Tevfik Fikret TAŞKIN

Tevfik Fikret TAŞKIN

NİÇİN BÖYLEYİZ?

NİÇİN BÖYLEYİZ?

NİÇİN BÖYLEYİZ

 

Biz adam olmayız… Niye mi?

 

Şehirde, kasabada, köyde, dağda, bayırda nerede yaşıyorsak orayı bilerek, büyük bir hınçla, öfkeyle yok ediyoruz.

 

Sevdiğimizi, saydığımızı iddia ettiğimiz insanlara, varlıklara sevgi göstermiyor, onları saymıyoruz. İlk önce onları kırıp incitiyoruz.

 

Aile içinde, babanın evlada; evladın babaya sevgisi, tahammülü yok. Baba, evlada yalan söylüyor, onu kandırıyor. Ona evlat olarak değil malımı mülkümü, paramı yiyecek insan gözüyle bakıyor.

 

Evlat ise babasının gözünün içine bakıyor. Bir an önce ayağı kaysa da kurtulsak… Oturduğu evi, malını, mülkünü, parasını bir güzel yesem diye bakıyor.

 

Çalıştığınız iş yerinde, oda arkadaşınız, amiriniz, memurunuz size şirin gözükmeye çalışıyor ama aslında bir hata yapsanız da rezil olsanız diye gözünüzün içine bakıyor. Hatta, zor duruma düşmeniz için ne gerekirse yapıyor.

 

Bir bakmışsınız masanızın üzerine bıraktığınız evrak birden kaybolmuş. Bir bakmışsınız size bırakılan not size söylenmemiş. Sizin yanınızda farklı, başkalarının yanında farklı konuşulur olmuş.

 

Az buçuk da çalışkan, başarılı bir insansanız sizi kıskanmaya başlamış, sizi kötülemek için elinden gelen her şeyi yapar olmuş. İşini gücünü bırakmış, ayağınızı kaydırmak için uğraşıp duruyor. Yalan söylüyor, iftira ediyor, yapmadığı kötülüğü bırakmıyor.

 

Halbuki, siz sadece kendi işinizi yapmışsınızdır. Eğer çok başarılı iseniz sadece çalışma arkadaşlarınız değil, amiriniz bile huzursuz olur. Hemen kendinden korkar, “Acaba, koltuğumda gözü mü var?” diye evhama, korkuya kapılır. O da sizi engellemeye, yavaşlatmaya çalışır.

 

Arabanızla yola çıkarsınız, sağdan ağır ağır gitmeye çalışırsınız. Kendi canınızı, malınızı korumak için bütün trafik kurallarına uyup arabanızı kullanırsınız ama yoldaki insanların çoğu bundan rahatsız olur.

 

Yol boş, sağdan giderken arkadan bir araba gözükür ve size selektör yapıp durur. Ne olduğunu anlayamazsınız. Çünkü, yolun en sağında doksanla gidiyorsunuzdur. Seni rahatlıkla geçeceği sol şeritler boştur. Ama seni geçene kadar selektör, korna, el kol işareti ne varsa yapıp durur.

 

Adamın sadece şerit değiştirmemek için yapmadığı kalmaz. Aynı zamanda da en fazla yüz onla gidilmesi gereken yolda, en az yüz elli ile gider. Yanınızdan bir şimşek gibi geçip gider.

 

Bu şekilde araç kullanmaya, bu insanların ruh haline bir anlam veremezsiniz. Çünkü, aynı tehlikeli ve saygısız araç kullanmayı şehir içinde de sürdürürler.

 

Neler yapmazlar ki…

 

Kırmızı ışıkta beklersiniz, arkanızdan bir araç gelir. Başlar, korna çalmaya. Kırmızı ışıkta bekleme, geç diye sizi rahatsız eder durur. O anda ne yapmanız gerekir?

 

Bazı şoförler daha da ileri gider, zikzak çizer, kaldırıma çıkar, sizi de yayaları da kendini de tehlikeye atarak, bütün kuralları çiğner, geçip gider.

 

Bunu da marifet olarak görür. Sonuçta, bir yerde kaza yapar, malına veya canına zarar verir. Hem kendi hem de çevresi, telafisi olmayan zarara uğrar.

 

Evi, işi, trafiği örnek olarak verdim ama bunun gibi daha binlerce örnek verebiliriz. Yani, hayatımızın her safhasında bu ve buna benzer milyonlarca kötü, tutarsız, anlamsız davranışla karşılaşırız.

 

Sizce, toplumumuzun yapısına işleyen bu tutarsız konuşma ve davranışların nedeni nedir? Niçin, bu kadar emeğe rağmen, saygıyı, sevgiyi ve çalışmayı insanlarımıza öğretemiyoruz?

 

Niçin, insanlara, kendimize saygısızca, saldırgan bir tutum sergiliyoruz?

 

Niçin, ruh hastası olan insanların bile yapamayacağı şeyleri yapıyoruz?

 

Bu toplum, zamanında yardımlaşmayı, adaleti, hakkaniyeti, liyakatı, doğruluğu, çalışmayı kurumsallaştırmış; yediden yetmişe kadar bütün insanların katılımıyla başarıyla uygulamış. İnsanların yüreğine Allah sevgisini, Allah korkusunu yerleştirmiş ve cihanı titreten imparatorluklar kurmuşuz.

 

O halde bugünkü halimizin nedeni nedir?

 

Eğer varsa, cevaplarını sizlerden bekliyorum…


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tevfik Fikret TAŞKIN Arşivi