Mehdi AKSU

Mehdi AKSU

SÖNMEYEN EBEDİ AŞK İMAM HÜSEYİN!

SÖNMEYEN EBEDİ AŞK İMAM HÜSEYİN!

Siyasetcafe.com'un aziz okurları!

Mah-ı matem Muharrem ayı münasebeti ile birkaç hafta sizlerle İmam Hüseyin (a.s), Kerbela, Kerbeladan alabileceğimiz dersler etrafında bir araya geleceğimizi belirtmiştik. Şimdi konuya kaldığımız yerden devam ediyoruz.

İmam Hüseyin (a.s)'ın müminlerin kalbindeki aşkı kıyamete ve sonsuza kadar sönmeyecek ebedi bir aşktır. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir gün Peygamber (s.a.a) Hüseyin (a.s)'ı kucağına alarak şöyle buyurdu: "Hüseyin'in şahadeti için müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz." Sonra buyurdular ki: "Babam, her gözyaşının maktulü olana (Hüseyin'e) feda olsun." Ey Resulullah'ın torunu, her gözyaşın maktulü nedir? dediklerinde; "Onu anan her mümin, mutlaka ağlar" buyurdular.

(Müstedrek'ul-Vesail, c. 10, s. 318) Kur'an-ı Kerim'de bulunan surelerden bir tanesi İmam Hüseyin (a.s)'ın suresi olarak bilinmektedir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Farz ve müstahap namazlarda Fecr suresini okuyun. Çünkü o süre, Hüseyin b. Ali'nin süresidir. O süreyi okumaya rağbet edin, Allah size rahmet etsin." Mecliste hazır olan Ebu Usame; "Bu süre nasıl sadece Hüseyin (a.s)'a mahsus olur?" dediğinde İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Allah'ın şu ayetini: "Ey mutmain (tatmin olmuş) nefs! Dön rabbine, O'ndan razı olarak ve rızasını kazanmış bulunarak. Artık kullarımın arasına katıl ve gir cennetime" işitmedin mi? Allah Teâlâ bu ayetten Hüseyin b. Ali (a.s)' ı kastetmiştir. Çünkü onun nefsi tatmin bulmuş, razı olmuş ve rabbinin rızasını kazanmıştır. Muhammed (s.a.a) ailesinden olan ashabı ise kıyamet günü rablerinden razıdırlar, O da onlardan razıdır. Bu süre, Hüseyin b. Ali, onun Şiaları ve Muhammed Ehlibeyti'nin Şialarına mahsustur. Kim Fecr suresini sürekli okursa, cennette İmam Hüseyin'le birlikte ve onun derecesinde olur. Allah'u Teâlâ aziz ve hekimdir."( Te'vil'ul-Ayat, c. 2, s. 796) Hz. Hüseyn (a.s) ve tüm Ehlibeyt imamları ahlakın doruklarındaydılar. İbn-i Şehraşub Menakıb kitabında, Ruhayni'den şöyle naklediyor:"İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s) abdest almakla meşgul olan yaşlı bir adamın yanından geçerken onun doğru abdest almadığını gördüler, onu rahatsız olmayacak bir şekilde hidayet etmek için abdest konusunda tartışmaya başladılar, onlardan her biri diğerine; senin abdest alman doğru değildir diyordu. Yaşlı adama: "Kimin doğru abdest aldığına sen karar ver" deyip abdest almaya başladılar. "Hangimizin abdesti daha doğrudur?" dediklerinde yaşlı adam şöyle dedi: "Sizin ikiniz de güzel abdest aldınız, ama bu cahil ve yaşlı kişi doğru abdest almadı." Böylece yaşlı adam rahatsız olmaksızın doğru abdest almayı öğrenmiş oldu. İmam Hüseyn (a.s) ve bütün Ehlibeyt imamları namaza çok önem vermişlerdir.

Aşura günü öğle namazı vakti, Ebu Semame-i Saydavi İmam Hüseyin (a.s)'a şöyle arz etti: "Ya Eba Abdullah! Canım size feda olsun! Düşmanın ordusu size yaklaştı, Allah'a ant olsun ki, ben senin huzurunda öldürülmedikçe sen öldürülmeyeceksin; gönlüm, seninle öğle namazı kıldıktan sonra Rabbimi mülakat etmeyi (şahadet şerbetini içmeyi) istiyor." İmam Hüseyin (a.s) semaya doğru bakarak şöyle buyurdular: "Bize namazı hatırlattın, Allah seni namaz kılanlardan etsin. Evet, namazın ilk vaktidir. Bu halktan, namaz kılmamız için savaşı durdurmalarını isteyin." Hasin bin Numeyr, İmam Hüseyin'in sözünü duyunca şöyle seslendi: "Sizin namazınız Allah katında kabul değildir." Habib bin Mezahir cevaben şöyle dedi: "Ey alçak! Resulullah'ın oğlunun namazının kabul olmayıp da senin namazının kabul olacağını mı zannediyorsun?" Daha sonra Züheyr bin Kayn ve Said bin Abdullah, İmam Hüseyin (a.s)' ın namaz kılması için Hazreti korumak amacıyla O'nun önünde durdular; İmam (a.s) da az bir yareniyle namaz kıldılar. Said bin Abdullah, kendisini İmam'a taraf atılan oklara siper ediyordu, bedenine o kadar ok isabet etti ki, ayaküstünde duramayıp yere düştü ve şöyle dedi: "Allah'ım! Âd ve Semud kavmine lanet ettiğin gibi bu kavme de lanet et! Allah'ım! Benim selamımı Peygamberine ulaştır; O'nu bunca yaraların acısından haberdar et; çünkü bu işten hedefim, Peygamberinin oğluna yardım etmektir." Said, bu olaydan sonra şahadete erişti.

Selam ve dua ile

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehdi AKSU Arşivi