ÜÇÜNCÜ BÜYÜK HALİFE, “İKİ NUR SAHİBİ (Zİ’N-NUREYN)”

Öncelikle geçmiş Ramazan Bayramınız kutlu olsun.

Önceki yazılarımı takip edenlerin dikkatini çekmiş olabilir. Peygamberimizin vefatından sonra halife olan  büyüklerimizi kısaca tanıtıyorum.

Hz. Ebu Bekir(r.a.) ve Hz. Ömer(r.a.) hakkında bilgi verdim. Bu yazımda da üçüncü büyük halifemiz Hz. Osman’ı (r.a.), sonraki bir yazımda da Hz. Ali’yi(r.a.) tanıtmak istiyorum. İnşallah sizlere bir faydam olur.

Dört büyük halifenin üçüncüsü olan Osman bin Affân, 580’de, Taif’te doğdu. Babası Kureyş’in zenginlerinden Ümeyyeoğulları’ndan Affân, genç yaşta vefat edince Hz. Osman, onun yerine geçip ticaretle uğraştı.

Hz. Ebu Bekir’in yakın arkadaşı idi. Gördüğü bir rüya üzerine Hz. Ebu Bekir’in teşvikiyle sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in yanına gitti ve İslâmiyeti kabûl etti.

Peygamberimizin kızlarından Rukiyye ile evlendi. Rukiyye’nin vefat etmesi üzerine Peygamberimizin bir başka kızı olan Ümmü Gülsüm’le evlendiği için yani, iki kez Peygamberimizin damadı olduğu için “iki nur sahibi” anlamına gelen “Zi’n-Nureyn” lâkabıyla da anıldı.

Müslüman olan dördüncü erkektir.(Hz. Ali, Zeyd bin Haris, Ebu Bekir)

Ticaretle uğraşan Hz. Osman, Müslüman olduktan sonra bütün servetini İslâm uğruna harcadı.

Müslümanlığı kabul etmesinde teyzesi Ümmü Gülsüm’ün büyük etkisi oldu. Üvey kız kardeşi dışında herkes Müslüman olmasına karşı çıktı.

Bundan dolayı eşi Rukiyye ile önce Habeşiştan’a göç etti(615). Burada iki yıl kaldıktan sonra Mekkelilerin İslâmı kabul etmeye başladığı haberleri üzerine geri döndü. Fakat, İslâmiyeti kabul etmediklerini gördü. Buna rağmen Mekke’de kaldı. Tekrar ticaretle uğraşmaya başladı.

Kureyşlilerin Müslümanlara uyguladığı baskının devam etmesi üzerine eşi Rukiyye ile ikinci kez hicret etti. Bu sefer, Medine’ye gittiler.

Medine’ye yerleştikten kısa bir süre sonra tekrar ticarete başladı. Yahudilerin elinde olan ticari hayatın Müslümanların eline geçmesini sağladı.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in kızı ve eşi olan Rukiyye’nin sıtma ve çiçek hastalıkları yüzünden,  bakıma muhtaç şekilde,ağır hasta olarak yatması nedeniyle Bedir Savaşı’na katılamadı.

Savaş esnasında Rukiyye vefat etti ve defnedildi. Peygamberimiz,  kızının defnedilmesine yetişemediği için çok üzüldü.

Uhud Savaşı’ndan sonra Peygamberimizin diğer kızı Ümmü Gülsüm’le  evlendi.

Hendek Savaşı’nda, Medine’yi korumakla görevlendirildi. Peygamberimizin Veda Haccı’nda yanında yer aldı.

Peygamberimizin vefatından sonra Halife olan Hz. Ebu Bekir’e beyat etti. Hz. Ebu Bekir’in yanından hiç ayrılmadı. Ebu Bekir’in Hz. Ömer’i halife olarak tayin eden belgeyi Hz. Osman kaleme aldı.

Hz. Ömer’in halifeliği sırasında da Medine’den ayrılmadı ve Hz. Ömer’e danışmanlık yaptı.

Hz. Ömer’in vefatından sonra kurulan şu’rada halife seçildi. Halife olmak isteyen Hz. Ali de kendisine beyat etti. Uzun sayılabilecek bir süre, on iki yıl halifelik yaptı(644-656).

Halifeliğinin ilk altı yılında İslâm fetihleri devam etti. Tunus, Trablusgarp, Rodos fethedildi.

İlk donanma kuruldu. Para basıldı. Kuran çoğaltılıp nüshaları önemli merkezlere gönderildi.

Halifeliğinin ikinci altıncı yılında ise başta Hz. Ali taraftarları olmak üzere geniş bir grup Hz. Osman’ın siyasetinden hoşnut kalmadı.

Bir grup isyancı, Hz. Osman’ın evini sardı ve Hz. Ali’nin karşı çıkmasına rağmen Hz. Osman’ın evine girdiler. Hz. Osman’ı oruçluyken, evinde Kuran-ı Kerim okurken şehit ettiler(656).

Böylece, üçüncü büyük halifemiz Hz. Osman bin Affân da şehitlik gibi yüce bir makama ulaştı.

Mekânı kendisine vadedilen cennet olsun, hayır duaları üzerimizden eksik olmasın.

Kendisi, 146 hadis rivayet etti. Bu dünyadayken cennetle müjdelenen on sahabeden biri oldu. İki defa Peygamberimize damat olma şerefine nail oldu. Bu yüzden, “iki nur sahibi” (Zi’n-Nureyn”) olarak anıldı.

Bizler de İslâma büyük hizmetleri olan bu mübarek insana, hayır dualarda bulunuyor ve onun yüzü suyu hürmetine vatanımıza, milletimize, tüm İslâm alemine barış, huzur,kardeşlik ve zenginlik gelmesini diliyoruz.

Ruhun şad olsun, ey Osman bin Affân!