Tevfik Fikret TAŞKIN

Tevfik Fikret TAŞKIN

BİR KARAR VERELİM ARTIK!

BİR KARAR VERELİM ARTIK!

BİR KARAR VERELİM ARTIK!

 

Bu ülke, 1800’lü yıllardan beri Batılılaşmaya çabalamakta, o zamana kadar silahla, savaşla yapamadığını ilimle fenle yapmaya karar verip harekete geçmiş.

Tanzimat Fermanı ile 1839’da yönünü tamamıyla Batıya döndürmüş. Öncelikle askerî alanda olmak üzere birçok alanda Batıyı, yani Fransa’yı, İngiltere’yi örnek almaya başlamış.

İlk planda, eğitim almaları için onlarca öğrenci ve devlet adamı göndermiş. Amaç, Osmanlı’nın kötü gidişine bir dur demekmiş. Özellikle de askerî yapıyı yenileyip modern ve güçlü bir ordu kurmakmış.

Bunun için ne gerekiyorsa da yapmışlar. Hatta, her zaman olduğu gibi kantarın topuzunu kaçırmışlar. Ağır, işlevsiz, torpile dayalı devlet işleyişini düzelteceğim diye toplumun mayası olan manevî değerleri kaldırmaya çalışmışlar.

Batılı gibi yaşamaya çalışmışlar, onlar gibi giyinip onlar gibi konuşmaya çabalamışlar.

Birkaç kelime Fransızca biliyor diye birçok vasıfsız insanı devletin en seçkin mevkilerine getirmişler. Tabi, bunu yaparken de işinin ehli olan devlet adamlarını yok edip harcamışlar.

Osmanlı’yı kurtaracağım diye sonu hüsranla biten, tamamen Batı taklidine dayanan bir anlayışı benimsemişler, insanlara  benimsetmeye zorlamışlar.

Pek bilmeyiz ama bu arada küçük insanî dramlar yaşanmış. Avrupa’nın değişik ülkelerine gönderdiğimiz çocuk yaştaki onlarca öğrencimiz bu soğuk, merhametsiz topraklarda kalmışlar, bir daha geri dönememişler.

Hayatlarının daha baharında olan evlatlarımız hastalık, kaza gibi farklı sebeplerden dolayı son nefeslerini vermişler. Çoğu, devletin ilgisizliğinden veya çaresizlikten dolayı kimsesizler mezarlığına defnedilmiş.

Kabirleri bile yıllar sonra tesadüfen mezar taşları üzerindeki ay yıldızdan dolayı bulunmuş ve daha yeni yeni bu kabirlere sahip çıkmaya başlamışız.

O minik evlatlarımız gibi daha on binlercesini Balkanlar’da, Mısır’da, Arabistan’da, Kafkasya’da, Filistin’de kaybetmişiz ki onların çoğunun bir kabir taşı bile olmamış.

Art arda yapılan yenileşme hareketleri bölünmeyi, farklılaşmayı artırmanın dışında bir işe yaramamış. Yeni yetişen nesillerin kendi değerlerine yabancı olması dışında başka bir sonuç oluşturmamış. Çünkü, yanlış bir yenileşme çabası içindeymişiz.  

Avrupa özellikle de İngiltere bu Batılılaşma hareketini kendi amaçları doğrultusunda kullanmış, Osmanlı’yı hem içerden hem dışarıdan yıkmaya uğraşmış ve “Hasta Adam”ı yıkma aşamasına getirmiş.

Allah’tan içimizden Mustafa Kemal başta olmak üzere nice kahramanlar çıkmış da yeni bir devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurabilmişiz. Yeniden hür, onurlu ve güçlü bir millet olarak sonsuza yaşama azmimizi ortaya koyabilmişiz.

Şimdi yapacağımız şey, aynı hataya düşmeden Batılılaşacağız diye kendi değerlerlerimizi, inançlarımızı reddetmeden aksine millî ve manevî değerlerimize sahip çıkarak, birlik içinde gelişmenin, teknolojik ilerlemenin mücadelesini vermek olmalı.

Öncelikle eğitim yapımızı sadeleştirip insanımızı ayaklı kütüphane yapma isteğimizden vazgeçmeli, sadece gerekenleri vermeli,  düşünmeyi, muhakeme yapmayı bilen, planlamayı beceren nesiller yetiştirmeliyiz.

Bilgiyi, gelişmeyi sadece Batıda değil, her yerde aramalıyız. Bulunca da hemen alıp kendi değerlerimize uygun hâle getirip daha da geliştirmeye uğraşmalıyız.

Yüzyıllardır yaptığımız gibi taklitçilik yapmaktan bir an önce vazgeçmeli; gelişmeyi, öz değerlerimizle çalışıp üreterek yapmayı başarmalıyız.

Haa, başaramazsak sonucun ne olacağını tarih zaten yazmış. Bu yüzden ya bizi biz yapan değerlere sahip çıkıp ona göre yaşayacağız ya da içimizdeki bazı vatan hainleri gibi birilerine özenip Batılılaşma ismiyle mandacılığı benimseyip parçalanıp yok olup gideceğiz.

Bundan dolayı,  bir an önce karar verelim artık!



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tevfik Fikret TAŞKIN Arşivi