Mürteza ÖZTÜRK

Mürteza ÖZTÜRK

Osmanlı'dan günümüze Kürt ittifakı ile Türkmen Katliamları!

Osmanlı'dan günümüze Kürt ittifakı ile Türkmen Katliamları!

Osmanlı-Kürt ittifakı ile katledilen Türkmen’ler, yaklaşık beş yüz yıl aradan sonra yine aynı akıbeti yaşamaktadır.

 

1512 yılında Osmanlı tahtına oturan Yavuz Sultan Selim’in Türkmenlere karşı yürüttüğü sürgün ve katliam ile bu gün Sultan Tayyip’in Türkmenlere karşı yürütülen sürgün ve katliamlara verdiği desteğin arasında ki benzerlik tesadüf değildir.

 

Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasında geçen 1514’de ki Çaldıran savaşından önce kırk biden fazla Kızılbaş Türkmen katledilmiştir. Bu rakama savaş meydanında öldürülen Türkmen’ler dâhil değildir.

 

Türkmen’ler öz be öz Türk’tür.

 

Yavuz Selim’in katlettiği Türkmenlerin Devleti olan Safevi Devlet’inin kurucuları Anadolu Kızılbaş Türkmen boylarıdır. Devletin resmi dili Türkçe, Askeriteşkilatlanmaları Türk sistemidir. On iki hayvanlı Türk takvimi kullanmaktadır.

 

Türkmen’ler o yıllarda Doğu Anadolu’ya tamamen hâkimdir. Türk’leri aşağılayan Osmanlı ve Kürt’ler karşısında Türk’çe konuşan bir Türk Devleti’nin varlığı hem Osmanlı’yı hem de Kürt’leri Türkmenlere karşı birleştirmiştir. Kendi Irkına karşı Kürt’ler le ittifak yapan Osmanlı Padişahı Yavuz Selim, Kürt Mollası İdris-i Bitlis’inin teklifi ve planlarıyla Türkmen katliamı yapmıştır.

 

Bu günkü bölücülük ve feodalizmin temelleri beş yüz yıl evvel Yavuz Selim tarafından atılmıştır.

 

Doğu ve Güney Anadolu’da katliamdan kurtulan Türkmenler ise Azerbaycan’a kaçmışlardır. Türkmenlerin hâkim oldukları idari beylikler ve toprakları; Yavuz’un imzaladığı boş fermanlarının,  İdris-i Bitlisi tarafından doldurularak Kürt Aşiret reisine ve ağalarına verilmesiyle doğudaki feodalizmin temelleri atılmıştır. 
 

Türk Katili İdris-i Bitlisi

 

 İdris-i Bitlisi   “Selim Şah-Nâme” adlı eserinde; başta Diyarbekir olmak üzere Kürtistan memleketinde “Kürt Beyleri ve Kürt taifesinin mülk, millet, mezhep ve irsi bağlarının” nasıl güçlendirdiğini anlatırken, şehir ve yöre adlarını tek tek vererek Kızılbaş Türkmenleri nasıl katlettiklerini anlatmaktadır.

 

Türk’ün katli vaciptir!

 

Yavuz Selim Halife olduktan sonra da Türkmenlerin katliamı  “Din” adına yapılarak daha da meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.

 

Kanuni Sultan Süleyman zamanında da Türkler açısından bir şey değişmez. Yine bu dönemde  zülüm, şiddet ve katliamlar devam eder. Kürt kökenli  Ebussuûd Efendi’nin Şeyhülislâm olmasıyla ve 30 yılda verdiği fetvalarla Kızılbaş Türkmen katliamı, “Sünni Şeriatına göre meşruluk kazandırır. Yedi Kızılbaş öldürene “Cennetin Anahtarı” verilir.

 

Hırvat kökenli ve Nakşibendi tarikatından  Kuyucu Murat Paşa’da sadrazam olduktan hemen sonra  Anadolu’da geniş çaplı Alevi katliamı harekâtı başlatır. 155 bin Alevi Türkmen’i  diri diri kazdırdığı kuyulara gömdürür. Aman dileyen insanlara Kuyucu Murat Paşa’nın yanıtı; “Vurun şu pis Türk’ün başını” olmuştur.
 

İdris-i Bitlisi ve Bıyıklı Mehmet Paşa’dan sonra Kürtlere en büyük destek sağlayan II. Abdülhamit olmuştur. Yavuz Selim’den itibaren iç işlerinde tam bir serbestlik olan bölgeye “Kürt Hükümeti” denmekteydi ve “merkezi hazineye ipotek ödemezdi ve herhangi bir biçimde düzenli askeri hizmetlerle yükümlü değillerdi.

 

Yavuz Sultan Selim’in ruhu hortladı!

 

Bu gün Yavuz’un ruhu Sultan Tayyip ile birlikte.

 

Aynı zihniyet Kürt ittifakı ile Türkmenlerin katliamına destek veriyor.

 

Irak’ın işgal edildiği günden beri Türkmen’ler sistematik bir şekilde sürgün ve katliamlara maruz kalıyorlar.

 

Kürt’ler yine ABD ve onun BOP eş başkanı bir Türk Sultanı tarafından toprak, para ve devlet sahibi yapılıyor.

 

On yıldır katliam, saldırı, bombalama haberleri Ankara’yı hiç rahatsız etmiyor.

 

Telafer’den yükselen çığlıkları hiç kimse duymak istemiyor.

Kerkük’ten yükselen feryatlar sağır kulaklara ulaşmıyor.

 

Tarihler farklı olsa da, kişiler aynı olmasa da zihniyet aynı, roller aynı, hadiseler aynı.

 

Değişmeyen tek şey Türk’ün öksüzlüğü.

 

Sınırlılarımızın içinde AKP-PKK ittifakı ile Türk katliamı,

Sınırlarımızın dışında ABD-AKP-Kürt ittifakı ile ile Türkmen katliamı devam ediyor.

 

“PKK terör örgütü değildir” diyecek kadar Türk düşmanlığını gizlemeyen Barzani bu günün İdris-i Bitlisi ’si.

 

Dün Yavuz Sultan,  Bu gün Tayyip Sultan

Dün İdris-i Bitlisi, Bu gün Barzani.

 

Dün din adına verdikleri fetva ile Türkmen katliamını meşru gösteren zihniyetin devamı bu gün de aynı hile ve aldatmaca ile Türk’e kefen biçmektedir.

 

İslam dini katliamı emretmez. Ancak Emevi Saltanat Dinciliğinin temsilcileri iktidar olmak uğruna mezhebi taassupla fetvalar vermektedir.

 

Irak bin yıllık Türk Yurdu’dur. Türkmenlerin Irak’ta 3. büyük ana unsur olarak gösterilmesi, kaybolan hukuklarını, topraklarını geri getirmeyecektir. Bu ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir.

 

Bu gün Irak Türkmen’lerinin başına gelenler yarın Suriye Türkmen’lerinin de başına gelecektir.

 

Türkmenlere artık sahip çıkılmalıdır.

 

Türk Milleti ve onun Milliyetçi teşkilatları artık uyanmalıdır. Kanayan yara bizimdir. Akan kan bizimdir. Katledilenler bizim öz kardeşlerimizdir.

 

Türk Milleti bir bütündür. İnanç ve mezhep ayrılıkları bizim birliğimizi bozmamalıdır.

 

Yeniden bir olalım, iri olalım, diri olalım.

 

Yüce dinimiz ve Milet’imiz, birliğimizi yeniden tesis etmemiz için tek referansımız olmalıdır.

 

04.08.2012

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mürteza ÖZTÜRK Arşivi