Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

BM Genel Kurulu

BM Genel Kurulu

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, Birleşmiş Milletler 75. Genel Kurul Başkanı seçildi. 

Bozkır, Türkiye’den BM Genel Kurul Başkanlığına seçilen ilk isim oldu.

193 ülkenin temsil edildiği BM Genel Kurulunda 192 üye ülke oy kullandı. 

BM Genel Kurul Başkanlığı için tek aday gösterilen Bozkır, 178 ülkenin desteğini aldı ve devletimiz adına gerçekten bir ilke imza attı.

İyi de bu öyle durup dururken mi oldu?

Yani 178 ülke bir anda “bu Türk ne mübarek Türk, ne iyi CV’si var” deyip mi oy verdi.

Elbette ki hayır.

Olay tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir çalışması ve uzun süreçli bir maratonun başarısıdır.

Bu başarıyı Volkan Bey kendi dilinden şöyle özetliyor;

”2014'te AB Bakanıyken BM Genel Kurulu Salonunda otururken, Cumhurbaşkanımız 'Genel kurulu kim yönetiyor?' diye sordu. Biz de 'Arjantin yönetiyor.' dedik. 'Biz niye genel kurul başkanı olmuyoruz?' dedi. Orada 2014 yılının Eylül ayında Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Dışişleri Bakanımızın da yoğun çabalarıyla adaylığımızı 2014'te koyduk, isim belirtilmeksizin. Sonra eylül ayında Cumhurbaşkanımız benim ismini teveccüh gösterdi ama hiçbir şey bir günde, bir ayda, bir sene de olmuyor. Bu uzun vadeli bir planlama ve bizim o gün o kararı almamız. Batı Grubundan adaylığımızı koyduk. 30 ülkeli Batı Grubundan tek aday olarak onaylanmayı sağladık. Genelde tek aday çıkmaz. Bunlar ülkemize olan güven, bu işi iyi yapabileceğimize olan inançtan kaynaklandı."

Evet başarıya giden yol 2014’de Cumhurbaşkanının hayal etmesi ile başlıyor ve 6 yıl sonra hedefe ulaşılıyor.

Buraya kadar her şey çok güzel.

Ülkemiz ve devletimiz adına  ne kadar gururlansak az.

Fakat Volkan Bozkır’ın ben bazı söylemlerine zamanında şahit olduğum için içimde bazı sorular var.

Volkan Bey 2004’te ada da Annan Planı için yapılan referandumun “Rum kesiminde reddedilmesine taraflar arasındaki milli gelir farkının etkili olduğunu” söyleyerek farklı bir bakış açısı getirmişti.

O plandan neredeyse 10 yıl sonra AB Bakanı ve Başmüzakereci olarak söylemlerine bakınca olaya bakış açısında bir değişiklik olmadığı ortaya çıkıyordu.

Volkan Bey bakanken   Kıbrıs'ın bölünmüşlüğüne “utanç meselesi” olarak yorumlamış ve şu cümleleri sarf etmişti;

“Dünyada bütün sorunların çözümlendiği, Berlin Duvarının yıkılışının 25. Yıl dönümünü sevinçle idrak ettiğimiz bir dönemde Kıbrıs'ın bölünmüş bir ada olduğunu ve bu güzel başkenti bölen bir duvar olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bu bir utanç meselesidir.”

Bu cümleleri kurmasının sebebini ; Adada iki halk yokmuş gibi kurması ve Berlin duvarı olayına benzetmesini dönemin iktidarının siyasi yol haritasına yoralım.

Aynı Bozkır KKTC’nin kurucusu rahmetli Denktaş içinde “çözümsüzlüğün mimarı” demişti...

Hem de bu cümleleri Denktaş’ın oğlunun siyaset şeklini eleştirirken kurmuştu.

Hadi buna da bir dönemin siyasi iktidarının yol haritasına yoralım...

Fakat bugün iktidar aynı olsa da o dönemden bu döneme çok şey değişti.

Biz buna 15 Temmuz sonrası siyasi değişim diyoruz.

Ve onun adına CUMHUR İTTİFAKI diyoruz.

-O dönem dış siyaseti  belirli bir ekibin iradesine bırakan ve KKTC’yi pazarlık konusu yapan siyasi aktörler, 15 Temmuz sonrası  devletin kodlarına geri döndüğü için şimdi “KKTC olmazsa olmazımız” diyor.

-O dönem Denktaş’ı istemeyen o ekip, 15 Temmuz’dan sonra tasfiye edildi ve şimdiki ekip Denktaş’ın Türk Dünyasına mirası KKTC ile  Akdeniz’de hakimiyet alanını ölesiye savunuyor.

Biz siyasi iradenin 15 Temmuz sonrası “Mavi Vatan” kavgası ile KKTC’ye dönüş yaptığına eminiz ve  Libya’dan Yunanistan’a bütün siyasi hamlelerinin yanındayız.

Ama Volkan Bey’in BM’ye seçilmesi ile gurur duyarken , geçmişte söylediklerinden ne kadar uzaklaştığını merak ediyoruz.

Ve o söylemlerini hatırlatarak görev sürecinde yapacaklarını merak ediyoruz.
Zira özelikle KKTC’nin şimdiki Cumhurbaşkanının ve Gelecek Partisi başkanı sayın Ahmet Davutoğlu’nun Volkan bey’in seçilmesinden alel acele memnuniyet duyması bizim bu merakımızı artırmaktadır.

Çünkü  her ikisinin de Kıbrıs’ta çözüm adına  nasıl bir sonuç arzuladıklarını çok iyi bilmekteyiz.

Bura da sorular şunlar;

-Hükumet Volkan beyden daha iyi bir CV sahibi bulamadığı için mi onu aday gösterdi, yoksa dış politikada halen Davutoğlu’nun ekibinin hayalleri mi işlev yapıyor?

-Akdeniz'in kaynadığı ve çözüm noktasının KIBRIS olduğu bir dönemde Volkan  Bey CUMHUR İTTİFAKI adına mı hareket edecek, yoksa adanın haklarını ANNAN planı üzerinden mi yürütecek?

Volkan Bey’in başkanlığını yapacağı Genel Kurulun bir İSTİŞARE organı  olduğunu hesaba katarsak oradan çıkan karaların BM’nin karalarını nasıl etkileyeceği ortadadır.

BM kararlarının tavsiye niteliğinde olmasını ise hafife almayın, biz BM üzerinden özelikle  ANNAN planı döneminden bir toplum nasıl dizayn edildiğini iyi biliyoruz.

O dönemleri ağır bedeller ödeyerek yaşadık.

Şimdi de Volkan Bey’in Türkiye'nin bugünkü yol haritası adına nasıl bir çalışma yapacağını bekleyip göreceğiz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi