Volkan AYDEMİR

Volkan AYDEMİR

Bağımsızlığı ve kardeşliği ile tarihi Azerbaycan

Bağımsızlığı ve kardeşliği ile tarihi Azerbaycan

Aslında Balkanlar’dan Çin’e kadar Türk coğrafyasında olduğu gibi yıllar süren bir savaş, mücadele, kısaca bir destandır.

Azerbaycan isminin kökeni yazılı kaynaklarda İskender’in bölgeyi yönetmekle görevlendirdiği komutanı Atorotape’ye dayandığı belirtilse de yaygın inanış odlar (ateşler) yurdu olduğunadır.

Kafkasya’nın siyasi coğrafyaya göre “kalpgahında” Trans Kafkasya bölgesinde bulunmaktadır. Türklerden önce yani milattan önce Şeddadiler, Mannalılar, Asurlular, Urartulular, Sasanililer yaşamış M.S. 650 yılında Araplar tarafından işgal edilmiştir.

Fakat bu işgal kısa sürmüş aynı yüzyıl içinde Hun Türkleri başta olmak üzere Avrupa’yı hakimiyetleri altına alan Hazar’lar kuzeyden, Selçuklular güneyden olmak üzere bölgede Türk varlığı devletler şeklinde görülmeğe başlanmıştır.

Selçuklu imparatorluğunun tarih sahnesinden silinmesinden sonra, 13. Yüzyıla kadar Atabek devleti tarafından Türkmen aşiretleri bölgeye yerleştirilmiştir. İlhanlıları  devlet kültürü ile Moğol istilası, Akkoyunlular ve Karakoyunlular hakimiyeti derken Safevi Türk boyu tarafından 1508 yılında bölgede kurulan devlet, batıda Sivas-Karadeniz, güneyde Irak olmak üzere geniş bir coğrafyaya hükmetmiştir.

Osmanlı imparatorluğu ile yapılan, yani iki Türk devletinin kışkırtmalar sonucu Osmanlı padişahı Yavuz ve Azerbaycan şahı İsmail’in giriştiği Çaldıran savaşı sonrası Anadolu’dan çekilmiştir.

Türk bilincine erişip pişman olunsa gerek Çaldıran savaşı sonrası geniş çaplı bir çatışma ve savaş olmamıştır. Aksine sonrasında yazılı kaynaklar Osmanlı Azerbaycan işbirliği yazar hep. 17. Yüzyıldan sonra Azerbaycan devleti bölgede kurulu olan bir çok Hanlıkla yönetilmeğe başlandığında bölge Rus, Fars, ağırlıklı olmak üzere İngiliz işgali yaşanmaya başlamıştır.

Ermeniler’de 17 yüzyılın sonlarına doğru Ruslar tarafından bölgeye yerleştirilmiştir. Güneyden Ortadoğu’da ve Mezopotamya bölgesinden getirilen “Hay” olarak bilinen etnisitedir. Anadolu’da Ermen Türk boyu içinde yerleşip onlardan olmadıklarını belirtmek için olumsuz “ -i “ son ekini almıştır. Bölgede devlet kurmaları Hanlıklar konusuna tekrar dönecek olursak, benim için en kahramanı, Bakü’yü işgal eden Rus komutanı kalede öldürerek işgali kısa bir süreliğine de olsa, sonlandıran Bakü hanı Hüseyingulu Han’dır. Sonrasında Şeki, Bakü, Rus işgaline uğramış ne yazık ki zor durumda olan Osmanlı’dan da yardım gelememiştir.

Bunu fırsat bilen Rusya ve İran arasında yapılan Gülistan ve Türkmençay anlaşmaları ile Azerbaycan Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Sonrasında ağır işgaller, toplu insan göçleri, Türk nüfusu azaltmak için, bölgeye ermeni nüfusunun yerleştirilmesi, ve yeraltı zenginliklerinin büyük devletlerin iştahını kabartıp bölge insanına eziyet etmeleri. Bölgede önceden beri var olan Türklük bilinci 1850’den sonra siyasi bir harekete dönüşmüş, yurt dışında tahsil alan aydınlar tarafından Türkçe gazeteler yayımlanmaya başlanmış ve tiyatro oyunları sahnelenmiştir.

Öyle ki ilk Türkçe gazete 1875 yılında Hasanbey Melikzade Zerdabi tarafından “Ekinci” ismiyle Osmanlı devleti yanlı yayınlar yaparak çıkarılmış Anadolu’da da takip edilmeğe çalışılmıştır. Bağımsız Azerbaycan demişken ilim hayatına ve 1918’de Bağımsız Azerbaycan’ı ilan eden aydınların birçoğunun, verdiği burslarla yurtdışında eğitim almasını sağlayan petrol zengini Zeynel Abidin Tağıyev’i yazmadan olmaz.

Sonrasında bolşevik hareketi ve Rusya imparatorluğunun varlığının sona ermesiyle yeni bir yapılanma sonrası Merkezi Tiflis’te bulunan ve buradan bölgeyi atadıkları; kentlerde Rusya yanlısı idareciler, kırsalda ise atanmış toprak ağaları ile yönetmeğe çalışan Gürcistan Üçlü Komiserliği veya diğer adıyla “Trans Kafkasya Birliğinin” dağılması sonrası, Osmanlı devletine karşı Almanya’nın silah ve asker desteği sözünü alan Gürcistan 26 Mayıs 1918’te kadim Azerbaycan ve Osetya topraklarında bağımsızlığını ilan etmiştir.

28 Mayıs 1918’te yıllarca süren Türklük mücadelesiyle Bağımsızlığını kazanan Azerbaycan halkı, Türklük bilincine erişmenin meşakkatli yollarından ve Rus esareti altında zorlu yıllardan geçerek, Hürriyet mücadelesini kazanmıştır. M.Emin Resulzade ve arkadaşlarının gayretleriyle ilan edilen Müslüman doğunun ilk demokratik ve laik cumhuriyeti “Azerbaycan Halk Cumhuriyeti” bağımsızlığını, bedel ödeyerek kazanmıştır.

1920 Mayısında tekrar Sovyet işgaline uğrayana kadar.

Sovyet sonrası bağımsızlık başka bir yazının konusu olsun. Ama şunu belirtmek isterim ki coğrafyası ve sosyolojik karakteri dahilinde değerlendirirsek eğer.

Doğumunun yüzüncü yılı olması münasebetiyle, içinde bulunduğumuz 2023 yılı adına atfedilen. Devlet sistemi bilincini, eğitimi ve sonrasında görevi ile küçük yaşlarda edinmeğe başlamış. Merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, günümüzdeki çağdaş ve güçlü Azerbaycan’ın baş mimarıdır.

Ermeniler bağımsızlıklarını ilan etmişler fakat toprakları olmadığı için devlet kuramamışlardır. Buna karşın bölgedeki etkin güç Rusya veya yeni ismiyle Sovyet yönetimi Azerbaycan’ın tarihi İrevan hanlığı arazisini gasp ederek, 17.yy’da bölgede göç ettirilmiş bu etnik azınlığa devlet kurdurmuşlardır.

Şimdilerde kâğıt üzerinde birçok Azerbaycan sözde devleti oluşturulup birçok sıradan insan kendisine paye biçmesene karşın gerçek bir Han torunu olan, sevgili üstadım, büyüğüm eski bürokrat Turhan Turgut yine alçakgönüllülüğüyle, katı bir Cumhuriyet taraftarı olduğunu samimi şekilde ifade etmektedir.

Türkçü yapısıyla ön plana çıkmış, 1992 yılındaki Karabağ işgali sırasında yaptığı çağrılarla dünyadaki birçok insanın gönlüne taht kurmuş, iyi bir insan ve akademisyen olan. Milleti için alın teri dökmüş, merhum Ebulfez Elçibey’in çaresizliği, biz o zamanı yaşayanların gözlerinde hala bir damla yaş, hüzünlü bir anı olarak kalmıştır.

Hiçbir bağımsızlık hikayesi bedel ödemeden olmuyor, ama biz Türkler bağımsızlığımız için dünyadaki diğer milletlerden farklı olarak bedel öderken, insanlığımızı ve vicdanımızı hiç unutmadık. Ha birde mizahi yapımızı! 2. Karabağ savaşı zaferi sonrası Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev’in konuşmalarında popüler olmuş “Noldu paşinyan, reqs eliyirdin  (dans ediyordun)?” Cümlesiyle tarihi konuyu noktalamak isterim.

Azerbaycan Türkiye kardeşliğine değinecek olursak:

Yaşadığımız ve son beş yüzyılın felaketi diye adlandırdığımız On bir ili kapsayan deprem felaketinde bölgede Azerbaycan büyükelçilik ve Başkonsolosluk ekibiyle birlikte birkaç organizasyonda bulundum
Büyükelçilik ve Başkonsoloslukların bölgeye gönderdiği diplomatların enkaz kaldırma çalışmalarında yurttaşlarımızla birlikte çalıştıklarına şahit oldum.

Bağımsızlık kutlamaları:

Her sene olduğu gibi bu yılda Azerbaycan’ın Bağımsızlığının 105. Yıldönümünü, Azerbaycan’ın şanına yakışır harikulade bir program tertipleyen; Cumhuriyet bayramı resepsiyonuna davetini esirgemeyen, İzmir, Bursa, Manisa, Kocaeli programlarında takip ettiğim. Diplomatik temsilci kimliğini zerafetiyle daha saygın hale getiren Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu Narmina Mustafayeva ve Başkonsolosluk ekibi ve Konsolos Zaur ALLAHVERDİZADE beyefendinin güler yüzlülüğü ve konukseverliğini yazmadan edemeyeceğim.

Ayrıca.

Karadeniz, doğu ve Güney doğu illerinde yaşayan Azerbaycan vatandaşlarının sorunlarıyla birebir meşgul olup,  bürokratik sorunlarına başarılı şekilde çözüm bulduğuna şahit olduğum. Azerbaycan vatandaşlarının hukuki hakları için kanun tanımak istemeyenlerin hedefi olduğu halde diplomatik saygınlığını ve terbiyesini yine de koruyan, mütevazi yapısı dolayısıyla akademik titrini çok ön plana çıkarmayan, düzenlemiş olduğu panel ve programlarda davetiyesini sürekli ileten, Azerbaycan Kars Başkonsolosu. Doç. Dr Nuru Guluyev takdir edilecek sosyal, sistemli ve pragmatist bir diplomat olma özelliğine sahiptir. “Her zaman kralın hakkını krala verin” deyimini Nuru bey için kullanmak yerinde olur.

KALIN SAĞLICAKLA...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Volkan AYDEMİR Arşivi