Kaşıkçı cinayeti Trump onaylı! Suudiler Avrupa’da 80 muhalifi öldürtmüş
Gazeteci Sait Yılmaz, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili gündemi sarsacak çok önemli bir yazı yazdı. Yılmaz yazısında Suudilerin ABD yönetimiyle anlaşarak Kaşıkça dahil 80 muhalifi öldürttüğünü iddia etti.
Cemal Kaşıkçı cinayetinin yankıları sürüyor. Gazeteci – Yazar Sait Yılmaz Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Yazar Sait Yılmaz, ‘Kaşıkçı olayı tarihi bir dönüm noktası..’ başlıklı bir yazı kaleme aldı ve çok konuşulacak iddialarda bulundu.
İşte o yazı:
Gündem sürekli değişiyor ve yetişmekte zorlanıyoruz. Tam Suriye’deki gelişmeler ilişkin bir makaleyi yazmaya başlamıştık ki Kaşıkçı olayı beklenmedik durumlar ortaya çıkardı. 2 Ekim 2018 günü S.Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda katledilen Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili son gelişmeler, cinayetin Ortadoğu bölgesi kadar çok önemli küresel sonuçlara da yol açacağına ilişkin ciddi emareler veriyor.
Bu gelişmeler, başta Suudi Arabistan ve Mısır gibi bölge ülkeleri yanında ABD için de ciddi önemli sonuçlar doğurabilir. Suriye ve Doğu Akdeniz’de bölgesinde dengeleri değiştirebilecek gelişmeler yaşanabilir. Ne demek istiyoruz? Olay gününden itibaren gerçekte neler yaşandığını yeni bilgilerle tekrar anlatarak işe başlayalım.
Olay gününün detayları..
Olay günü Cemal Kaşıkçı, kayıtlarda olduğu gibi 13.15’de konsolosluğa girer. Girer girmez o sabah Suudi Arabistan’dan üç özel uçak ile gelen 15 kişilik ekip ve konsolosluktaki üç kişi hemen Kaşıkçı’yı boğar ve parçalara ayırır. Ses kayıtların göre bu işin bitmesi toplam 20 dakika sürdü. Kaşıkçının nişanlısı ancak 16.45’de yakın dostlarını onlar da Türk yetkilileri arar. Saat 17.15-17.30 arası Türk güvenlik güçleri olayı araştırmak için hareketlendiği saatlerde cinayeti işleyen 15 kişilik ekip geldikleri üç uçağa binerek 17.30’da İstanbul’dan üç ayrı istikamete havalanırlar.
Buraya kadar olan bölümde birkaç detayın üzerinde duralım. Konsolosluktan alınan ses kayıtlarından Suudi veliaht prensi Muhammed Bin Selman’ın (MBS) Kaşıkçı’nın öldürülmesi için bizzat emir verdiği ve bu işe Trump’ın damadı Jared Kushner’in de dâhil olduğu ve işin içinde başka isimlerin de olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar şimdilik saklı tutulmaktadır. Konsolosluğa giriş çıkış ile ilgili kayıtlar Suudiler tarafından yok edilir ama bilmedikleri bir şey vardır. Kameraları yerleştiren güvenlik şirketi bir aksaklık ihtimaline karşı her kameranın arkasına bir küçük kamera daha koymuştur.
Şimdi tekrar olay gününe dönecek olursak, Türk istihbaratı cinayetle ilgili kayıtlara ancak ikinci gün ulaşır ve üçüncü gün deşifre ederek, neler olduğunun farkına varır. Bu kayıtların nasıl alındığı hala taraflar arasında saklanan bir koz olduğu için yazmıyoruz. Türkiye’den giden üç uçak içinde Riyad’a gidende Kaşıkçının kafası vardı. Yani Kaçıkçının kafası şu an MBS’nin elinde. Bazı organları Mısır’a giden uçağa kondu. Ama cesedin büyük bölümü hala kayıp. Suudi savcı ise olayı soruşturmaya değil, Ankara’nın neyi bilip bilmediğini öğrenmeye gelmiş.
Cinayetin Trump ailesi ile ilişkisi..
Suudi veliaht prensi MBS uzun zamandır Trump’ın damadı Kushner ile özel bir arkadaşlık geliştirmişti. Bu arkadaşlık ikisinin birlikte özel uçaklarla yaptığı gezileri ve Kushner’in MBS’ye fuhuş için kadın taşımasını da kapsıyordu. Trump ve damadının aracı olduğu özel ilişki sayesinde MBS, Suudi rejimine muhalif olanların öldürülmesi ile ilgili uzun bir liste için Amerikan (Trump) yönetiminden onay almıştı.
MBS bu liste halinde geçen bir yılda muhalif olarak belirlediği 80 kişiyi İsveç, Londra ve diğer Avrupa ülkelerinde öldürttü. Suudiler bu kişileri kaçırırken ya da öldürdüğünde Batılılar tek bir haber dahi yapmadılar. MBS, eski kralların ailesinden de birer prensi öldürterek onları gözdağı verme yolunu seçti. Nitekim iki prens, helikopterleri düşürülerek, ailesi ile birlikte öldürüldü. Bir diğer prens Fas’ta öldürüldü. Kaşıkçı ise Kushner’in onay verdiği 30 kişilik yeni liste içinde idi.
Kaşıkçı’nın cinayetinin Trump ve damadı ile ilişkisinin anlaşılması ABD içinde Trump muhalifi küreselcileri heyecanlandırdı ve harekete geçirdi. Trump yönetimi İsrail’den yardım istedi. MBS, ABD’nin İran başta olmak üzere Ortadoğu politikasının en önemli kuklası ve İsrail’in de facto müttefiki. Nitekim denize düşen yılan misali Netenyahu’ya sarılan MBS, “İsrail’i tanımaya ve maddi desteğe hazırız, yeter ki kurtar” dedi ama “çok zor” cevabı aldı.
Kaşıkçı olayı sonrası Türk-ABD görüşmeleri..
Kaşıkçı cinayeti ile gün yüzüne çıkmaya başlayan Trump ailesi ve Selman ilişkilerinin ifşa olmaması için Amerikan yönetimi harekete geçti. Kendisi de işkenceci olarak ünlenen CIA Direktörü Gina Haspel, acele Türkiye’ye geldi ve Trump’ın Kushner’in soruşturmalarda adının geçmemesi için Ankara’ya şantaj yaptı. Haspel’in elinde İstanbul Kanal Projesi’ne ilişkin yolsuzluk iddialarını ortaya koyan dinleme kayıtların olduğu söyleniyor.
Karşılıklı kozların kullanılıp kullanılmayacağı henüz belli değil. Ancak, hiç beklenmedik şekilde Kaşıkçı olayının gerisinde Trump ve damadı ile ilişkisinin ortaya çıkması, cinayeti çok farklı bir boyuta getirdi. Türkiye’den ses kayıtlarını istiyorlar. Çünkü ses kayıtlarında başka isimlerin de olduğu düşünülüyor. Küreselciler bu kayıtları Kasım’daki seçimler öncesi alarak seçimde Trump’ın işini bitirmek istiyorlar. Bu yüzden şu an pek çok Amerikalı Türkiye’ye geldi ve kayıtların peşinde ciddi teklifler sunuyorlar.
ABD yönetimi ile Türkiye arasında pazarlık sürüyor. Ankara, en iyi pazarlığı yapmak için acele etmek istiyor. Damadı tehlikede olan Trump yönetimi, dün gece telefon başına geçti. Ankara’ya YPG’ye olan desteğini çekmeyi ve Suudi Arabistan’a baskı yaparak Katar’a uygulanan ambargoyu kaldırmayı teklif etti. Teklifin Katar bölümü Türkiye’nin ilgisini çekmedi.
Cinayet sonrası diğer gelişmeler..
Gelinen durum artık MBS’nin Suudi veliahtı olarak kalamayacağını gösterdi. Amerikan (Trump) yönetimi gene kendi adamları olan MBS’nin kardeşi Halit Selman’ın yeni veliaht olmasını istiyor. İngilizler ise kendi adamları olan Kral Selman’ın kardeşi Ahmet Abdülaziz’in kral olmasını destekliyor. Fransız ve Almanların adamlarını ise geçen yıl Trump, MBS birlikte hapse sokmuştu yani bu ülkelerin şimdilik adayları yok. Türkiye ise Selman’ın değişmesini yeterli buluyor.
29 Ekim’de yeni havaalanının açılış törenine son anda bir misafir dâhil oldu ve protokole dâhil olmadığı halde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etti. Bu misafir Sudan devlet başkanı El Beşir idi ve Mısır Cumhurbaşkanı Sisi için ricacı olmaya gelmişti. Cinayeti öncesi Mısır televizyonları Kaşıkçı’nın katledilmesi gerektiği ile ilgili yayınlar yapmıştı. Cesedin bir parçası da Mısır’a gitmişti. Cinayet öncesi ve sonrası katillerin Mısır ile görüşme trafiği var.
Sisi, Türkiye’den olaya Mısır’ın adının karıştırılmamasını istiyor ve karşılığında tutuklu İhvan mensuplarından bazılarını serbest bırakmayı hatta Doğu Akdeniz’de tavizler vaat ediyor. Birçok devlet MBS adına aracı olmak, tavizler vermek istiyor, bunun için temsilci gönderiyor. Abudabi temsilcisi ve Mekke Valisi bunlara örnek. Türkiye ise adım adım gitme stratejisi izliyor. Önce MBS gitmeli sonra masaya oturalım diyor. Kaşıkçı olayı nereye varırsa varsın Suudilerin, Sünni dünyadaki liderliği artık bitmiştir diyebiliriz.
Sonuç..
Kaşıkçı olayı pek çok bakımdan dünyada bir ilki temsil ediyor ve hala dünyanın büyük bölümünde canlı yayınlar ile güncelliğini koruyor. Kaşıkçı’nın katli ile ilgili diğer detayların ortaya çıkması ve sonuçlarının ne olacağı birkaç ay daha zaman alabilir. Türkiye, Kaşıkçı cinayeti ortaya çıktığında olayın buralara varacağını ve kendisi için çok büyük bir fırsat doğduğunun yakın zamana kadar farkında değildi. Şimdi ABD’den alacağı önemli tavizler olabilir. Henüz bir anlaşma olmadı ama bu taviz mutlaka Suriye’de YPG’yi elimine etmek ve PKK’yı tamamen terk etmesi olmalıdır.
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.