Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

Yeni Asya ve Nurcu gerçeği!

Yeni Asya ve Nurcu gerçeği!

Nurcular'ın yayın organı Yeni Asya gazetesi çok ahlaksızca imalar içeren bu karikatür yayınladı.

İbrahim Özdabak imzalı karikatürde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki askerin gözetiminde götürülürken resmedildi!

Ben hep diyorum “Said’i Nursi “ denen gerçeği Said’i Kürdi olan o gizli kardinali adam yerine koyup, FETÖ’den ayırmakla halt ettiniz...

O zaman gelin işin rengini net koymak adına biraz mezarsız adamın dosyasını açalım!

Asıl adı; “SAİDİ KÜRDİ” idi.

-  II. Abdülhamit tarafından  1907'de tutuklanarak bir süre akıl hastanesinde tedavi gördü...(merak eden Abulhamid’in onu neden tutukladığını araştırsın) 

- 31 Mart Gerici İsyanı'nın elebaşlarından sözüm ona “şeriatçı” Derviş Vahdet’le bir araya geldi ve  Kürdistan dergisinde ve Volkan gazetesinde yazılar yazarak bölücülük yaptı...

- 31 Mart İsyanı'na karıştığı iddiasıyla yargılandığını, İngiliz uşağı Nakşibendi müridi Derviş Vahdeti ile birlikte şeriatçı görüşler yayan İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti'ni kurdu ve hayatı boyunca aslında ona hizmet etti...

- Kürdistan Teali Cemiyeti ile Kürt Neşriyat Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer ve Kurtuluş Savaşı'na sırtını dönerek her türlü fitnenin arkasında oldu...

Bozuk şeceresi uzun yaşamı , sırlı ölümü ve mezar yerinin bilinmemesi gibi her şeyi muallak.

Devam Edelim...

"Kürt Said"in, 1925'te cumhuriyete karşı başlatılan Şeyh Sait İsyanı'yla ilgili görülerek İstiklal Mahkemesi'nce sürgün edildi...

Ve bu süreçten sonra deli saçmalığı, uydurma kitapları ile neredeyse kendisine yeni bir din yaratarak NURS köyüne yerleşerek “NURSİ” soy ismini aldı...

Kendi tanımı ile artık ikinci Said’ti ve geçmişini eleştiriyordu...

Aslında en tehlikeli dönemi ikinci Said döneminde başlıyordu...

O uydurma cümleleri neredeyse KURANI KERİM’DEN üstün tutuluyor, yaşamı ve mücadelesi “insan üstü” vasıflar olarak dilden dile, sizden söze anlatılıyordu...

Adeta bir efsane yaratılmıştı.

Ve efsaneye isim olarak “bediüzzaman” adını verdiler.

Kendisi de bu addan pek memnun oldu.

Atsız Hoca bu durumu şöyle açıklamaktadır “ Kürt Said cidden zamanın harikasıdır. Yirminci yüzyıl gibi bir zamanda bu bilgisizliği ve iptidaîliği ile ortaya atılmakta gösterdiği pişkinlikle zamanın harikası, bundan daha fazla olarak da onbinlerce, belki yüz binlerce Türk’ü ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten zamanın bir harikasıdır”

İkinci SAİT döneminden “siyaset” gibi alandan uzak kalmayı ilke edindiği için nasıl bir hedef seçtiği anlaşılamıyordu.

Derken hızla kollara ayrıldı, her koldan abiler ortaya çıktı , her abiden şirketler, holdingler, vakıflar, okullar, spordan tutun sanat camiasında müritler hızla gündeme oturuyordu...

Türkiye’nin en zorlu dönemlerinde onlar hiç zarar görmeden yollarına devam ettiler.

Hiç bir darbe onları ezmedi,
Hiç bir kutuplaşmada görünmediler,
Sağ-sol davalarında canları yanmadı,

Adeta bir sır gibi yollarında devam ettiler, büyüdükçe büyüdüler.

Ve adları; Yazıcılar, Okuyucular, Meşveret, Nesil, Yeni Asya, Kurdoğlu, Med-Zehra ve Zehra Vakfı. Fethullah Gülen ve hareketi olarak duyuldu.

Adı, unvanı, vakfı, hizmeti ne olursa olsun bu deli saçması SAİD Abdülhamit’e darbe girişiminden 15 Temmuz’a giden yola kadar her işin ana damarıydı.

Nitekim 15 Temmuz’a geldiğimiz de yapılarından biri olan Fetullah hareketini öne sürdü ve darbe ellerinde patlayınca diğer yapılar hemen “o hain bizden değildi zaten” diyerek savunmaya geçtiler.

Oysa aralarında CUMHURİYET ve TÜRK’E düşmanlık, yabancı devletlere ajanlıkta hiç bir fark yoktu.

Bu duruma ise bizde koca koca siyasetçiler ve ilim adamları inanarak “Said-i NURSİ ile Fetullah arasında hiç bir ilişki, hiç bir benzerlik yoktur” diyerek ahkam kestiler.
Oysa bir ahtapot ve kollarının farkında değillerdi, ya da o kollardan birileri de onlardı.

Ve bu kollardan biri daha niyetini net olarak ortaya koydu.

YENİ ASYA gurubu!

Yaptığı her  yanında adeta FETULLAHTAN’ FETÖ’ye , “Hizmet” hareketinden “terör” yapılanmasına dönen yapıyı övdü ve destek verdi.

En son yayınladığı DARBE beklentisi fotoğrafla ise bardağı taşırdılar.

Ve bu AHTAPOT’UN kolları öyle yapışkanlıydı ki, bu yapılarla asla bir araya gelemeyecek, Cumhuriyetimizin kurucu partisi CHP’ye bulaştılar!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 50. yılını kutlayan Nur Cemaati'nin Yeni Asya Gazetesi'ne övgülerle dolu bir kutlama mesajı gönderdi. 

Bununla yetinmediler YENİ ASYACILAR CHP’nin her “ADALET” kurultaylarında ön saflarda oldular.

Amaçları; Bundan sonraki sinsi planlarına onları alet etmekti.

Nitekim bu günler de CHP’li bazı siyasetçilerin dillerinden “DARBE” özentisi sözler çıkmasının arkasından bir kullanılma sorunu vardır.

Yine meydanda asıl aktörler yok, ama taşeronlar çok...

"Tarikatlar olmadan demokrasi olamayacağını" mantığı ile olaya bakan  Kemal Kılıçdaroğlu'na, Yeni Asya'nın bozuk sicilini birilerinin anlatması lazım.

Tabii CHP’nin düştüğü bu kumpas içersinde Saadet Partisi de var.

Muhalif olma adına neye imza atacaklarını bilmiyorlar...

Ya..da!...
İşte onu demek istemiyorum.

Neyse sonuca gelelim!
27 Nisan 1909’da II. Abdülhamid Meclis-i Milli’ye sunulan bir fetva ile tahttan indirildi.

31 Mart sorumluları olarak Derviş Vahdeti, Said-i Nursi, Prens Sabahattin ve bir takım taraftarları yargılandı. Bunlar arasında taraftarı olmayan, ilişkileri günübirlik gelişen, maceraperest ruhlu Derviş Vahdeti ve on iki arkadaşı günah keçisi olarak idam edilirken diğerleri beraat etti.

Fakat o günkü mahkeme kararları ile beraat eden bu isimlerin yargılanmaları hâlâ tarih mahkemesinde sürmektedir. Bu hadisenin siyasi tarihimizde ve toplumsal, dini ve fikri hayatımızda bıraktığı derin izler hiç silinmemiş, Osmanlı’dan günümüze devlet hep bu tehdit algısı ile defalarca şekillendirilmiştir.

Kimi bu olayların mağduru kimi de fırsatçısı oldu. Nitekim 1909’dan 15 Temmuz 2016 darbesine kadar bütün darbelerde bu NURCU ruh hep ana damardı.

O damar 31 Mart’ta GALATA KÖPRÜSÜNDE hareket ederek ortaya çıkmıştı, en son ortaya çıkışı 15 Temmuz’da boğaz köprümüzdeydi.

Bir daha ortaya çıkmaması için bütün türevlerine karşı anı mücadele verilmeli ve bu yapıya kaptırılan insanlarımız bir an önce oradan kurtarılmalıdır.

Yok bunların bir birlerinden farkı, dün Fetullah hareketi, bugün YENİ ASYACILAR yarın diğerleri hareket edeceklerdir

Beyine yönelmeliyiz ve ülkemizi bu ortaçağ karanlığının “derviş” kılıklı  CIA ajanlarından temizlemeliyiz.

Yoksa bu ülkede demokrasi şehitleri vermeye devam ederiz.
Allah bu ülkeye bir daha demokrasi ayıbı yaşatmasın.

Hepimiz Erdoğan’ı sevmek zorunda değiliz, ama hepimiz  bu yapılara kurban etmemeyi bir vatan görevi, bir demokrasi mücadelesi saymalıyız.

BAŞARAMAYACAKSINIZ!
Bu devlet babadan oğla geçen bir devlet değil.

Bu devlet MİLLETEN emir alarak yönetime geçen bir yapıda sonsuza yürüyor.
Onu millet getirdi, yine millet götürür...

Ayrıca bu MİLLET onu 15 Temmuz’da sizin kanlı kucağınızdan almış, KIZIL ELMA seferine çıkarmıştır.

Bu sefere engel olamayacaksınız.

Kendi sinsi planlarınızda boğulacaksınız.

Buna tarih şahittir ve şahit olamaya devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Selçuk DÜZGÜN Arşivi