Tevfik Fikret TAŞKIN

Tevfik Fikret TAŞKIN

GÖZYAŞLARIMIZ AKMASIN, ARTIK YETER!

GÖZYAŞLARIMIZ AKMASIN, ARTIK YETER!

GÖZYAŞLARIMIZ AKMASIN, ARTIK YETER!

 

Önceki yazımda belirtmiştim, “İnsanlara bir sorun bakalım, yaptığı işten memnun mu?” diye.

 

İşte, haftası dolmadan İlahî cevap geldi. Tam  üç yüz bir maden işçimiz hayatını kaybetti. “Maden Şehidi” oldu. Yüzlerce haneye, tüm Türkiye’ye ateş düştü.

 

Büyük ihtimalle bu vahim olayın ardından insan kusuru çıkacaktır. Yani, yaptığı işi sevmeyen bir insanın işini özensiz yapması veya hiç yapmaması çıkacaktır.

 

Türkiye gerçeği dediğimiz yeni bir faciayla karşı karşıyayız. Büyüklerimiz çıkacak, ”Gerekenler yapılacak! Milletimize baş sağlığı diliyor, acınızı paylaşıyoruz.” diyecekler ama zaman dediğimiz en etkili ilaç devreye girecek, çok kısa bir süre sonra “eski tas, eski hamam” olacak, her şey eskisi gibi devam edecektir.

 

Bu yazıyı eleştirmek amacıyla değil, artık gözyaşlarımız dursun, bu acımasız sistem değişsin diye yazıyorum.

 

Toplum olarak gerçekten çok farklı ve kendimize yabancı bir yapıya büründük. Bu yapı da öncelikle insanımıza, milletimize, sonucunda devletimize zarar vermektedir.

 

İnsanımıza gereken değeri vermeden, insanı üstün tutmadan yaşamayı alışkanlık hâline getirmiş durumdayız. Hatta, bu anlayışa bağlı olarak kanunlarımızda bile insanı değil de hayalî kuralları ve düzeni koruyan bir anlayış egemen hâle gelmiştir.

 

Devlet ve millet olma bilinci, anlayışı, kültürü kısacası yaşayış şekli teknoloji, ekonomi, özgürlük, gelişme gibi önemli gerekçelerin arkasına sığınılarak yok edilmek üzere.

 

Benim gibi birkaç kişi, bu uğursuz gidişatı fark etmiş ve kısık sesle dillendirmekte. Onun dışında, vatanımızda her şey yolundaymış gibi hiç ses çıkarmamakta, kısır siyasî çekişmeler veya kurumlar arası otorite çatışmaları, çekişmeleri gündemi meşgul etmektedir.

 

Vatandaş olarak bizler bile, birçok sıkıntı yaşadığımız hâlde bu yapay gündemi takip ediyor, bunları konuşuyoruz.

 

Halbuki, başta ekonomik zorluklar olmak üzere birçok sıkıntıyı bir arada yaşamaktayız.

 

Millet olarak gözümüzün önünde çok büyük oyunlar oynanmakta, basın başta olmak üzere hiçbir kurum, kişi, topluluk sesini çıkarmamakta, sadece bu oyunları seyretmekle yetinmektedir.

 

Neden milletçe sesimizi çıkarmadan, ne denirse yapıyor, uğradığımız her türlü haksızlığa katlanıyoruz?

 

Milletçe anlayışımız, tepki verme duygumuz donmuş durumda. Etrafı yakıp yıkan belli bir grup ise tepki verdiğini sanıyor. Bunun dışında olaylar, bizi direk etkilemediği sürece kafamızı çevirip bakmıyoruz bile.

 

Bunun en belirgin örneklerini büyük şehirlerde yaşıyoruz. Yanımızda, gözümüzün önünde insanlar yaralanıyor, öldürülüyor. Hiç kimse dönüp bakmıyor, görevli olanlar bile ilgilenmiyor. Sadece, şikayet edilme korkusuyla ilgileniyormuş gibi davranıyor.

 

İşte, her alanda, her yerde ”yapıyormuş gibi” davranmak, toplumu temelden etkiliyor, değiştiriyor, ruhsuz, ilgisiz, duygusuz, duyarsız bir toplum hâline getiriyor.

 

Bunun sonucunda da toplum nereye yönlendiriliyorsa oraya gidiyor. Çünkü, sağduyusunu kaybeden, sadece kendi menfaatleri doğrultusunda yaşayan, düşünmeye üşenen veya düşünmeyi bilmeyen, Allah sevgisini ve korkusunu yüreğinde duymayan insanları idare etmek çok daha kolaydır.

 

Halkın içinden çıkan ve seçimle işbaşına gelen insanlar da çok kısa bir süre sonra sisteme dahil oluyor ve sahip olduğu bütün manevî değerleri, menfaatleri ve ikbali için rahatlıkla çiğneyip geçiyor.

 

Ondan sonra en alttan en üst kademeye kadar ülkeye hizmet eden herkes, birden değişiyor, kendine veya dahil olduğu sisteme hizmet eder hâle geliyor. Ama Müslüman Türk milleti, tüm yaşayışıyla hâlâ Allah’a, vatanına hizmet etmeye çalışıyor ve yerin binlerce metre altında kaldığında bile son nefesini verip ölmeden çamurlu suyla abdest alıp Allah’ın huzuruna öyle çıkmak istiyor.

 

Şehitlik gibi yüce makama ulaşmak, Peygamberimize komşu olabilmek için ölüm korkusunu yeniyor, dualarla, şehadet getirerek öbür dünyaya göç ediyor.

 

İnsanımızın, toplumumuzun şöyle bir silkinip tekrar kendine gelmesini, insana değer veren, halka hizmetin Hakk’a hizmet olduğunu bilen ve bu yolda yaşamayı sağlayan bir sisteme geçilmesini temenni ediyorum.

 

Başta 301 madencimiz olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor,  yakınlarına ve tüm milletimize baş sağlığı diliyorum...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tevfik Fikret TAŞKIN Arşivi