MİRAC MUCİZESİ NASIL GERÇEKLEŞTİ?

Mübarek üç ayların ilki olan Recep ayının 27. gecesi, Peygamberimiz (sav), Allah’ın emriyle Cebrail (as) eşliğinde Mekke’de, Mescid-i Haram’dan, önce Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya geçti.

Mescid-i Aksa’da, kendisini bekleyen binlerce peygambere iki rekat namaz kıldırdı ve hutbe okudu.

Bu mucizevî yolculuğu, ata benzeyen, Cennet’ten getirilen, beyaz renkli “Burak” ismi verilen bir binekle gerçekleştirdi.

Sevgili Peygamberimizin buraya kadar yaptığ  yolculuğa, “İsra” denildi.

Bundan sonra, Kubbetü’s- Sahra’da bulunan “Muallak Taşı” üzerinden, Cebrail (as) ile Miraç’a yükseldi.

Miraç’a yükselirken gökyüzünün yedi katını geçtiler. Bu katların herbirinde bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya, Hz. İsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim peygamberlerle görüştü. Onlarla konuştu. Onların duasını aldı.

Önce Cennet’i, sonra Cehennem’i  ve orada yaşananları  gördü.

Cebrail (as),  bu mübarek yükseliş sırasında, kainatın bitiş yeri olan “Sidretül- Münteha’ya kadar Peygamberimize eşlik etti. Buradan sonrasına kendisinin de gidemiyeceğini, burayı geçerse yüce Allah’ın azametinden dolayı yanıp yok olacağını belirtti.

Peygamberimiz,  70. 000 perdeden oluşan bundan sonraki yolculuğunu yeşil renkli “Refref” ismi verilen bir yaygıyla, araçla yaptı.

Kürsi, Arş ve Ruh alemlerini geçip yolculuğun sonunda, yüce Allah’ın (cc)  huzuruna çıktı. Yüce Allah’ımızla  yüz yüze gelip zamandan, mekândan, dilden münezzeh olarak konuştu.

Miraç dönüşünde, ümmeti olan biz Müslümanlara;

beş vakit namazı,

 Bakara Suresi’nin son iki ayeti olan “Amener -resulü..”,

Müslümanların şirk hariç bütün günahlarının affedileceği müjdesini,

yapılan iyiliklere bire on sevap verileceğini ve Cennet’e giren ilk peygamberin ümmeti olarak ilk defa Müslümanların Cennet’e gireceği müjdesini hediye olarak getirdi.

Peygamberimiz, “Namaz, müminin Miraç’ıdır.” diyerek  namazın önemini vurguladı. Rabb’imiz böylece, Peygamberimizin yaşadığı bu büyük mucizeyi, Miraç’ı , tüm Müslümanların namazla yaşamasını sağladı.

Yani, Yüce Rabb’imiz kendisiyle gönül gözüyle konuşma fırsatını tüm Müslümanlara vermiş oldu.

Miraç dönüşünde Cebrail (as), Mekke’ye kadar Peygamberimize yine eşlik etti.

Bu olağanüstü olay, Miraç, Peygamberimizin hicretinden 400 yıl sonra Kudüs’te kutlanmaya başladı. Bizde ise II. Selim (1566-1574) zamanından itibaren minarelerde kandiller yakılarak duyurulmaya ve kutlanmaya başlandı. Zaten, “ Kandil “ ismini de buradan aldı.

Alemlere şefaat olarak gönderilen yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed’e lutfedilen bu mübarek geceyi hatırladığımız  “Miraç Kandili”mizi can-ı gönülden kutluyor, bütün Müslümanlara, Türk milletine hayırlara vesile olmasını yüceler yücesi Rabb’imden diliyorum.