Volkan AYDEMİR

Volkan AYDEMİR

POLİTİK FOSSO NECDATLAR!

POLİTİK FOSSO NECDATLAR!

Siyaset ısınmaya başladı.

“Bende adayım!” Diyenlerin sayısının çok olduğu zamandayız.

Ben o duruşu tanıyorum!

İki el parmaklarla göbek hizasında birleşmiş, boyun biraz bükük, omuzlar yanındakilerin omuzlarına göre daha düşük.

Kafa, fotoğrafta en dik duran kişiye doğru hafif yatık.

Anlamı: seçilene kadar bana her şey yapabilirsiniz. Sizinim! Seçildikten sonra ben nasıl olsa gereğini yapacağım.

Nereden çıkardın bu analizi diyeceksiniz?

Tecrübe azizim tecrübe.

Yıllar önce, siyasetin en has zamanlarında teşkilat başkanlığı yapmış ve batıda büyük bir ilçede hanzonun birisinin belediye başkanı olmasına sebep olan birisi olarak bunları geleneksel davranış teknikleri olarak görüyorum.

Belediye başkanı seçilen arkadaşımız ilk gün bizimle irtibatı keserek götürdüğümüz helal lokma çikolatayı küçük görmüştü. Sonraki seçimlere az bir süre kala bir daha aday olamayacağı için bu defa ona meslek kitabını götürdüğümü hatırlıyorum.

Nitekim aday olamadığı gibi mesleğine de dönemeyip iskartaya ayrıldı.

Böyledir ama Aziz dostum!

“Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen, seni bir dahaki sefere ne yol tanır nede yolcu.”

Neyse günümüze dönecek olursak eğer, özellikle yerel seçim dönemlerinde orta halli bir ilçeden siyasi kademeleri doldurmak üzere yaklaşık 2000-2500 aday adayı resmi açıklama yapar.

Ağaçtaki elma hesabı, taşı iyi atan elmayı yer.

Aday adaylıkta bu taşın yerini nitelik ve liyakat alacaktır elbette. 

Ha birde fısıltı gazetesi ile liderin veya üst yöneticinin kayınçosunun, amcasının yeğenine varana kadar tanıdık aranır.

Bazı aday adayları beni geçmişte dinlediğim bir şarkı kahramanı olan Fosso Necdat’ı hatırlatmaya başladı.

1998 baharı Ankara Üniversitesi D.T.C. fakültesi kampüsünün giriş kapısının sol tarafında bir kafede otururken kulağıma müzik kutusunda çalan, zamanın özgün müzik sanatçısı, (toplumsal faydası benim için yüksektir.)

Ahmet KAYA’nın seslendirdiği “Fosso Necdat” şarkısına takılmıştı. Sözlerini Yusuf HAYALOĞLU’nun yazdığı şarkıyı dinlemeyenlere şiddetle tavsiye ederim keyifli bir şarkıdır.

O gün şarkıyı çalmak için cebimdeki bütün bozuk parayı müzik kutusuna atıp, kurabiye ve limonlu çay eşliğinde defalarca dinlediğimi hatırlarım.

Her seçim zamanı kronikleşmiş adaylar ellerine aldıkları siyaset kurumunun bayrağı, dillerine pelesenk ettikleri Ankara'daki tanıdıklar, işaret beklemeler, tanıdık üst yönetici yakınları, yakınlarının yakınları, yetmezse üçüncü kuşak yakınlar, rahmete gidenleriyle tanıdık çıkmak, beşikteki ile beşik kertmek falan filan vs vs. Türlü manipülasyonlarla uğraşa dursunlar.

O şarkının sözlerini siyasete uyarlarsak; çevresine kalabalık ailesine güvenen.

Cebindeki paraya, aday olmayı düşündüğü partideki konumuna güvenen.

Bürokrasideki konumuna, siyasetteki dayısına güvenen veya sponsor bulan herkes aday adayı olabiliyor.

Siyasetin Fosso Necdat’ların ortak özelliği ise, bunlar hep Ankara’dan birisinden haber bekler. Birde ortamlarda kendi kendilerine müthiş methiye düzmeleriyle bilinirler.

Ben şahsen, her bir adayın o yarışta yarışmasını isterim.

Düşünsenize, TV'de bir açık oturum izliyorsunuz aday adayları kendilerini tanıtıyor:

Birisi diyor ki:

-Ben bu seçimde dalya dedim! Yani yüzüncü aday adaylığımı yaşıyorum.

Bir diğeri,

- Efendim Seçme seçilme yaşına geldiğim günden beri adayım.

Başkası,

-Ben mükemmel bir insan olduğum için alttan gelen baskılara dayanamadım.

(Alt dediği, kahvede okey oynadığı dört kişiden sadece bununla eş olan kişi o da bundan kurtulmak için.)

Kimisi de,

-Benim toplumda bir karşılığım var. (karşılığı kim? Av ve atıcılar derneği misali her ortamda oturup birbirleriyle atış yarışması yapanlar.)

Bunlar vekillik veya belediye başkanlığı düşüncesi ile başladığı aday adaylık süreçlerini belediye meclis üyeliği, mahalle muhtar azalığı ile sürdürebiliyorlar.

Aday gösterilmedikleri zaman ise, siyasi fedakarlık yaparak birilerinin lehine çekilerek Kahramanlık?! Yapıyorlar sözüm ona.

Aslında bu tür siyasi manevralar ve popülist oyunlar çok geçmişte kaldı. Ne yazık ki ülkemizde kimi yerlerde hala rağbet görebilmekte.

Neyse, ben geçmiş siyasi ve ticari deneyimlerimi gözlemlerim ve bilgimle birleştirip sosyolojik olarak şu sonuca ulaşıyorum.

Politik Fosso Necdat'ların kimseye faydası olmaz!

Peki zararları olur mu?

Sanmıyorum toplumda nötr durumda oldukları için zararsız olurlar.

Olaya benim gibi eğlence gözüyle bakanlar için tam bir malzeme deryası, fıkra gibi her saniyesi ayrı zevk.

Neyse daha seçime çok var. Fosso Necdat'ları izlemeye devam. 

Bir sonraki yazı belki Toplumdaki Fosso Necdat'lar için olacak.

KALIN SAĞLICAKLA!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Volkan AYDEMİR Arşivi