Veysel BOĞATEPE

Veysel BOĞATEPE

Kral Henry'nin "F.U.C.K" yasası

Kral Henry'nin "F.U.C.K" yasası

   Ahlâk, iyi bir yaşamın temelini teşkil eden inançlar bütünü olarak da görülebilir fakat insanlık tarihinde dinlerin yaşama dair görüş ve düzenlemeleri, emir veya prensipler ile karıştırılmıştır. Yanlış ve doğruluğu sorgulanmayan inançlara ilişkin kavramlar çoğunlukla bir kültür veya tarikat gibi grup tarafından genelleştirilmekle kalmamış, toplumlara dikte ettirilmiştir. Kanunu koyan, gücü elinde bulunduran siyasi erk ise toplumun davranışlarını kendi namus ve ahlâk anlayışlarını temel alarak yasama gücüyle şekillendirip, düzenlenmeye çalışmışlardır. Onların anlayışını, öğretilerini kabullenenler ahlâklı olarak tanımlanırken, reddedenler ise ahlaksız olarak dışlanmış, hakaretlere ve küfürlere maruz kalmışlardır. 

   Geçmişte öğrenci evlerini, yurtlarını perdesiz geneleve benzeten fakat kuran kurslarında, vakıf yurtlarında küçücük çocukların şeyhler, şıhlar, imamlar tarafından taciz edilmelerini ahlâksızlık olarak görmeyen muhafazakâr anlayışın “bir kereden bir şey olmaz” gibi sözlerle geçiştirmeye çalışması, toplumu kendi inanç anlayışına göre şekillendirme arzusundan kaynaklanmaktadır. Kendisini erkek egemen toplumunun otoritesi olarak gören bu anlayışın, kadını kuluçka makinesi veya üreme aygıtı olarak değerlendirmesi, kendi değerler sistemine uymayan birey veya grubu “potansiyel ahlâksız” görmesi şaşılacak bir durum değildir. Çünkü kendi zihin yapısı ve görüşlerinin yanı sıra inanç ve değerlerindeki çöküntünün üzerine atabileceği en kalın örtü, muhafazakâr örtüsüdür. Kendini muhafazakâr olarak tanımlayan siyasi erkler döneminde sapkınlık ve azgınlığın artması, din inancına paradoks oluşturacak şekilde meşrulaştırılma gayretlerine girmeleri ahlâki değerleri aşındırmakla kalmamış, toplumsal çürümeye de neden olmuştur. Ahlâki değerlerin gerekirse kanunla güvenceye alınacağı düşüncesi, bireyi veya toplumu itaatkâr ve teslimiyetçi olmaya zorlayacağı gibi inanç değerlerinin yıkımını hızlandırmaktan öte hiçbir işlevi de olmayacaktır.

Kral Henry ile muhafazakârın buluştuğu payda

   Muhafazakâr anlayışın toplumsal ahlakın bekçiliğini yapma girişimleri İngiltere kralı VIII. Henry zamanını anımsatmaktadır. Henry Krallığının hüküm sürdüğü 15. Yüzyılda veba, katliam, savaş, göç ve buna benzer sebeplerle ülkenin nüfusu neredeyse yarı yarıya düşmüştür. Araştırmalar sonucunda ülke hapishanelerinde çok sayıda serseri, hırsız katil ile çok sayıda fahişe olduğu tespit edilmiş, nüfus artışını sağlayabilmek amacıyla kral’ın kontrolünde hapishanelerde çiftleşmeler organize edilmiştir. İngilizce “nüfus arttırma işlemi” anlamına gelen ve “Fuck” olarak kısaltılıp, küfür olarak kullanılan “Fornication Under Control of The King”in Türkçe’de ki karşılığı ise “Kral kontrolünde zina”dır. Kral Henry, altı defa evlenerek rekorun kralını kırarken “Fuck” yasasıyla da İngiltere nüfusunu 10 yıl içerisinde iki katına çıkartmıştır. Günümüz siyasal muhafazakârların ahlâk anlayışı da Kral Henry örneği ile paralellik taşımaktadır. 

  Birey, toplum ahlâki değerleriyle birlikte savrulurken, dönüştürülürken orgazm piposu tüttüren dönek, lümpen, entel (entelektüel değil) takımını bunun dışında tutamayız. Çizgi film karakterleri bile kapitalist zorbaları yenerken onlar romantik görünmek ve saf vatandaşı avlamak için ay ışığında bile şemsiye taşıyorlardı. Çünkü insanlığa arkasını kullanarak ilerlemeyi öneren kapitalist düzen, kulaklarına çalışarak kazanma devrinin bittiğini fısıldamıştır. Bu ülkenin köylüsü, işçisi ve emekçisi psikopat tombalası oynayıp, selüloz gıda ile beslenirken gazetenin kat yerine kafa atan, aklıyla gezinemeyen, gözleriyle toplayamayan kartvizit aydınları, toplumların sırtındaki yükü boş vermişlik yüküyle daha da ağırlaştırdılar. Yaşını başını almış, sakalını ağartmış fakat aklını başına alamamışların çehrelerine parlak imajlar yapılarak ekranlara sürülmesi ve bu ekran vaizlerinin fıkıh, hadis, kelam ile toplumun zihnini bulandırması, ahlaki çürümeyi ve yozlaşmayı tabandan değil de tepeden başlatmıştır. Sistemin ve gücün modern köleliğini içselleştiren ve aynı saflarda mevzilenen dinci / elit burjuvanın çürüttüğü toplumlarda tanrı her daim cinayeti sevmiş, maktulü ise kör olası şeytan besleyip, korumuştur. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veysel BOĞATEPE Arşivi