Atatürk Hakkındaki Yalanlar ve Gerçekler - 1: İddiaların Nedenleri ve Kaynakları
Mustafa Kemal Atatürk hakkında pek çok asılsız, tutarsız, çarpık ve tarihsel dayanaktan yoksun iddialar ortaya atıldı.
Bu iddiaların kaynağını çoğunlukla Armstrong gibi yabancı ve kasıtlı kaynaklar oluştururken iddiayı ortaya atanlar ise genellikle feodal aşiret kalıntıları, dinci, ümmetçi ve emperyalist güdümlü Kürtçü kliklerdir.
Ancak sözde dayandıkları bu kaynaklar bile Atatürk’e karşı asılsız ve tutarsız iddialar ileri sürerken onun dehası ve devrimlerinden övgüyle söz etmek zorunda kalmışlardır.
Kuşkusuz Atatürk ile Türk halkına karşı en ağır hakaretler savuran, pervasızca saldıran İngiliz subayı Harold Courtenay Armstrong olmuştur.
Atatürk’ün sağlığında, 1932’de yayınlanan ve sözde ilk dış kaynaklı Atatürk biyografisi olarak sunulan “Gray Wolf” adında ki kitapta Atatürk’ü insafsız, itici tavırları olan, serkeş mizaçlı, gem vurulmamış zevkleri, ihtirasları olan ve dahası dostluğu tanımayan, kadınları ikinci sınıf gören, diktatör, mason ve olarak tasvir etmiştir.
Türk halkına ise fes giyen Ortadoğu’nun ilkel, dağ köylüsü, cahil, bön gibi kitabın başından sonuna kadar hakaretler savurmuştur.
Bir yandan iddialar ortaya atarken diğer yandan da Atatürk’ün dehasını, kıvrak zekâsını, cesaretini itiraf etmekle kalmamış bizzat kendi tutarsız iddialarını, yalanlarını yine kendisi çürütmüş, ifşa etmiştir.
Her ne kadar Atatürk’ün sağlığında yayınlanan ilk biyografi kitabı olarak sunulmuş olsa da tür olarak biyografi değil, kurgu romandır.
Oryantalist yani şarkiyatçı bir bakış açısıyla batı kaynaklı tipik bir doğu coğrafyasının taklit ve tasvirlerinden ibarettir.
Söz konusu iddialar ve hakaretler, Atatürk’e ve Türk milletine olan kişisel sanrılarının, hezeyanının, öfkesinin, kininin, nefretinin nedenleriyle birlikte somutlaştığının tartışmasız belgesi niteliğindedir.
Bozkurt kitabının yayınlandığı yıl İngiltere’nin önemli gazetelerinin başında gelen Sundays Time bile yayınladığı haberde “Mr. Armstrong sanki elinde portatif bir mikrofon olduğu halde Mustafa Kemal paşayı otel odalarında takip etmiş, hususi mukâlemelerini bile dinlemiştir. Bu kitap müverrihler için mehaz diye kullanılamaz” sözleriyle Armstrong’un kişisel hezeyanlarını, çarpık fikirlerini, tutarsız iddialarını eleştirmekle kalmamış alay etmiş, kitabın kaynak olarak kullanılamayacağının da altını çizmiştir.
Gazetede çıkan haberin Türkçesi şu anlama gelmektedir; Mr. Armstrong sanki elinde kayıt cihazı varmış gibi senelerce Mustafa Kemal’i takip etmiş, röportaj yapmış, yakın çevresinden bilgi almış gibi iddialar ileri sürmektedir. Bu kitap başvurulan kaynak olarak kullanılamaz.
Yenilgi Ve Esaretin Travmatik Yansımaları
Armstrong’un, Atatürk’ün kişiliğine ve Türk halkına yönelik tarihsel gerçekleri çarpıtarak iftiralarda bulunmasının başlıca nedeni, yenilgi ile esaretin yarattığı hasardır. Yenildiği ve esir düştüğü Türklere ve onları örgütleyerek zafere ulaşan Mustafa Kemal’e yönelik hakaretler savurarak intikam almayı hedeflemiştir.
Bu davranış biçimi ve eylem aynı zamanda birden fazla nedene bağlı psiko /sosyolojik kişilik bozukluğudur. Armstrong’un bilinçaltında derin hezeyanlara neden olay da 1. Dünya Savaşı’nda yaşanmıştır. 1. Dünya savaşı öncesinde Hindistan ordusunda askeri ateşe olarak görev yapan Armstrong, savaş esnasında ise Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshed komutasında ki İngiliz 6. Poona Tümeni’nde (Hint Tümeni) yüzbaşı rütbesiyle görev yapıyordu.
İngilizler ile Osmanlılar arasında Irak’ta gerçekleşen, Osmanlının kesin zaferiyle sonuçlanan Kût’ül Amâre kuşatmasında bu tümenin tamamı Türkler tarafından esir alındılar. Bağdat, Musul, Halep, Mersin ve Ankara üzerinden Kastamonu’ya, buradan da İstanbul’a getirildiler. Daha sonra da Afyonkarahisar’da bulunan esir kampına nakledildiler.
Esir kampından kaçma teşebbüsünde bulunduğu ve Enver paşaya hakaret ettiği gerekçesiyle hücreye kapatıldı. Altı ay hücrede kaldıktan sonra çıktı ve Türkiye’den kaçmayı başardı. Görevlilere rüşvet vererek kaçtığını, 1934’te yazdığı “Kaçış Hikâyeleri” adlı kitabında ayrıntılarıyla anlatmaktadır.
Mütareke döneminde (1918-1920) İstanbul da ki işgal Kuvveti İngiliz Yüksek Komiserliği bünyesinde askeri ateşe olarak İstanbul’a gönderilen Armstrong, Cumhuriyetin ilan edilmesinden hemen sonra da Türkiye’den ayrılmıştır. Dolayısıyla Türkiye deneyimi sadece mütareke yıllarını kapsayan, kargaşanın hüküm sürdüğü dönemdir. Böyle bir dönemde bu kadar geniş bilgiye erişmesi de mümkün değildir. Birinci gerçek budur.
İkinci gerçek; Armstrong’un biyografi yazabilmesi için Atatürk ile veya yakın çevresiyle en azından bir defa görüşmüş olması geriyordu ancak mütareke yıllarında bu da mümkün değildir.
Çünkü kendisi İngiliz işgal kuvvetlerinde görevlidir ve Ankara hükümeti de işgale karşıdır. Bu gerçeğe rağmen Armstrong, sanki Atatürk’ün kendisiyle birçok defa zaman geçirmiş, röportajlar yapmış gibi kurgudan ibaret gerçek dışı iftira ile iddialar ileri sürmüştür. İlk defa Grey Wolf (Bozkurt) adıyla yayınlanan kitap, sonraları dört farklı İngiliz yayınevleri tarafından “Bir Diktatör’ün Samimi Portresi” ve “Bozkurt: Kemal Atatürk’ün Yaşamı” gibi isimlerle yeniden yayınlanmıştır.
Aynı kişi ve kaynağın, hem samimi hem de diktatör olarak ifade etmesi bile çelişkili olduğu kadar esaretin altında yatan psikolojik sanrıların nedenlerini açığa vuran önemli ayrıntılardır. Esareti ve yenilgiyi hazmedemeyen, küfür ve hakaretle intikam almaya kalkışan İngiliz hasta, bu kitaplarla da yetinmemiş, Turkey in Travail (Türkiye Nasıl Doğdu), Turkey and Syria Reborn (Türkiye ve Suriye Yeniden Doğuyor), Unendin Battle (Bitmeyen Savaş) adlı kitaplar da yayınlayarak cumhuriyeti ve devrimlerini itibarsızlaştırma çabalarını sürdürmüştür.
Atatürk’ten Armstrong’a Tarih Dersi
M. Kemal Atatürk’ün cumhurbaşkanı, İsmet İnönü’nün başbakan olduğu dönemde kitabın meclis kararıyla Türkiye’de yayınlanması yasaklanmıştır ancak bu yasaktan Atatürk’ün çok sonradan haberi olmuştur.
1919’dan 1938’e kadar Atatürk’ün yanından hiç ayrılmayan ve onun hakkında başvurulan en önemli, güvenilir kaynak olan Kılıç Ali, kitabın Atatürk ile Türkler hakkında asılsız, tutarsız iddialarla ve ağır hakaretlerde bulunması nedeniyle yasaklandığını “Atatürk’ün Hususiyetleri” adında ki kitabında ayrıntılarıyla anlatıyor.
Atatürk’ün o meşhur sofrasında bu kitaptan ilk defa haberinin olduğunu, kendisinin de aynı masada bulunduğunu ve Atatürk’ün kitabı merak ettiğini belirten Kılıç Ali, o hadiseyi;
“(…) Bir gece sofrada geç vakte kadar tercüme ettirerek okuttu, dinledi. Armstrong, Atatürk’ün herkesce malum içkisinden bahsediyor ve bunlara garazkârâne mütalaalarını da ilave ediyordu. Fakat bunları sayıp dökerken de memleketin herhangi bir felaketi veyahut memleketini ve milletini alakadar edecek herhangi bir mühim hadise zuhur etti mi onun içkisini de eğlencesini de bir tarafa bırakıp pençelerini hadiselerin üzerine atarak aslan gibi kükrediğini de belirtip yazmayı ihmal etmiyordu.” sözleriyle özetleyerek konuya açıklık getiriyor.
Ayrıca Atatürk’ün, kitabı sonuna kadar dinledikten sonra yasaklanmasının yanlış olduğunu ve “(…) Bunun ithalini men etmekle hükümet hataya düşmüştür. Adamcağız yaptığımız sefahati eksik yazmış. Bu eksiklerini ben ikmal edeyim de kitaba müsaade edilsin ve memlekette okunsun” diyerek latife ettiğini belirtiyor.
Kitaba ilişkin bu sözlerini Kılıç Ali on an latife olarak yorumluyor ancak latife değil, alaysılamadır.
Atatürk, o akşam o masada dediği gibi Türk düşmanı Armstrong’un yer, zaman, isim ve tarih konusunda birçok kasıtlı veya kasıtsız yanlışlarını, eksiklerini, yalanlarını kin ve nefretinin nedenlerini açıklayan düzeltmeleri maddeler halinde düzenliyor ve dönemin Akşam Gazetesi’nde başyazar Necmeddin Sadak imzasıyla yayınlanıyor.
Atatürk’ün tarih dersi verdiği, yalan ve iftiralarını yüzüne çarptığı o notlar daha sonra Sadi Borak tarafından derlenerek kitaplaştırılıyor.
Özetleyecek olursak; Samsun’a çıktığında henüz 38 yaşında olan ve bu tarih itibariyle de emperyalizme karşı örgütlü mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal’in geriye kalan 19 yıllık ömrüne sığdırdığı savaşları, devrimleri dikkate alındığında cumhuriyet devrimlerini karalama girişimlerinin ve hakaretlerin nedenleri daha iyi anlaşılmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.