Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

ÇIĞLIK ATIYORUM!..

ÇIĞLIK ATIYORUM!..

ÇIĞLIK ATIYORUM!..


Geçtiğimiz günlerde aileden sorumlu devlet bakanımız çocuk istismarları, ölümleri için çözümü olarak ` Çocuklarınıza Çığlık Atmayı öğretin` önerisini verdi.


Biran kendimi çocuk hissettim ve dedim ki, neden niye çığlık atarım?

 

Korkudan veya sevinçten.  İyide bunun  için çocuk olmakta gerekmez ki…

 

Demek ki, bakanın çocuklardan istediği şey tehlikeye karşı bir uyarı refleksi göstermek.


İyi de o zaten çocuk, masumiyetin adresi bir minik, kandırılmaya en müsait canlı nasıl bilsin kendisine uzanan hain eli?


Bu tartışmayı başka bir yazıma veya pedegoklara bırakıyorum!


Ama ÇIĞLIK hakikatten iyi bir reflekstir, uyarır, etkisini çabuk gösterir.

 

Bu vesile ile çocukça masumiyeti olan milletim üzerinde oynanan bir konu hakkınca bende ÇIĞLIK atamak istiyorum.

 

Hakk için ve haklı bir çığlık atarak `ÖZERKLİK` soysuzluğundaki çığırtkanlara dikkat çekmek istiyorum!

 

Dağıtılmak, yok edilmek, parçalanmak istenen yetim memleketim kurtulsun diye Çığlık atıyorum!


Evet, ÇIĞLIK atıyorum!


Yaşadığımız toplumsal bunalımlara, devlete, millete, insanlığa ve hürriyete sıkılmış kurşunlara Çığlık atıyorum!


İnsan iradesinin millet adına, var olma adına verdiği mücadele sonucu varılan nokta olan Türkiye`yi `ÖZERKLİK`  söylemleri ile bir cehenneme itenlere Çığlık atıyorum!


Hürriyetimize kesilen bedelli; kamplaşmaya ve çatışmaya endekslerlere Çığlık atıyorum!


Ülkeyi kargaşaya, bölünmeye, yok olmaya sürükleyenlere Çığlık atıyorum!


Evet, Çığlık Atıyorum ki, belki katilleri ele veririm!



Çığlık atarak haykırıyorum!


Bazı satılmış kimlikler, milletin geleceğini "BARIŞ"  kelimesine endeksleyerek aslında bizleri bir çaşıtlık anlayışı ile çatışmaya sürüklemektedir.


Böylesi bir mücadelenin zemin aldığı yansıma ise yine mazlum halka ki, o halk `kardeşlik` zırvalıkları ile uyutulmaktadır.


İyi de kardeş kardeşin evini yıkar mı, kurşun sıkar mı, molotof atar mı, bomba koyar mı?


Dünün bebek katilleri, bugünün özgürlük abidesi oluyorsa ve millette buna prim yaptırıyorsa ortaya çıkan tek gerçek var; RUHUMUZUN yozlaşmıştır!


Her şeyin basîtleştiği ve aşağılandığı bir yozlaşma ortamında millet ihanetin kucağına kurbanlar taşımaktan öteye gidemeyecektir.


Tüm bu çıkmazları yaratanların dersini verecek, sahiplerinin suratlarına çarpacak yegâne güç `Ya devlet başa, ya kuzgun leşe` anlayışıdır!


Ben buna inanıyor ve buna iman ediyorum ki, ihanetlerin anlayacağı ve tanımlayacağı tek güç milletin kanlarıyla suladığı vatan topraklarına yeniden yüreğiyle ve hep birlikte bir ortak sesle sahip çıkmasıdır.


Özgürlük mücadelesi yüzyıllara damga vurmuş bu ülke, derin karanlıklara itilmektedir.


Yalanlarla kurulmaya çalışılan yeni düzen, kuru-yoz dudaklardan çıkan çirkin saldırılarla kitleleri hizaya sokma peşindedir.


Maddeye teslim eden ve yozlaştıran bu düzen her zerresi ile toplumun atar damarını parçalamaktadır.


Bize kalan ise soysuzluğun çevirdiği kirli çarklara direnmeye çalışan ve tehlikelere karşı azmini yitirmeyen, kalemiyle, kelamıyla hakikati haykıran bir avuç isyan, bir asil çığlık


Evet, bir avuç isyan, bir asil çığlık!


Dirilmeliyiz!

 

Titremekten üşüdük, dirilmeliyiz…

 

Haykırmalıyız, çığlık atmalıyız ve kendimize dönmeliyiz!


Zamanın acımasızlığında neyi kaybettiğimizi hatırlamalı ve geleceğe yeniden hayaller kurmalıyız.


Kıblemize döndüğümüzde kalbimizdeki heyecan İSLAMIN-TÜRKLÜĞÜN sesi olmalıdır.


Biz bunu yeniden yaşamalıyız ve ihanetin yüzüne çarpmalıyız.


Duyuyor musunuz ben çığlık atıyorum!

 

Ve kelimelere sığdırmaya çalıştığım her haykırış ülkeme duyduğum sevdanın heyecanıdır.


Yine ben bu ülkeye tek yürekte sevda çekenlerin dili olmaya çalışıyorum.


Mücadelem kâh isyanda, kâh şiirde, kâh ağıtta kendini buluyor.


Bu buluşun kaynağı zulme ve zalime başkaldırının özetidir.


Bir çığlık atıyorum düşünen, üreten ve mazisine sadakatle atisine yol alan insanlara ulaşmaya çalışıyorum.


Çığlıktan rahatsız olanlar ise, ya içlerinden hain tuzaklar kuruyorlar ya da atıyorlar kendilerini mahkeme koridorlarına


Olsun!

 

Zaten kırk köpek arkamızdan havlamasa, bizi görünce kırkı birden birleşmese kendi adamlığımızdan şüphe ederiz.


Bizim kimseye, kinimiz yok.

 

Kimsenin de kinine baş eğecek bir yapımız yok.

 

Evet, ben `Çığlık Atıyorum`, `Çığırtkanlara` inat.

 

Ben çığlık atıyorum, hem de çocukça atıyorum katilleri göresiniz diye!

 

Çığlığa ses vermenizi bekliyorum ve biliyorum ki, bu sese ses vermeyeneler sadece katillerdir.


Vesselam…


Selçuk Düzgün!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi