Celal Eren ÇELİK

Celal Eren ÇELİK

El öptüren tehlike: Haznevi Tarikatı

El öptüren tehlike: Haznevi Tarikatı

Dün sosyal medyada en çok konuşulan konulardan birisi Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün düzenlenen bir etkinlikte konuşma yapan bir tarikat şeyhinin elini öpmesi ile ilgili görüntülerdi.

Tabii bu görüntüler sosyal medyaya düşer düşmez sosyal medyanın adeta
sallanmasının yanı sıra pek çok haber sitesi skandal görüntüleri haberleştirdi.

Konu TBMM gündemine taşındı, görüntüler Abdülhamit Gül’e soruldu.

Abdülhamit Gül ise görüntülerin milletvekili olmadığı bir dönemde gerçekleştirdiği seçim gezisi esnasında çekildiğini söylerken tarikatı “STK” olarak tanımladı…

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanlığı makamında oturan bir siyasetçinin çok da uzun olmayan bir zaman önce “Şeyhinin “elini öptüğü, protokoldekilerin önünde düğmelerini ilikleyip adeta “hazırola” geçtikleri o tarikat Haznevi Tarikatı’ydı..

Peki kamuoyunun ismini daha önce duymadığı ama şeyhinin elini Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün öptüğü bu tarikat neydi,neyin nesiydi de bu kadar “etkili” olabiliyordu?

Sevgili okuyucular Haznevi Tarikatı sıradan bir “Tarikat” olmanın çok ötesinde ve öyle biraz tepki verilip geçiştirilecek bir yapı değil…

Açık ve net söyleyelim ki HAZNEVİ TARİKATI,Türkiye açısından bir Milli Güvenlik Sorunu’nun adıdır…

Şimdi isterseniz bu tarikata şöyle biraz daha yakından bakalım. Ne demek istediğimiz çok daha iyi anlaşılacaktır

(Özellikle yazının ilk bölümünde tarikat ile ilgili vereceğimiz bağlantı ve bilgileri sıkılmadan okuyunuz zira konunun bütünü açısından büyük önem arz etmekte)

***

Haznevi Tarikatı’nın ortaya çıkış tarihi 1912…

1912 yılında Suriye’nin Kürt bölgelerinde ortaya çıkan tarikatın kurucusu ise Şeyh Ahmet Haznevi.

Şeyh Ahmet Haznevi 1882 yılında özellikle BARIŞ PINARI OPERASYONU esnasında “ABD askeri unsurlarının bulunduğu” ve operasyonun sonucunda Türkiye’nin kontrol alanı dışında kalan Kamışlı’nın Hazne Köyü’nde Dünya’ya geliyor…

Zaten tarikatın ismi de bu köyden gelmekte.

Şeyh Ahmet Haznevi’den sonra sırası ile oğulları Masum ve Alaattin’in Şeyhliği döneminde giderek güçlenen tarikat gücünü Şeyh İzzeddin Haznevi döneminde zirveye çıkartıyor…

Burada şunu özellikle belirtmek gerekiyor; Haznevi Tarikatı’nın Suriye içerisinde giderek güçlenmesinin başlıca sebebi Hafız Esad’ın tarikata ciddi manada destek vermesi.

Özellikle Suriye’deki camiler bu tarikatın kadroları ile dolduruluyor,imam,müezzin gibi kadrolara tarikatın yetiştirdiği isimler getiriliyor.

Yine baba Esad döneminde tarikatın Suriye’de kadrolarını yerleştirdiği en önemli kurum Evkaf Bakanlığı yani Suriye’de bulunan tüm vakıflardan sorumlu bakanlıktaki en kilit noktalar bu tarikatın mensuplarının elinde.

Ancak baba Hafız Esad tabii ki tüm bu desteği “Hayır” olsun diye vermiyor…

O dönemde Ortadoğu’da BAAS REJİMİ’nin iktidara geldiği 2 ülke var:Irak ve Suriye.

Ancak Irak BAAS PARTİSİ ile Suriye BAAAS REJİMİ sürekli mücadele içerisinde…

Özellikle Irak’ta iktidarda bulunan ve Hafız Esad’ın ezeli rakibi olan Saddam Hüseyin için giderek büyük bir sıkıntı olan Sünni Kürtlerin etkisinin Suriye’ye de yansıyarak mezhepsel azınlık tarafından yönettiği Suriye’de tehlike yaratmasından endişe eden Hafız Esad bir “kontrol altına alma” mekanizması kuruyor ve merkezine de Haznevi Tarikatı’nı oturtuyor.

Haznevi Tarikatı’na verdiği destek ile tarikatın Kürt nüfus üzerindeki etkisini arttırırken, tarikatın kendi kontrolünde olması sebebi ile Haznevi Tarikatı eli ile Suriye Kürtleri üzerinde etki alanı yaratma stratejisini başarı ile uyguluyor.

Haznevi Tarikatı, müritlerine sıkı sıkıya verdiği “Siyasete karışmayın” telkini ile aslında Suriye rejiminin istediğini yerine getiriyor ve politize olarak rejime karşı örgütlenme tehlikesi olan Kürtleri “apolitikleştirerek” pasifize ediyor,böylece rejim için bir tehdit unsuru olmaktan çıkartıyor.

Öte yandan gün geçtikçe etkisini artıran Haznevi Tarikatı “İhracata” başlıyor…

Haznevi Tarikatı tekke ve medreselerinde yetişen yüzlerce mürid Dünya’nın dört bir yanına dağılarak tarikatı yaymak üzere çalışmalara başlıyorlar ve pek çok ülkede bu işi en iyi yol olan “Vakıflar” üzerinden gerçekleştiriyorlar.

Tarikat kendi “kadrolarını” yetiştirmek ve eğitmek için Dünya’nın pek çok ülkesinde vakıf ve dernekler açıyor.

Ancak ne oluyorsa tarikatın gücünü zirveye çıkartan Şeyh İzzettin Haznevi’nin ölümü sonrasında tarikatın başına oğlu Şeyh Muhammed İzzettin Haznevi’nin geçmesinden sonra oluyor.

Zira daha radikal olup Sureye rejiminin kontrolünden çıkmak isteyen Şeyh İzzettin Haznevi’nin amcası Şeyh Abdülgani Haznevi şeyhliği kendisinin alması gerektiğini iddia ediyor ve tarikat ikiye bölünüyor...

Rejim kontrolünden çıkmak isteyen radikal Şeyh İzzettin Haznevi taraftarları
merkezlerini Tel Maruf’a taşınıyorlar ve tarikatın büyük bölümü de ailenin bu kolunun ardından gidiyor.

Şeyh Abdülgani Haznevi taraftarları ise merkezleri olarak Hazne köyünü belirlediler.

Tarikat içerisinde aslen “siyasal” görüş ayrılığına dayanan bu ayrışmayı Suriye rejimi de –tabii ki El Muhaberat da-yakından takip ediyordu.

Ve 1 Haziran 2005 yılında rejimin kontrolünden çıkmak isteyen Şeyh Muhammed İzzettin Haznevi’nin kardeşi Şeyh Muhammed Maşuk Haznevi Suriye rejimi tarafından öldürüldü.

Hemen birkaç ay sonra ise bu kez Şeyh Muhammed İzzettin Haznevi,Suudi Arabistan’da soru işaretleri ile dolu bir trafik kazasında hayatını kaybetti.
Tarikatın başına ise Suriye rejimi ile “Uzlaşan” Şeyh Muta Muhammed Haznevi geçti.

İşte o Şeyh Muta Haznevi Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün elini öptüğü şeyh!

***
Suriye rejimi ile yeniden uzlaşmaya varan Haznevi Tarikatı, Suriye Haseke’deki Tel İrfan’da rejimin de desteği çok büyük bir medrese açtı ve burada erkek ve kadın müridlerden oluşan binlerce “Talebesini” yetiştirerek Dünya’nın dört bir tarafına göndermeye başladı.

Ve Suriye “rejimi” ile anlaşan,binlerce talebe yetiştirecek yeni ve büyük
medreseler,camiler inşa ettiren Haznevi Tarikatı Şeyhi Muta Muhammed Haznevi, 2005 yılında birden bire,Suriye’deki bütün etkisini,nüfuz alanını,devlet ile olan irtibatlarını,bürokrasiye yetiştirdiği kadroları geride bırakarak “HİCRET” etmeye karar verdi...

Nereye dersiniz? Türkiye’ye!

Şeyh Muta Muhammed Haznevi’nin ilk durağı Adana oldu...

Sonrasında ise 2011 yılında başlayan Suriyeli göç dalgası ile birlikte Haznevi tarikatı ve şeyhinin ana karargahı Gaziantep oldu.

Ama Haznevi tarikatı sadece bu illerde sınırlı kalmadı. Hemen İstanbul’da bir dernek kurdular: Sıddıkiye İlim İrşad Derneği...

İstanbul’da Sultanbeyli ilçesinde kurularak faaliyet göstermeye başlayan bu dernek kendi medresesini oluşturarak “Talebe” adı altında tarikat müritleri yetiştirmeye ve “İcazet törenleri” yapmaya başladı.

İcazet törenlerine bizzat tarikatın kurucusu Şeyh Ahmet El-Haznevi'nin torunu olan Şeyh Muhammed Mahfuz katılmakta ve müridlere bundan sonraki “görevlerini” tebliğ etmekte.

Tarikat Türkiye’de hemen bir de medya organı kurdu: İlim ve İrfan Dergisi… Dergi aylık 60 Euro’dan abone yapıyor!

Tabii tarikat vakıf kurmakta da gecikmemişti ve İlim ve İrfan Vakfı adı ile bir e vakıf kurmuştu.

Tarikat Türkiye içerisinde faaliyetlerini özellikle Gaziantep,Şanlıurfa ve Batman’da yoğunlaştırdı…

2010’lu yıllar itibariyle ise tarikatın AKP ile yakınlaşması hız kazandı.

Burada şu kritik noktayı belirtmekte fayda var: Haznevi Tarikatı,Nakşibendi Tarikatının Halidiye Kolu’nu temsil eden bir tarikat.

Türkiye’de Siyasal İslam’ın tüm önemli kadrolarını yetiştiren ve başta Necmeddin Erbakan,Recep Tayyip Erdoğan,eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan gibi isimlerin bağlı olduğu Gümüşhanevi Tekkesi ya da kamuoyundaki bilinen adıyla İskenderpaşa Cemaati işte bu Halidiye kolunun Türkiye’deki en etkili kolu.

(Gümüşhanevi Tekkesi ile tüm yerel ve küresel bağlarını,ilginç ilişkiler ağını TEKKEDEN DEVLETE:YEŞİL İKTİDAR e-kitabımızda yazmıştık)

Örneğin tarikatın Batman’a yerleşen önde gelen isimlerinden Şeyh Abdullah Haznevi’yi karşılayan AKP’ye yakınlığı ile bilinen iş adamı Ziver Hamitoğlu olmuştu.

Ziver Hamitoğlu daha sonra Süleyman Soylu ile yakınlığı ile ön plana çıkacak ve AKP Batman İl Başkanlığı’na aday da olacaktı…

Ve Haznevi Tarikatı özellikle Gaziantep’te büyük iş adamlarından ve önemli bölge siyasetçilerinden destek görmeye başlayarak şehirde çok büyük yapıları satın almaya başladı.

En sonunda kendilerine ait devasa bir camiinin de yapımına başladılar.

Tarikatın artık kendisine “özel” camisi de olacaktı!

Haznevi Tarikatı Gaziantep’te tam 60 bin metrekare alan üzerine bir de külliye yaptı.

Tarikat Adana’da ise adeta kanun nizamı askıya aldı ve Kuzey Adana içerisinde Gürselpaşa Mahallesi ve Aliya İzzet Begoviç Bulvarı’nda imara aykırı kaçak yapılar dikmeye başladı.

Tüm bunlar olurken hiçbir yetkili makam tek kelime etmiyordu.

2013 yılına gelindiğinde tarikat “etkinlik” adı altında yetiştirilen müritlerin sözde “mezun” edildiği “icazet” törenleri düzenlemeye başlarken artık bu etkinliklere milletvekilleri, ilk müftüleri,rektörler katılıyordu.

Ve 2014 7 Haziran seçimlerinde tarikatın en önemli isimlerinden birisi olan Şeyh Arif Haznevi’nin yeğeni Muhammed Ene Haznevi AKP’den milletvekili aday adayı oluyor, yine bu seçim öncesinde tarikatın Şanlıurfa sorumlusu olan Şeyh Muhammed Zahid Haznevi “4 milyon oyumuz Recep Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye” diyerek tüm Nakşibendiler adına fetva veriyordu!

***

Şimdi bugün gelinen tabloya baktığımızda Suriye’de yaşanan iç savaş sonrasında Gaziantep,Şanlıurfa,Batman,Mardin,Kilis gibi illerimiz ile İstanbul’da çok önemli bir Suriyeli nüfus var hatta bu Suriyelilerin demografik yapımızı değiştirme tehlikesi söz konusu.
Suriyelilerin Türkiye’de kurduğu şirket sayısı 15 bin 159’a çıkarken ticari hayatımızda her geçen gün artan bir Suriye etkisi mevcut.

Ve son olarak bundan 1 yıl önce eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın dile getirdiği ve yalanlanmayan “Suriyelilerin siyasi parti kurma” hazırlıklarını da buna ekleyelim..

Ve bu tarikat kurduğu dernekler ile, medreseler ile durmadan 14-18 yaş gurubu “müritlerini” talebe adı altında yetiştiriyor. Bu “Müritler” ise geleceğin Türkiye bürokrasisinin kadroları olacak.

Özellikle devlet bürokrasisine yerleşecek bu “talebeler” AKP iktidardan gitse de yıllarca devlet kadrolarında bulunacak, kimi önemli noktalara gelecekler…

Giderek ve sistematik olarak ekonomik olarak daha da güçlenip, milyonlarca Suriyeliye sırtını dayayıp siyasi parti kurmanın eşiğine gelen, bürokrasiye “talebelerini” yetiştiren Suriyelilerin üzerindeki en büyük etkileyici ve yönlendirici güç odağı ise Esad rejiminin kontrolünde olan Haznevi Tarikatı!

Yani Haznevi Tarikatı önümüzdeki yıllarda ekonomiden siyasete, siyasetten bürokrasiye çok önemli bir kitleyi “kontrol altına alacak”, Haznevi Tarikatı’nı ise Esad rejimi kontrol ediyor olacak!

Hali ile Haznevi Tarikatı eli ile Türkiye içindeki bu ciddi Suriyeli potansiyelini Esad Rejimi “paralel bir yönetimle” perde arkasında kontrolü altında
bulundurup yönlendirme imkanına sahip olacak!

Şimdi Haznevi Tarikatı’nın neden “Bir tarikattan çok daha öte”,dini hassasiyetlerin,laiklik ilkesinin ihlalinin de ötesine nasıl bir siyasi güvenlik tehlikesi olduğunu çok daha net anlatabildik sanırız…

İşte bu tarikat Türkiye’ye “El Öptüren” tehlikenin adıdır ve önlem alınmadığı taktirde çok daha vahim sonuçlar ile karşı karşıya kalınacağı aşikardır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Celal Eren ÇELİK Arşivi