Veysel BOĞATEPE

Veysel BOĞATEPE

SEÇİMİN ÜÇ TEMEL SENARYOSU

SEÇİMİN ÜÇ TEMEL SENARYOSU

Yarın yapılacak olan seçimle ilgili yazdığım diğer makalelerde bu seçimin olağan bir seçim olmadığını, rejim değişikliği de dâhil olmak üzere Türkiye’nin ve halkının kaderini belirleyecek seçim üstü bir savaşım olduğuna dikkat çekmiştim.

Benzer bir örnek vermek gerekirse bu seçim 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında yapılan referandum ile tipik benzerlikler göstermektedir.

Cumhuriyet tarihinde Türkiye’nin devrimci, Atatürk çizgisinden çıkartılarak emperyalizme göbekten bağlanmasının altyapısı bu darbe ile başlamıştır.

Bugün radikal dincilerin tek başına iktidara taşınması halkın tercihi değil, emperyalizmin operasyonel faaliyetlerinin pratikte ki sonuçlarından birisidir.

Emperyalistlerin büyük engel olarak gördükleri, türlü yol ve yöntemlere rağmen bir türlü aşamadıkları TSK ile cumhuriyetçi Kemalistleri, projelendirdikleri Ergenekon Kumpası ile aşmışlardır.

AKP eliyle her alanda dönüştürülen Türkiye, emperyalizmin ulus devletleri bölerek küçük birer kukla devlet projesi kapsamında hazır hale getirilmiştir. Geriye bir tek rejim değişikliği kalmıştır ki, bu değişikliğin gerçekleşmesi sonrasında bölünme ve çözülme de başlayacaktır. 

İşte bu sebeplerle yarın yapılacak olan seçim, yıllardan beridir süregelen bir seçim değildir. Bu seçim parlamenter sisteme yani cumhuriyet değerlerine yeniden dönüşün seçimi olacaktır. Diğer seçimlerden ayrılan en büyük özelliği ve önemi de budur.

Çünkü radikal dincilerin iktidarlıklarını sağlamlaştırmaları durumunda cumhuriyetin verdiği “vatandaş, özgür birey” hakkını tamamen kaybederek kulluk, ümmetlik düzeninin modern kölesi durumuna düşecektir. Bu yıl bir asrını tamamlayan Cumhuriyet’in sözde yüzyılını kutlayan iktidar tüm reklam, tanıtım ve sloganlarında “Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzyılı” yerine “Türkiye Yüzyılı”nı kullanarak gerçek amaç ve hedefini bir kez daha alenen ortaya koymuştur.

Yıkmak istedikleri Cumhuriyet değerlerinin yerine getirilecek sistemin yukarıda da değindiğim gibi din eksenli saltanatlık, ümmetlik düzeni olacağı kuşku bırakmayan bir gerçektir. İşte bu sebeple yarın yapılacak olan seçimin sıradan, olağan bir seçim değil, bir savaşım olduğunu ısrarla tekrar etme gereği duyuyorum. Çünkü bunun geri dönüşü olsa bile çok uzun yıllar boyunca mücadele etmek gerekecektir. 

Kahramanını seç, oyuna başla!

Avrupa da çeşitli kuruluşlar seçim sonrasında Türkiye’nin durumu hakkında ciddi analizler yapıp ileriye yönelik Türkiye ile olan ilişkileri hakkında planlama yaparken Türkiye’de ise komik denilemeyecek gülünç durumlar yaşanıyor. Adaylığını koyup sonra çekilenlerin, yeterli imzayı toplayamayacağını anladığında vazgeçenlerin, eleştirdikleri partilere sonradan destek çıkanların sergiledikleri akıl almaz söylem ve tavırları adeta maskot’u, çizgi film karakterlerini anımsatıyor. Siyasi cenahta böylesine gülünç durumlar yaşanırken sandığa gidecek olan halk da kahramanını seçip, yarışa başlayacak fakat ilk defa böyle bir durumla karşılaştığı için kafaları fena halde karışmış durumumda. Radikal dincilere biat, sorgusuz itaat hâkim olduğundan sağ cenahta bir sorun görünmüyor. Çünkü itaat ettikleri kişinin söyledikleri akla ve mantığa aykırı da olsa düşüncelerine din kelepçesi vurulduğundan sorgulamadan yönlendirdikleri sandığa kesinlikle gideceklerdir. Fakat sol cenahın zihni, düşüncesi ne yazık ki halen durulmamıştır. Sırf AKP’den kurtulmak için istemese de Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’ye oy vereceğini, milletvekili seçiminde ise benimsediği parti hangisi ise ona oy vereceğini söyleyen hatırı sayılır bir kitle var. Böylesine sorunlu, çelişkili bir düşünceyle yukarıda da belirttiğim üzere verilen savaşı kazanmak mümkün olmayacaktır. Çünkü parlamenter sisteme geri dönüşü arzulayan ama farklı iki partiye oy vererek kazanacağını düşünen seçmenin düşüncesi sakattır.

Neden?

Nedeni de şudur; madem parlamenter sisteme geri dönmeyi arzuluyorsun, tüm çaban bunun için o halde şu soruları da makul ve mantık çerçevesinde yanıtlaman gerekiyor. Öncelikle Türkiye’deki mevcut sistemin 2018 seçimleriyle yarı başkanlığa dönüştüğünü bilmen gerekiyor. Yani parlamento işlevini yitirmiş, tek adamın yayınladığı KHK ile Türkiye’nin ve tabi ki senin kaderin belirleniyor. Cumhurbaşkanlığı için CHP’ye, milletvekili için başka bir partiye oy verirsen arzu ettiğin parlamenter sisteme nasıl geri döneceksin? Bunun gerçekleşmesi için CHP’nin parlamentoda da çoğunluğa sahip olması gerekiyor ki kanun çıkartabilsin. Milletvekili seçiminde başka bir partiye oy verirsen CHP nasıl kanun çıkartacak? Mecliste sandalye kazanması için oy verdiğin partinin yasa değişikliği tekliflerinde CHP’yi destekleyeceğine dair kesin bir kanıtın da olmadığına göre Cumhurbaşkanlığında CHP ama milletvekilliğinde başka bir partiye oy vermekle, çok değil beş yıl sonra yapılacak olan seçimlerde AKP’nin yeniden iktidara gelmesini sağlayacaksın.

Doğrusu da şudur; zaten parlamenter sisteme geçeceğini iddia eden Kemal Kılıçdaroğlu’na vereceğiniz süre (5 yıl) AKP’ye tanıdığınız sürenin (20) ancak dörtte biri kadardır. Dolayısıyla böyle bir sakat anlayışın kimseyi belirlediği hedef ve amacına götürmesi mümkün görünmüyor. Bu seçimde yapılacak olan en makul şey; stratejik davranmak yani CHP’nin parlamentoda da çoğunluğunu sağlamaktır. En fazla 5 yıl sonra vaatlerini tutmayan CHP’nin iktidardan düşmesi için çaba göstermen de gerekmeyecektir. Çünkü iktidarlığını kaybeden AKP, türlü ayak oyunlarına başvuracaktır. 

Seçimin üç temel olasılığı ve sonuçları

Türkiye’de komik dahi denilemeyecek gülünç durumlar yaşanırken Avrupa ise olasılıkları dikkate alarak seçim senaryoları hazırlayıp bunun üzerinden analizler yapıyor. Türkiye’de halkın derinden hissettiği ekonomik bunalımlar ve AKP’nin artık yabancı tefecilerden dahi borç para alamayacak kadar güven kaybetmesi nedeniyle bu kurumların tahmin ve analizleri diğerlerine göre daha önemlidir. Bunlardan birisi de dünyanın en önemli üç reyting kuruluşlarından birisi olan Fitch Solutions’un seçim senaryosudur. Fitch Solutions, Türkiye’de yapılacak olan 2023 seçimleriyle ilgili olarak yayınladığı raporda üç senaryo üzerinde duruyor.

Birinci Senaryo’da; AKP’nin hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamentoda da çoğunluğu kazanması durumunda hükümette herhangi bir değişikliğin olmayacağı varsayımı üzerinde duruluyor. Muhalefetin seçim sahtekârlığı iddiasında bulunsa bile durumu tersine çevirmede başarılı olacağına inanmadıklarını ancak sahtekârlık iddialarının yaygınlaşması ve resmileşmesi durumunda AKP’nin meşruiyet sorunları yaşayacağı ve bir hayli yıpranacağına işaret ediliyor.

İkinci Senaryo da; AKP’nin seçimi tamamen kaybetmesi yönünde bir öngörüde bulunuyorlar. Böyle bir durumunda Erdoğan’ın sonucu kabul edeceğinden şüphe ettikleri, ABD ile Avrupalı müttefiklerden yönetimi sorunsuz devretmesi için Erdoğan’a hem kamusal hem de özel baskı uygulayacakları, bu sebeple kısa vadeli yaşanacak olan kargaşa sürecinde hem siyasi riskin artacağı hem de Türk lirası üzerinde ağır bir baskının oluşacağının altı çiziliyor.

Üçüncü Senaryo da ise; AKP’nin cumhurbaşkanlığını % 55 bir oranla kazanacağı ancak parlamento çoğunluğunu kaybedeceği üzerinde duruluyor. Bu durumda yeni bir hükümetin kurulacağı, AKP marjinal bir galibiyet elde etse bile muhalefetin parlamentoda kazanacağı çoğunluk nedeniyle Türkiye’yi uzun süreli bir kargaşaya itmemek için sonuçları kabul etmek zorunda kalacağı varsayılıyor.

Kurumun üç temel senaryosunun özeti bu şekildedir ve benim seçeneğim de üçüncü senaryodur. Ancak bu senaryolarda katılmadığım detay; Erdoğan’ın sonuçları kabul edeceği öngörüsüdür. Çünkü AKP’nin kargaşa, kaos ve şiddetten beslendiği gerçeğinden hareketle her iki durumda da sonuçlara itiraz ederek kargaşa ve kaos yaratacağı uzak bir ihtimal değildir. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veysel BOĞATEPE Arşivi