında DYP %9, MHP %8,GENÇ PARTİ %7,DEHAP %7,ANAP ise %5 oy ile tam da AKP’nin işine gelen “PARÇALI MUHALEFET TABLOSUNU” oluşturmaktadır.

İşte AKP “Kendi seçmenini blok halinde konsolide edebildiği müddetçe karşısında küçük parçalara ayrılmış olan muhalefetin toplamda kendisinden daha fazla oy oranına sahip olsa da iktidarı tek başına her zaman kazanacağı” gerçeğini gördüğü andan ve bu “Sihirli formülü” keşfettiği dakikadan itibaren “POLARİZASYON” kavramını siyasetinin ana stratejisi haline getirmiştir.

Bu nedenledir ki toplumun bir çok kesiminin hatta bazı aydınların dahi iktidarı ve iktidar partisinin yöneticilerini “Bu kadar sert ve kutuplaştırıcı bir siyasi söyleme ne gerek var. Bu dil ayrıştırıcı ve toplumsal bütünlüğe zarar veren bir siyaset dili” eleştirileri AKP için hiçbir anlam ifade etmemektedir.

Zira AKP tam da bu eleştirileri getiren çevrelerin belirttiği “Kutuplaşmayı” ve kendi kitlesine “Öteki”,”Düşman” olarak göstereceği bir “Karşı tarafı” yaratarak kendi kitlesini konsolide edeceği bir siyasi iklimi yaratabilmek adına bu siyaset dilini gayet sistematik ve bilinçli olarak kullanmaktadır.

AKP bu stratejisi sayesinde girdiği 2007,2011,2015 seçimlerini de kazanırken seçim kampanyalarını hep “Biz ve onlar” ana teması üzerine kurgularken 2018 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte sistemin “İTTİFAKLAR” modeli ve %50+1’i zorunlu kılan bir şekle dönüşmesi sonrasında bu kutuplaştırıcı dile her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duymuştur.

AKP 2018 yılından başlayarak Türkiye’de karşısında oluşan muhalefet bloğu ve ittifakı “Terörist” ilan etmiş, bu kutuplaşma için yalan beyanlar ve propagandalarda bulunmuş, sosyal medyada oluşturulan devasa “TROLL” ordusu ile muhalefet bloğunun “Teröristlerle iş birliği içinde olduğu”, “Dış güçlerden talimat aldığı” noktasında yoğun bir kara propaganda ve dezenformasyon çalışması yapılırken AKP kendisini ise “YERLİ VE MİLLİ” olarak konumlandırarak istediği 2 ana “KUTUBU” oluşturmuştur.

Bugün gelinen noktada AKP hızla erimekte ve özellikle yerel seçimleri kaybetmesinin ardından yaşanan büyük kan kaybını bir türlü durduramamaktadır.

MHP ile kurulan ittifakın toplam oy oranının ise %42-45 bandını geçemediği ve gerekli olan %50+1 çıtasının çok altında kaldığı görülmektedir.

Tüm bunlara karşın AKP’nin elinde topluma sunacağı yeni bir vaad, yeni bir vizyon da kalmamış, AKP kendisini tekrar eden bir siyasal organizasyon olarak gerileme dönemine girmiş ve hızla “ÇÖKÜŞ” dönemine doğru evrilmektedir.

İşte tam da bu noktada yeni açılımlar,projeler,yeni bir vizyon ve siyaset dili geliştiremeyen AKP bugün “POLARİZASYON” yani “KUTUPLAŞTIRMA” stratejisine her zamankinden fazla ihtiyaç duymaktadır.

AKP yöneticileri bu nedenle Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinden tutun, işçilerin hak arama eylemlerine,muhalefetin eleştirilerinden tutun, açım diyen vatandaşa verdikleri tepkilerden,çıplak arama yapılan kadınlar hakkında yaptıkları açıklamalar olayları çok daha kışkırtıcı bir söylem geliştirmekte ve toplumun sinir uçları ile oynamaktadırlar.

Burada amaçlanan şey ise AKP’den hızla kopmakta olan seçmeni bu ötekileştirme ve düşman yaratma stratejisi çerçevesinde yeniden “KONSOLİDE” edip bir arada tutabilmektir…

Ancak AKP’nin uğruna çok büyük paralar harcadığı sosyal medya troll ekiplerinin de, yandaş köşe yazarlarının da toplum nazarında itibarı kalmadığı için strateji istenilen başarı seviyesine ulaşmamaktadır.

Öte yandan kaderin bir cilvesidir ki, AKP kendi karşısında parçalı bir haleyken “POLARİZASYON” stratejisi ile %35 oyu dahi konsolide etse tek başına iktidar olurken geride bıraktığı muhalefeti, ülkeyi “İTTİFAKLAR SİSTEMİNE” geçirip, %50+1’i zorunlu kılan yeni sistem ile doğal biçimde bir araya getirmiştir.

AKP’nin son derece ustaca kullandığı “POLARİZASYON” stratejisini bırakın kullanmayı, bir araya dahi gelemeyen parçalı muhalefet bugün yeni sistem gereği doğal ve zorunlu olarak bir araya gelerek “KONSOLİDE” olmuş, bu sonuç ise AKP iktidarının sonunu getirecek süreci başlatmıştır.

Evet AKP iktidarının bugün her şeyden çok POLARİZASYON sistemine ,kutuplaşmaya, ötekileştirmeye ihtiyacı vardır ancak geçtiğimiz yıllara göre değişen en önemli şey olan seçim sisteminin ittifaklar sistemi ve %50+1’i dayatıyor olması AKP’nin kutuplaştırma için, ötekileştirme için attığı her adımın aslında parçalı muhalefet bloğunu konsolide edip daha da güçlendirdiği gerçeğidir.

O nedenle “POLARİZASYON” AKP için bir dönem ana strateji olarak bir “SİHİRLİ FORMÜLDÜ” bugün gelinen noktada ise AKP için hayati risk taşıyan bir “BUMERANGA” dönüşmüş durumda…

“Peki AKP bunun farkında mı?” derseniz her geçen gün daha fazla para aktardığı sosyal medya troll ekipleri, kendilerine verilen imtiyazlar ve çıkarlar karşılığında her gün akla izana sığmayacak şeyler yazan köşe yazarlarına ve bu yazarların Saray’dan habersiz değil köşe yazmak adlarını bile yazamayacakları gerçeğine bakacak olursak AKP bunun farkında olsa da, yine ve yeniden en azından oy kaymalarını engellemek adına POLARİZASYON stratejisine mahkum kalmış gözükmekte.

Ancak AKP’nin bu “Mahkumiyeti” ve “Açmazı” adım adım kendi siyasal tasfiyesini  gerçekleştirecek süreçte çok önemli bir yer tutacak…

Zira bahsettiğimiz “BUMERANG” hızla AKP’ye yaklaşmakta….

Ve sanırız AKP için artık çok geç…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Celal Eren ÇELİK Arşivi