Mehdi AKSU

Mehdi AKSU

EVHAMLI İNSANLAR HAKKI VE HAKLIYI DAİMA HEDEF GÖSTERMİŞLERDİR-2

EVHAMLI İNSANLAR HAKKI VE HAKLIYI DAİMA HEDEF GÖSTERMİŞLERDİR-2

 

Şüpheci, kimseye güvenmeyen, hep yarınların kaygısını güderek, kazanımlarını kaybetme endişesi ile ve rutubetten nem kaparcasına, ilkesiz yaşamanın birçok sebeplerinden bir tanesi korku ve evhamlardır.

Evhamlı insanlar, kendilerine yandaş olmayanlar, evet demeyenler amiyane tabirle ağızlarıyla kuş bile tutsalar böylelerine göre öteki olarak ilan edilir ve düşman gösterilirler. Aslında gerçek düşman bunlar değil, nefistir.

Evhamlara kapılarak hedef gösterenler önce yersiz ve mesnetsiz yakıştırmalar yaparak damgalar vururlar. Aynen tarih boyunca hak ehli hakkında yapılan asılsız propagandalar gibi. Konuya basit bir örnekle yaklaşmaya çalışalım (Ancak şunu unutmamak gerekir ki teşbihte tartışma olmaz): Bazı insanlar evlerine gelirlerken evlerinin giriş yolu üzerinde köpekler oynaşıyor diye, geriye dönüp, bir taksiye binerler ve evlerinin kapısının önünde inerler! Evham, endişe ve korku işte böyle bir şeydir. Bu durum tedavi edilmesi gereken anormal bir vakadır. Ancak, böyle bir anormal durumda olduğu halde kendilerini tedavi etmek yerine, başkalarını suçlayan ve hatta bu suçlamayı yargısız infazlara dönüştürenler de yok değildir elbet. Örneğin, yukarıdaki köpek örneğinde olduğu gibi: Kişi, evinin önünde dolaşan köpekten fena halde korkuyor.

Böyle bir korku ile yaşamaktansa köpeği öldürmeyi koyuyor kafasına. Ne var ki, köpek mahalleli tarafından bekçi olarak görülmekte ve sevilmektedir. Bu defa adam şöyle düşünüyor: Eğer ben bu köpeği öldürürsem, mahalle halkı bana çok olumsuz tepki gösterir. Bir yanda köpek korkusu, bir yanda mahalle sakinlerinin verecekleri olumsuz tepkilerin korkusu… Derken şeytanca bir plan gelir aklına. Mahalle sakinlerinden her gördüğüne köpeğin kuduz ve zararlı olduğunu söyler. Söylerken öyle yalanlara başvurur ki, daha düne kadar mahalleli tarafından çok sevilen köpek, mahalle sakinleri tarafından bir anda düşman olarak görülmeye başlanır.

Köpeğin kuduz olduğuna inanan mahalle sakinleri köpekten uzaklaşmaya başlarlar. Hatta bir an evvel köpeğin öldürülmesini ve yok edilmesini savunurlar. Yani evham ve korku sahibi olan kişiden yana olurlar. Bu gelişmelerden ve oynanan oyunlardan, kurulan tuzaklardan bihaber olan ve hiçbir şeyin farkında olmayan köpek ise; her zamanki gibi zararsız bir halde mahalle arasında yaşamına devam eder. Ancak, evhamlının köpek hakkında söylediklerini duyan ve inanan mahalle sakinleri her gördüklerini köpeğe yaklaşmamaları için uyarırlar. Böylelikle artık köpeği her gören mahalleli köpekten kaçmaya başlar. Yetmezmiş gibi köpeğe taş atmaya başlarlar. Taşlandığını gören köpek ise kendisine yapılan bu düşmanca tavırlar sebebiyle normal ve sakin halinin dışına çıkarak agresifleşir, zaman zaman hırlamaya bile başlar. Neden hırlamasın ki. Çünkü daha düne kadar sevildiğini gören köpek dışlanır ve taşlanır olmuştur artık. Ekmek vereni de yoktur artık. Bir zaman sonra açlıktan dolayı ağzından salyalar akmaya başlar. Evham ve korku sahibi şahıs ise tam böyle bir anda tekrar ortaya çıkar ve gördünüz mü, benim söylediklerim doğrudur. Kanıtı ise köpeğin ağzından dökülen salyalardır der. Bağırarak, feryat ederek halkı başına toplar. Toplanan insanlar arasında feryatlar rüzgârına kapılan düşüncesizler ise silahlanarak köpeği öldürürler. Köpeğin cansız olarak yere yığıldığını gören bütün mahalle sakinleri evham ve korku sahibine figüranlık yaparak köpeği öldürenlere yaşayın, helal size, bravo sesleriyle ortalığı inletirler. Sonrasında evham ve korku sahibi ile köpeği öldürenlere teşekkürler bile ederler. Neden böyle olmasın ki, zira mahalle sakinlerinin düşüncelerine göre onları kuduz bir köpekten kurtarmışlardır. Bu arada kabuğuna sığmayan ve amacına ulaşan evham ve korku sahibi sahte kahramanın da mutluluğunu anlatmaya gerek yok. Zira o hem korktuğu bir köpekten kurtulmuştur ve hem de mahalle sakinleri tarafından kahraman ilân edilmiştir. Halkın aptallığına veya saflığına içinden kısık kısık gülmektedir. İşte görüldüğü gibi bu şeytani zihniyet önce gözden düşür, sonra gözden çıkar mantığı ile hareket etmektedir.

Bu düşünce tarzı şeytanın bir silahıdır. Bu şeytani silah ile şeytan adamına, korktuğun veya düşman sandığın kişiyi, ilk önce gözden düşüreceksin vesvesesini aşılar. Örneğin, dinden mi korkuyorsun, öyleyse önce dinin gelişmeyi önlediği safsatasını yayacaksın ortalığa. Takva sahibi ferasetli müminden mi korkuyorsun, öyleyse önce fasık damgasını vuracaksın, onun hakkında her türlü olumsuz şeyleri konuşacaksın ve derken onu gözlerden düşürerek dışlamış olacaksın. Bunun adı, psikolojik mücadele taktiğidir ve bu taktiğin baş patronu da şeytandır. Bazı medya kanallarında ve sözde bazı din adamları tarafından anlatılanlara bakarsanız, bu taktiğin ne kadar başarılı uygulandığını görürsünüz. Bu yersiz yakıştırmalar ülkemizde necip bir toplum olan Alevi, Caferi toplumu hakkında uzunca yıllar yapılmıştır. Evham ve korku sahipleri figüranları aracılığı ile temiz kişilerin ve necip toplumların önce adını çıkarırlar. Sonra gözden düşürürler. Bunu da başardılar mı, onları yok sayarak gözden çıkarırlar.

Selam ve dua ile

Mehdi Aksu

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehdi AKSU Arşivi