Andımızın kaldırılması ve olası gelişmeler

Andımızın kaldırılması ve olası gelişmeler

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Öğrenci Andı’nı kaldıran Millî Eğitim Bakanlığı yönetmeliğini yanlış bularak iptal eden Danıştay 8. Dairesi’nin kararını bozdu. Yani Andımız'ı kaldıran Milli Eğitim'i haklı buldu!

Bu cümleyi yazmak bile zor -ülkemizden düşmana toprak kaybetmişiz gibi geliyor insana-: Artık okullarda "Andımız" okunmayacak!

Milli Eğitim Bakanlığı 2013 yılında, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğrenci Andı” başlıklı 12. maddesiyle Andımız'ın okunma zorunluluğunu kaldırmıştı!

Ülkemizde her türlü ajanın, PKK'nın, liberal hainlerin, önemli devlet mevkilerinde gizli kripto Türk adlıların cirit attığı 'Çözüm Süreci' denen o lanet yıllarda hükümet, bir yönetmelikle okullarımızda adeta "Türküm" demeyi yasaklamıştı!  

"Türküm, doğruyum çalışkanım" diye başlayan ve "Varlığım Türk varlığına armağan olsun / Ne mutlu Türküm diyene" diye biten o muhteşem andımız okullarda okunmuyor, Atatürklü zamanlardan (1932) yadigar 'Andımız'ı yazan Reşit Galip'e tükürükler saçılarak her gece ekranlardan saldırılıyordu.

Elbette gerçekte saldırılan rahmetli Reşit Galip değil Türklüktü!

Bu durumdan rahatsız olan Türk Eğitim-Sen, ant okunmasını düzenleyen (yasaklayan) söz konusu İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin iptali istemiyle, 2013 yılında, Danıştay’a dava açmıştı.

Danıştay 8. Dairesi de 2018 yılında, gerçek bir Türk hukuk sistemi yargıçlarına yakışır biçimde öğrenci andını kaldıran yönetmelik hükmünü oyçokluğuyla iptal etmişti.

Ancak heyhat! FETÖ'cülerden kurtulduk Milli Eğitimimiz gerçekten "milli" oldu diye sevinirken Bakanlık, Danıştay 8. Dairesi’nin iptal ettiği Andımız kararını, kendi elcağızıyla Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda temyiz etmiş ve yürütmeyi durdurma istemişti!

BAKAN "MİLLİ" ADININ ÖNEMİNİ BİLİYOR MU?

Başında 'milli' olan iki bakanlıktan biridir Milli Eğitim Bakanlığı...

Diğeri Milli Savunma Bakanlığı'dır.

Demek ki eğitim, güvenlik ve savunma kadar önemsenmiştir kurucu babalar tarafından.

Gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti eğitimle kuruldu diyebiliriz. Ne sermayemiz, ne teknik bilgimiz, ne kapitalist deneyimimiz, ne yardım edenimiz vardı; yalnızca eğitilmiş milletimizin gücüne güvenebilirdik. Eğitime yüklendik!

Ama bir kötü huyumuz vardı: Çok geniş yürekli saf bir millettik!

Yoksa, anadilinin Kürtçe olmasıyla övünen bir tarikatçı bakana, intihalcilikten mahkeme kararıyla üniversitede hocalıktan kovulmuş bir profesöre hangi millet, hangi halk başında "Milli" yazan bir bakanlığı, o güzelim çocuklarımızı teslim ederdi?

ZAMANLAMA MANİDAR

Şimdi bugün, tam da İslamcı söylemin güç kaybettiği, Arap bataklığına battığımızı, buradan kurtulmamız gerektiğini düşünürken kotarıldı bu "Türk karşıtı" karar.

Türk olduğumuzu nihayet bir derya gibi kabararak kavramaya başladığımız, Türk coğrafyasına dönmemiz gerektiği geniş toplum kesimlerince de benimsenmeye başlandığı bir dönemde, her şeye ters bu karar çıktı geldi! 

Tam da Karabağ zaferiyle birlik ve bütünlüğün tüm Türk dünyasına örnek olduğu bir dönemde buna set çekildi Andımız kararıyla.

Etkenler o kadar çok ki...

Ya da AKP oylarının hızla % 30'lara yuvarlanırken Oğuzhan Asiltürk'le yapılmış Türklerin canına okuma eylemi mi acaba diye bile geliyor aklımıza!

Bilemiyoruz, anlayamıyoruz ama oldukça militan bir eylem olduğu açık.

Andımız, Atatürk'ün emanetidir!

Andımız'ın ve devlet madalyalarından Atatürk kabartmasının kaldırılması, sayın Muharrem İnce'nin haklı tepkisinde belirttiği gibi, "Cumhuriyet ile sorunu bitmeyenlerin yaptığı yeni bir meydan okumadır, ülkemizin ve devletimizin kuruluşuna, kurucusuna ihanettir!"

Gözlerimizi, bu kararda "FETÖ'lü Milli Eğitim" yıllarındaki gibi Andımızın okunmaması konusunda mahkemeye başvuran Bakanlığa çeviriyoruz:

Yönettiği bakanlık Andımız'ın kaldırılmasında ısrarcı olarak temyize baş vurmuş Sayın Bakan'ın, bu eylemiyle, egemenliğin siyasi bir tanımı olan "Türküm" kelimesini, etnik, ırkçı, bölücü vs. olarak alçaltıp Anayasamızın değişmez maddelerinin değiştirilmesine zemin hazırladığının farkında mı?

Göreve geldiğinden bu yana "Mır mır" bir söylemle bir türlü Milli Eğitimimize ruh getirememiş, ne yaptığı belli olmayan, palyatif çelişkili kararların sahibi, bu vahim karara bile tepki göster(e)meyen sayın Milli Eğitim Bakanı gerçekten "milli" bir öze sahip mi?

Kimliği hakkında derin şüphe içindeyiz!

Kimse yanlış anlamasın: Önceki bakanlardan çok ağzımız yandı; artık geniş yürekli ve o kadar da saf değiliz!

Cafebudsman

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum