Veysel BOĞATEPE

Veysel BOĞATEPE

Terörizmin Türleri İle Kullanma Biçimleri

Terörizmin Türleri İle Kullanma Biçimleri

Önceki makalede terör teriminin ya da terörizm kavramının ilk olarak kimler tarafından kullanıldığından genel yapısına, uluslar arası hukuksal tanımına, amaç ve hedeflerine, devletler ile olan politik ilişkilerine yer vererek ne denli bir karmaşık yapıya sahip olduğu üzerinde durmuştum.

Bu makalede ise terörizmi tarihsel olarak biraz daha gerilerden alarak ve yine tarihten örnekler vererek anlaşılır kılmaya çalışacağım.

Çünkü emperyalizmin hedefine aldığı ülkeleri dönüştürmede araç olarak kullandığı terörü / terörizmi Türkiye’de siyasi erk aracılığıyla etkin bir şekilde kullanmaktadır.

Kendine veya programına muhalif olanların siyasi görüşüne bakılmaksızın kendisinden taraf olmayanlara karşı terörist suçlamasını yöneltirken yargıyı da yaptırım, sindirme ve korku aygıtı olarak kullanmaktadır.

Hainlik, vatanseverlik, milliyetçilik gibi hassas kavramlar üzerinden yapılan terörist suçlaması doğal olarak toplumun büyük bir kitlesi tarafından kabul görüyor ve bu konuda iktidarın elini de güçlendirmiş oluyor.

Bir önce ki makalede den de hatırlayacağınız üzere terör tanımını yaparken “Birine göre terörist olan, diğerine göre neden gerilladır?” sorusuyla beraber yanıtlarını da vermiştim.

Bu soruya ve yanıtına en iyi ve anlamı örneği, Türkiye’deki mevcut iktidar oluşturmaktadır. Kısaca özetlemek gerekirse uluslar arası silahlı terör listesinde bulunan ve dünyada yasadışı uyuşturucu ticareti yapan narko-terör örgütleri listesinde de bulunan PKK ile Oslo’da gizli görüşmeler yapan iktidarın kendisiydi.

Görüşme öncesinde terör örgütü olarak suçladığı siyasi oluşumlarıyla birlikte 2009’dan itibaren “Demokratik açılım” örtüsü altında müzakereler yaparak Türkiye’yi dönüştürmeye çalışan, sürecin bittiği 2017’den sonra bu defa işbirliği yaptığı PKK ile siyasi uzantılarını yeniden terörist olarak suçlayan, aradan geçen sekiz yıl sonra tekrar terörist dediği oluşumlarla işbirliği yapan da iktidarın kendisidir. Bizzat kendilerinin işbirliği yaptığı terör örgütü veya siyasi uzantılarının CHP ile seçim ittifakını ise propaganda aracı olarak kullanmaları, muhalefeti hain, terörle işbirliği yapmakla suçlayarak toplumsal nefreti yaygınlaştırma çabaları terörün kimler tarafından nasıl kullanıldığı sorusunun yanıtını vermektedir. Bu somut gerçekler toplumun hafızasında halen canlılığını korumaktadır.

DEVLET VEYA DEVLET DESTEKLİ TERÖRİZM

Hükümetler veya hükümetler içinde ki hizipler tarafından karşıt görüşlere ve yabancı hükümetler ile gruplara karşı kullanılan terörizm, genel tanımlar içinde kuruluş terörizmi olarak ifade edilir.

Bu terörizm şekli yaygın olmasına rağmen tanımlanması oldukça zordur. Çünkü devletin desteği kısmen açık olsa da genellikle gizlidir. Örnek olarak SSBC ile müttefiklerinin soğuk savaş esnasında uluslararası terörizme destek verdiği iddiasının yanı sıra 1980’lerde ABD’nin, Afrika’da terör eylemlerinde bulunan UNITA gibi isyancılarla İran, Irak ve Suriye gibi Müslüman ülkelerde iktidarları devirmek için İslami terör örgütlerine eğitim, mali ve lojistik destek vermesini gösterebiliriz. İslamcı örgütlerin desteklenmesine 21. Yüzyılın başlarından itibaren İsrail de katılmıştır.

Bizzat iktidarlar tarafından hükümetin diğer organları ile halka karşı olarak uygulanan terörizm ise düzen terörizmidir ve Türkiye’de yaygın biçimde kullanılmış, kullanılmaya da devam edilmektedir. Örneğin Brezilya 1964-1965’te, Şili 1973-1990, Arjantin 1976-1983’te kendi halklarına karşı devlet terörü eylemlerini gerçekleştirdiler.

Bu örneklere, SSCB’nin Joseph Stalin dönemi ile Irak’ın Saddam Hüseyin dönemini de ekleyebiliriz. Hükümetin genellikle de yürütme veya istihbarat kurumunu kullanarak polis vasıtasıyla halkına karşı şiddet uygulayan polis devleti olmuşlardır.

Devlet terörizmi aynı zamanda polis devleti olarak da ifade edilir çünkü halka karşı uygulanacak olan şiddet bizzat iktidardan emir alınarak polis vasıtasıyla uygulanır. Devlet terörizmi yalnızca halka karşı uygulanmakla sınırlı değildir.

Bağımsız devlet kurumları ile orduya, yargıya karşı da uygulanabilir. Bunun en bariz örneği yine AKP uygulamalarıdır. Parlamenter sistemin dağıtılması, bağımsız kurumlarını denetim altına alınması, orduya kumpas kurulması, muhalif grup veya bireylerin terörizmle suçlanması, yürüyüş, gösteri, haber alma ve düşünceyi ifade etmek gibi anayasal güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması veya sansürlenmesi, Türkiye’de ki düzen terörizminin yaygın bir şekilde kullanıldığına dair en somut örnektir.

Devletler tarafından uygulanan düzen terörizminin dışarıda ki eylemlerinin kalıcı unsuru gizliliktir ancak ülke içinde gizli olduğu gibi alenen de uygulanabilmektedir. Gizliliğin nedeni ise hem uluslar arası kınamalardan hem de hedeflerinde ki kişilerin siyasi ya da askeri intikamlarından kaçınmak içindir. Bu tür eylemlerin de ki suç ortaklarını da daima reddetme eğilimi gösterirler.

DEVRİMCİ TERÖRİZM VE SÖMÜRGECİLİK


Terör, terörizm tam olarak tanımlanmadığı için devrimci gruplar da bu eylemin içinde “devrimci terörizm” olarak değerlendirilmiştir ve diğerlerine göre terörizmin en yaygın biçimidir.

Bu türde ki terörizm, siyasi bir sistemi tamamen ortadan kaldırılarak yerine yeni yapıların veya oluşumların getirilmesini amaçlar. İtalyan Kızıl Tugayları, Alman Kızıl Ordu Fraksiyonları (Baader Meinhof Çetesi), Bask ayrılıkçı grubu ETA, Peru Parlayan Yol (Sendero Luminoso) ile Türkiye’nin 68 kuşağını gösterebiliriz. Devrim altı terörizm ise devrimci terörizme göre daha az yaygındır.

Bunların amaç ve hedefi mevcut bir rejimi değil, sosyo-politik yapıyı değiştirmektir. Bu da genellikle mevcut rejimi devirme tehdidi ile kendini gösterir.

Terörizm, sömürgecilik karşıtı çatışmalarda da kendini göstermiştir. İrlanda ile Birleşik Krallık, Cezayir ile Fransa, Vietnam ile Fransa ve ABD arasında ki çatışmalar buna örnek olarak gösterilebilir ancak gerekçeleri her zaman aynı olmayabilir.

Örneğin; Filistin ile İsrail arasında ki çatışmanın gerekçesi tartışmalı bir vatana veya toprağa sahip olma konusunda ki anlaşmazlıklar oluştururken Kuzey İrlanda’da ki Roma Katolikleri ile Protestanları arasında ki anlaşmazlıklar din, mezhep kaynaklı çatışmalardır. 20 yüzyılın sonu ile 21. Yüzyılın başlarında terörizmin en yıkıcı ve en aşırı örgütlerinin başında kuşkusuz Hamas, El Kaide, Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları, Taliban, IŞİD ve Hizbullah gibi köktendinci ideolojiye sahip örgütler gelmektedir.

Bu gruplar faillerin üzerine bomba atma, toplu infaz, boğma, boğaz kesme, vahşi işkence yöntemleri ve canlı intihar bombası taktiğini benimsemişlerdir.

PKK din merkezli bir örgüt olmasa da canlı bomba ile toplu infaz gibi başvurduğu benzer taktiklerle radikal dinci örgütlerle buluştuğu ortak paydaları vardır.

Kullanımı ve uygulamasında büyük değişikliklerin baş gösterdiği terörizm, 20. Yüzyılda siyasi yelpazenin aşırı sağından aşırı soluna kadar uzanan bir dizi siyasi hareketin ayırt edici özelliği haline geldi.

Otomatik silahlar, kompakt elektrikli patlayıcılar, enformasyon ağının yaygınlaşmasıyla gelişen teknolojik silahlar, terör gruplarının taktiklerini değiştirmesine neden olmakla birlikte onları daha güçlü ve ölümcül hale getirse de gelişen teknoloji sayesinde kara harekâtına gerek kalmadan devletlerin terörle mücadelesini daha kolay ve etkin hale getirdi.

Nükleer başlıklı füzeler, biyolojik silahlar, silahlı insansız hava araçları vb. gibi korkunç silahlara karşı mücadele edemeyen terör örgütlerinin neredeyse tamamı devletlerin denetim ve kontrolüne girerek birer maşa veya aparat olarak kullanılmasına neden oldu.

Sonuç olarak geçmişten günümüze değin yapmış olduğumuz tarihsel verilerden anlaşılacağı üzere terör ve terörizm, siyasi yaşamın kalıcı özelliği olarak görüldüğü gibi sivil halk açısından da birinci derece de tehdit unsuru oluşturmaya devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veysel BOĞATEPE Arşivi