Orhan KAŞIKÇI

Orhan KAŞIKÇI

Çanakkale destandır, Allah yolunda şehadettir

Çanakkale destandır, Allah yolunda şehadettir

 

“Her kim, bugün düşmandan yüz çevirmeyip sebât eder, şehit düşerse, Cenâb-ı Hak elbette onu cennete koyacaktır. Bugün şehit olanlara Firdevs Cenneti hazırdır. Hücûm ediniz, hamle ediniz!” (İbn-i Hişâm, II, 267-268)

 

18 Mart Türk Tarihin yeniden yazıldığı gündür...

18 Mart Kınalı kuzularımızın şehit edildiği gündür...

18 Mart Son Askerine kadar şehit olan 57. alaydır...

18 Mart 276 kiloluk mermiyi sırtlayıp, namluya süren Seyit Onbaşı'dır...

18 Mart Gelibolu'dur, Kilitbahir'dir, Seddülbahir'dir, Anafartalar'dır, Conkbayırı'dır...

18 Mart Parmağının koptuğunu hissetmeyip, 'komutanım tetik basmıyor' diyen yiğittir...

18 Mart Müttefik donanmasını boğazın sularına gömen Nusret'tir...

18 Mart Vatan uğruna can veren, geri dönmeyi düşünmeyen 250.000 Mehmet'tir...

18 Mart Çanakkale Zaferi MUSTAFA KEMAL'dir!

    Çanakkale Türk Milletinin yeniden varoluş destanıdır. Türk Milletinin diriliş destanıdır. Türk Milletinin küllerinden yeniden doğuş destanıdır. Kendi cenaze namazını kılan şehitlerimizin destanıdır. Yedi düvele başkaldırışın destanıdır. Çanakkale sadece bir toprak parçası değildir. Bir devletin, bir milletin nefes aldığı, imanla dolduğu, her metrekaresinde şehitlerin olduğu bir abidedir. Düşman yüzbinlerde olsa, milyonlarda olsa, füzeleri de olsa , gemileri de olsa oradan geçip İstanbul'a varamayacaklardı. Öyle bir destan yazıldı ki o tarihte, dünya devletleri diz çöktü Çanakkale'nin önünde, Sazla sözle geçeriz dedikleri gemiler bir bir tarih oldu. Devleşti Nusret mayın gemisi, Yüreği kocamam Seyit Onbaşı 250 kiloluk mermiyle acımadı İngilizlerin en büyük savaş gemisi Hms Ocean adlı gemiye. 15 yaşında Kınalı kuzularımız bir bir şehit oldular ama dünya yerle bir oldu onların güçleriyle. Düşmanda imkan vardı, güç vardı, silah vardı ama Mehmetçikte İman vardı, şehadet vardı. Kim nasıl durabilirdi bu imanın karşısında. Nasıl mücadele edebilirdi bu küffar ordusu bu şehitlik şerbetini içmiş  milletle. İşte buydu Çanakkale'yi geçilmez kılan. 

    Biz asker bir milletin torunlarıyız. Vatan aşkı dünyanın hiçbir ülkesinde bizim gibi değildir. Türk Milleti için savaşta yaş ve cinsiyet hiçbir zaman  ön plana çıkmamıştır. Hiç bir anne eşini veya çocuğunu savaştan kaçırmamıştır. Değil kaçırmayı kendisi kılık değiştirerek savaşın en ön saflarında savaşmışlardır. Nine hatunlarımız, Şerife bacımız, Halime Çavuşumuz vb...   15 yaşını doldurmamış ama vatan için okul tahsilini bırakıp cephede savaşan  bir çok lisemizde en az 3 yıl mezun vermemişlerdir. Trabzon lisesi, Sivas lisesi, Galatasaray lisesi, Kastamonu Abdurrahman lisesi ve ismini yazamadığımız birçok lisemiz. bu ve adını yazmadığımız liselerimiz en az üç yıl mezun veremediler. Bütün öğrencilerimiz Çanakkale cephesinde şehit oldular. Onların yoklama defterlerine "Geri Dönmediler" yazıldı. 

    Bu savaşta ne ırk ne din ne kürt ne laz nede bir başka milletten söz edildi. Sadece topyekun birlik oldular ve hiç bir amaç ve araç kullanmadan şehit oldular.  Cephede son sigaralarını ikiye böldüler, iki zeytinini birini paylaştılar, bir parça ekmeğini ikiye böldüler, birbirlerine siper olup önce ben şehit olayım mücadelesine girdiler, yaralarını birbirlerine omuz vererek sardılar. Hiç biri ne sen kürtsün ne sen türksün nede lazsın dediler.  Özellikle bu birliktelik hiç bir dönemde Türk siyasi tarihinde bu denli zirve yapmamıştı. Bugünlerimize baktığımda Ülkemin bu birlikteliğe ne kadar ihtiyacı olduğunu görmekteyiz. Dış güçler ve içimizdeki hainlerin Çanakkale ruhunun tekrar bir araya gelmesini engellemek istemesinin tek sebebi,birlikteliğimiz sonucu olan Çanakkale ruhudur. 

    57.Alay'ımız, şavaşın kader birlikterinden en önemlisi, savaşın gidiş hattını değiştiren,  "Ben size taaruz emretmiyorum ölmeyi emrediyorum" biz ölünceye kadar geçecek zaman diliminde yerimize başka kuvvetler ve komutanlar yetişebilir diyen Mustafa Kemal. Sisli bir nisan sabahı 57. Alay komutanı araziye yayılmış beyazlıklar görür ve takım komutanına bu beyazların ne olduğunu sorar. Takım komutanı, sabahleyin düşmana hücum emrini almış 57. Alay'ın.., Allah'ın huzuruna temiz çıkmak için çamaşırlarını yıkadıklarını söyler..; bu beyazlıklar, onların temiz niyetleridir, der.. 57.Alay.Dünyanın en kahraman alayı olarak nitelendirilmektedir...Aynı zaman da dünya üzerinde en çok madalya sahibi olan alay dır. Bu alayımızın tamamı şehit olmuştur. Aziz ve kahraman şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. 

    Komutanım benim "Tüfeğim bozulmuş, tetik basmıyor" diyen bir askerine; "Oğlum senin parmağın kopmuş" denilen yerdir Çanakkale. Her metrekaresi şehitlerle ve anılarla dolu bir savaş. Parmağı kopmuş gözlerinden öpülesi askerimizin gayretini anlayabiliyor musunuz? O ne büyük güçtür, ne büyük mertebedir düşünebiliyor musunuz? 15-20 yaşındaki gencecik bir kınalı kuzu. Parmağı kopuyor ve o bunu fark etmeden mücadelesine devam ediyor. Sözün bittiği yer burası işte. Var olmanın, Millet olmanın, Devlet olmanın anlamı burası işte. Bize bu kınalı kuzular Cennet vatanı verdiler ve kendileri bir kuş misali asıl olan Cennete gittiler. Allah onlardan razı olsun. Savaştılar ve hiç dünya nimetlerinden yararlanmadan kuş misali göçüp gittiler. Ne büyük makamdır onların makamı? Ne büyük yürektir onların yürekleri? Düşünebiliyor musunuz? At arabasının tekerleğinden "Uçaksavar" yapıp vatanımızı savunan koca yürekli askerlerimizden bahsediyoruz.  Yeri geldi komutanları şehit oldu başsız kaldılar ama her biri bir komutan edasıyla, sorumluluğuyla savaştı. Yeri geldi ekmeksiz, susuz kaldılar, taş bağladılar karınlarına cephede kahramanca savaşıp şehit oldular. Var ettiler ülkemi, milletimi? dar ettiler küffar ordusuna bu Çanakkale'yi...  Yürekleri tir tir titreyen oyun çocuklarıyla kazanıldı bu savaş. 250 bin şehit verdik ama bir o kadar da göklerden yardım eli uzandı askerime, orduma. Yok olamazdı koca Türk milleti. Geçemezsiniz, alamazsınız İstanbul'umu dedi bu 250 bin şehit ordusu. Her yerden yardım geldi. mucizeler sıralandı cennet vatanıma. Bitmedik bitmeyeceğiz dedik, izin vermeyeceğiz dedik. Bitmedik de, izinde vermedik küffara. Bu destan dünya destanıdır. Türklerin şanla şerefle yazdığı bir destandır. Vatan savunmasıdır. İmkansızlığın imkan olduğu, paylaşımın kıymetli olduğu, emrin ne demek olduğu bir destandır.  Her aman dilimi bir ibrettir. Her gecenin dinlenişi, sabahın destanıdır. Küçümsenmeyecek bir zaferdir. İbret alınacak ve tarih boyunda nesillerimize gururla anlatılacak bir destandır ÇANAKKALE.

    Winston Churchill’in dediği gibi: “Her şeyi hesaplamıştım, ordumuz, askerimiz, paramız, her şeyimizle Türklere karşı üstündük, savaşı mutlaka kazanmalıydık, ancak Mustafa Kemal diye birisini hesaba katmamıştım.”  İngilizi, Fransızı kısaca iki dünya devini yenip adını tekrar altın harflerle tarihe yazdıran bir milletiz. Biz varoluşumuzu bu destana borçluyuz. Çanakkale'de savaşan ve şehit olan askerlerimizi şükranla ve minnetle anıyoruz. Asıl bir milletin asil torunları olarak yeri geldiğinde ülkemiz ve devletimizin devamı için aynı görevde seve seve canımızı vermeye de talibiz. O kadar çok destanlar yazıldı ki Çanakkale'de yazılması veya anlatılması çok zor. 

    Balıkesirli 104 yaşında Azman dede. Azman denmesi boyunun ve cüssesinin büyük olmasındandır. Çanakkale savaşına katılan Azman dede; Çanakkale savaşını azıcık anlatır mısın sorusuna hıçkıra hıçkıra ağlayarak cevap verebildi. Anlattı Azman dede ama gözyaşları hiç dinmedi. Savaş esnasında kayıp vermiştik dedi. Takviye istedik ve gece yarısı takviye geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. İçlerinde üç-dört tanesi vardı ki gencecikti.  Yüzbaşı sordu, "Yavrum siz kimsiniz?", içlerinden biri; "Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!.." diye cevap verdi. Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. "Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!.." diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık.Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu.. Bir ara yüzbaşı "Azman yandık!.." diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı.. Muharebede bir ürküntü, panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..

Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı.

Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı

Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana

Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana

 

Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış dişler kenetlenmiş bekliyorlardı . O an geldi. Birden yüzbaşı "Hücum!.." diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makinalı yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!.." 

Çanakkale böyle savunuldu ve bu millet böyle şehit oldu. Kısacası millet olarak birlik beraberliğimizi sağlaya bilirsek. O zaman dünya bizimle uğraşamaz. Bu siyonist ve emperyalist ülkelerin de yegane amacı bizi birbirine yaklaştırmamak. 15 Temmuz'da yine bizi test ettiler ama baktılar ki bu kadar uğraştığımız halde Vatan söz konusu oldu mu bu milletin içinde canavar çıkıyor. Kesinlikle söylüyorum Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur. Bir olursak, diri olursak sırtımız yere gelmez. 

Bugünün anlamı sebebiyle Çanakkale'de şehit olan tüm askerlerimizden ve var olduğumuzdan günümüze kadar şehit olan tüm asker ve sivillerimizden Allah razı olsun.  Mekanları cennet olsun... Allah yar ve yardımcımız olsun...

Orhan KAŞIKÇI

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan KAŞIKÇI Arşivi