Volkan AYDEMİR

Volkan AYDEMİR

MİKROFON ALİMLERİ

MİKROFON ALİMLERİ

Bu yazıya birçok başlık koyabilirdim ama özellikle sokak röportajları, zaman içinde katıldığım toplantılarda dinlediğim kişilerin gereksiz ve yanlış bilgilerini duyduktan sonra, kendim ve siz okuyucularım için bu daha saygın olur diye düşündüm

Garip bir zamana denk geldik. Sosyal altyapısız teknolojik veya toplum mühendisliğinin sonuçlarının bireylerdeki geri dönüşü hesap edilmediğinden olsa gerek, bilişim ve informal zamanın zahmetini çekmeden kaymağını yiyen kurnazlar hayli arttı.

Özellikle sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla, bir tarafta bir kesim var, sokak röportajlarında kamera mikrofon alarak dışarı fırlayıp; anket, halkla ilişkiler veya iletişim bilgisinden, becerisinden yoksun sözde gazeteciler. Diğer tarafta ise bunların uzattığı mikrofonu gören yurdum insanı var, bilge kişi rolü oynuyor.

Yoksunluğuyla yaşadığı ve ortalama insanda olması gereken birçok özellik gibi, bilgi eksikliğinin ya farkında değil yada çok iyi bildiği cehaletiyle huzur ve özgüven içinde yaşamını devam ettirmek onun için paha biçilemez bir değere eşit. Bu mikrofon bülbülleri hergün yanlış ve hiçbir kanıtı olmayan yeni bilgilerle, inanmak isteyen güruhu ikna ediyorlar.

İşin en traji komik tarafı ise, bunlara kanan kesimde kimlet yokki. Gazetecisi, iş insanı, öğretmeni, tıpçısı, hukukçusu, mühendisi. Tamam aldığınız eğitimler toplumsa mühendislik veya tarih, politika, coğrafya konulu olmadığını biliyoruz ama araştırın bari biraz.

Bu konuyla birazda olsa bağıntılı fıkrada olduğu gibi fıkranın ve mizahın hoşgörüsü ile Hristiyan inancı ile yaşayan okurlardan özür dileyerek paylaşıyorum:

Kasabaya yeni gelen genç rahibin ilk pazar konuşması olacaktır o gün ve çok heyecanlıdır.

Yaşlı rahipten yardım ister, odadan çıkan tecrübeli rahip bir şişe şarapla gerç döner ve ekler,

-Korkma evlat ilk gün heyecanıdır. Bende yaşadım al bundan biraz iç.

Cesaret verir gevşemeni sağlar.

Genç rahip söyleneni yapar ve dolu olan kilise salonuna gider.

Ayin bitiminde çok sevinçlidir eski rahibin odasına gelir ve sorar

- Nasıldı efendim?

Tecrübeli rahip bıyık altından gülerek

- Ufak tefek aksaklıklar olsa da gayet iyiydi.

Acemi rahip:

- Söylerseniz  bir dahaki sefere düzeltmiş olurum.

Yaşlı rahip başlar.

-Tabi!

Dualar sonunda amen denir, oleyy diye bağrılmaz.

Bir dahaki sefere konuşma yaptığın yükseltiden inmek için merdiveni kullan, kayma trabzanlar (merdiven korkulukları) çok sağlam değil düşebilirsin.

İsa peygamberimizi Romalılar çarmıha çiviledi (hatta son buluntular kaynağında Prof. Danny Schwartz’a göre, Roma valisi Pontius Platius emriyle yahudiler tarafından cezalandırılmıştır.) annesi cezalandırıp kargaları korkutsun diye bostana dikmemiştir.

Birde Peygamberimiz meryem anamızın oğludur gayrı meşru değildir.

Genç rahip örneğinde olduğu gibi ama yaş kriteri farketmeksizin mikrofonu eline alıp topluluk önüne geçen, freni patlayıp bayır aşağı giden kamyon gibi kontrolsüz ve desteksiz şekilde bilmediği konularda içselindeki yanlışları pazarlıyor dinleyenlere. 

İnananlardan biriside ulusal medyada yazıları çıkan gardaş ülkemizden gelen gazeteci ablamız. Tarihle bağı olmayıp ta kütüphane önünde fotoğraf çektirdikten sonra araştırmacı-yazar ünvanı alan, İngiliz kaynaklı Kurtuluş Savaşı hikayeleri anlatıp milli mücadele tarihine hasım toplayan bu sahtekara bir öğrenci edebiyle Hocam! nidası ile salvo yapması beni şaşırtmadı değil ama ey popülizm sen nelere kadirsin demekten de alı koymadı.

Bu yazıyı yazmadan saatler önce bende böyle birkaç düzeltilmesi gereken yanlışa şahit oldum, toplantıda yanlışı yapan kişi, ısrarla söz vermediği için müsaadeniz olursa buradan düzelteyim:

1- Türkiye’de resmi toplantılar ilk önce saygı duruşu ve milli marşımızın okunmasıyla başlar. Konuşmalar daha sonra yapılır. Yapılan diğer hatalar beni çok bağlamıyor.

2- Biz Anadolu’da yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı birçok kişi Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurucusuna ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK deriz.

Benim gibi her gün Nutuktan bir paragraf okuyarak anti depresan dozu alan birisi için bu konu, düzeltilmesi gereken hassas bir konudur.

3- Dia-spora kelimesi Biyolojinin Botanik disiplininden gelmiş kökü başka yerde kalıp gövdesi dürgün vererek büyüyen demektir. Sosyologlar bunu topluma uyarlamıştır. Diasporalar Irk, din, dil ve etnik kökenlidir. Kısaca insanların diasporaları olur, sistematik devletlerin diasporaları olmaz.

4- En önemli konudur 3 Mayıs’ın Türkçülerle bağlantısını geçmişte, “3 Mayıs Türkçülük Günü” başlıklı köşe yazımda belirtmiştim. Azerbaycan’ı sovyetleştirmek için Sovyet Rus Ordusu, 1920 27 Nisan’da başlayıp 11 Mayıs 1920’de Bakü İşgalini gerçekleştirmiştir.

3 Mayıs Hüseyin Nihat Atsız ve arkadaşlarına adanmıştır. Bakü veya Azerbaycan işgali ile bir bağlantısı yoktur.

5- Yaşınız ne olursa olsun, yakın veya samimi olduğunuz kişilere ismiyle hitap edersiniz. Sosyal ilişkilerde sınır ve seviye her saygının garantörüdür.
Toplantıda bulunanlar bu yazıyı okuyacaklar mı?

Bilemiyorum ama çok iyi bildiğim bir şey!

Yanlış bilgiyi düzeltmediğiniz takdirde karşınıza, tekrar düzeltilmesi imkansız toplumsal bir yara olarak çıkacağıdır.

KALIN SAĞLICAKLA!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Volkan AYDEMİR Arşivi