Burak İĞLİKÇİ

Burak İĞLİKÇİ

Derin Soğuk Savaş dönemi

Derin Soğuk Savaş dönemi

21'nci yüzyıl dünya derin devletleri arasında yaşanan en yoğun soğuk savaş dönemidir. Eskiden soğuk savaşlar örtülü olarak devam ederdi.Yaşadığımız modern çağla birlikte örtülü olarak devam eden soğuk savaş yerini açık bir şekilde çağa bir şekilde uyarlanıp devam etmektedirler.

Artık öyle bir döneme giriyoruz ki küresel egemen denilen güçlerin her şeyin ötesinde, insanlığı bile hiçe sayarak tamamen küresel güç olma odaklı kirli oyunların ve senaryoların yaşatılacağı, kendini hakim kılamayan zayıf devletlerin bir bir yok edileceği ki zaten bu şu anda gerek arz-ı mevud projesi ile gerekse enerji kaynaklarını elde etme adına çökertilmesi devrine giriyoruz. (Kanayan yara Ortadoğu).

Yirmi birinci yüzyıl ABD yüzyılı olarak lanse ediliyordu. Bunu söylemek çoğu kimseye tuhaf gelse de Abd kendini süper güç olma yolunda lanse etmesine her koşulda başlamıştı.

2000 yılı zaten işte burada devreye bazı küresel aktörlerin girmesi ile aslında milenyum denilen yılı daha da aktör gelmesi ve belirlemesi açısından önemli bir yıl olarak tarihi kayıtlarda ve arşivlerde yerini almıştır.

Çünkü ilk küresel jeopolitik çağ kapanmış ve yerini tamamen bölgesel güç olma odaklı, enerji kaynaklarını elde etme, kapitalizm ve emperyalizmin hakim olma yüzyılının başlangıç sahneleri gösterime giriyordu.

ABD odaklı küresel düzenin başlamasıda dünya arenasında köklü değişikliklere gidileceğinin resmini bizlere yansıtmış oldu.

Çünkü asıl olay şurda başlıyor Sovyetler Birliği’nin çöküşünden on yıl önce yaşanan sıra dışı olay kimsenin dikkatini çekmemiş olacak ki bu bana göre odak noktasıdır. Tarihte ilk kez 1980 yılında transpasifik ticaretin değeri transatlantik ticaret değerine eşit hale gelmiş olmasıdır.

Yani artık sadece Atlantik’in kontrolünün küresel zenginliğin anahtarı olamayağı ve daha çok hakimiyet sağlanması adına bir yol açması idi.

Bunun içinde her iki okyanusa hakim olunması gerekiyordu. İki okyanustan
birine kıyısı olan devletler, uzak devletlere kıyasla avantajlı olurken hem Atlantik hem pasifik okyanuslarına kıyıları olan devletler, en azından coğrafya olarak büyük bir üstünlüğe sahip oluyorlardı.

İşte bunun içinde kendi coğrafyasında siyasi ve askeri yeteneğe sahip olması zorunlu hale geliyordu.

Bence odak nokta burası. ABD’nin Irak’ı işgali ile yeni bir siyasi düzeni kurmaya çalışan Rusya kendini egemen güç olma yolunda dünya arenasında yeniden küresel güç olma adına bende varım mesajını
veriyordu.

Putin yönetimi devralmıştı. Rusya soğuk savaş döneminin etkisinden küresel sermayenin gücünün küresel aktör olma faktörünün kendisi için ne kadar önemli olduğunu okyanus ötesine duyurmanın en güzel yolunun Ortadoğu’dan geçtiğini çok iyi biliyordu.

Orta Doğu bugün küresel aktörlerin Başta ABD ve sonra Avrupa olmak üzere orada hakim olma planlarının baş oyun sahnesidir.

Ve de Türkiye bu sahneye her daim gerek sınırları ile gerekse jeopolitik önemi ile hep dahil edilmek istenmiştir.

En azından yardımcı aktör pozisyonunda. Yirmi birinci yüzyıl yeni jeopolitik dönem ve yeni savaş döneminin değişeceğinin sinyallerini vermiş ve bunun odak noktasının Ortadoğu’da kilit olacağının habercisi olmuştur.

Bilim ve teknoloji siyasi ve askeri güç kimin elinde daha kuvvetli ise o devlet dünya da hakim olma adına savaşını teknolojik anlamda, bölgesel hakimiyet anlamında dünyaya mesajını vererek duyurmuştur.

Abd’nin bugün Ortadoğu’da planladığı tezgah, İngilizlerin oyunları ve Avrupa odaklı sahnelenen baskılar ve İsrail’in küresel sermayeye meydan okuyan silah satış ticareti Küresel aktörlerin Rusya bloğuna takılmasına yol açmıştır. Suriye ile körüklenen bu kıvılcım, Rusya’nın Suriye’de ki iç karışıklığa müdahalesi ile blok şekilde zayıflamıştır.

Rusya Ortadoğu’ nun kendinden sorulur olmasını isteyen ve şekle sokan bir çizelge içerisinde hareket etmektedir. Rusya’yı destekleyen İran,Çin, Suriye
bu çizelgenin içerisinde artık yeni bir dönemin başlangıcının sinyalini vermiştir.

Soğuk savaş dönemi ilk belirtilerini burada gösteriyor. Teknolojik anlamda askeri ve siyasi yönde kendini güçlü hisseden devletler
sıcak temastan ziyade bölgesel güç olma adına soğuk savaş dönemini başlatmış oldular.

Günümüze bu savaşın yansıyan diğer yönüde Yaşadığımız küresel çağ. Biyoterörizm ve Biyolojik savaşın karşımıza sık sık çıkacağı bir çağdır.

Dünya şu an Corona visürü ile mücadele etmektedir.

Çin: Ölü sayısı 3.120 - Vaka sayısı 94 bin

İtalya: Ölü sayısı 700 - Vaka sayısı 10 bin

İran: Ölü sayısı 300 - Vaka sayısı 9 bin.

Salgın, Çin’in dışında şu ana kadar 1.282 kişinin ölümüne sebeb oldu. Salgın Çin de azalışa geçtiği zaman. Avrupa da artış gösterdi. Dünya devletleri arasında ılımlı ve barışçıl bir şekilde birbirine yanaşan devletler ne hikmetse suikast edilirmişçesine corona virüsüne kapılıyorlar.

Dinen de etki etti. Vatikan 3 Nisan'a kadar tüm ziyaretlere kapatıldı.HACI olmak için gelenler, geri dönüyor. 3 Nisan da Paskalya var ne olacak. Suudi Arabistan,coronavirüsü nedeniyle Kabe'deki tavaf ve say alanlarını kapattı. Mescidi Haram'da sadece namaz kılınacak aynı zamanda umre de yasaklandı.

Corona virüsü ile kontrollü nüfuz planlaması devamında dünya genelinde dini rituellerde kısıtlama paraların virüsü kolay yayması nedeni ile toplanması. Korku imparatorluğu. Yeni dünya düzenine geçiş.Yeni dünya düzeninde tek din olacak elektro para olacak korku ve sömürü düzeni olacak insan sayısı olabilince azaltılacak.

İlk aşama TV ler le insanların algıları oynandı. Din ile insanın bağını kopardılar. Şimdi ikinci aşamaya geldi. İnsanlar için kutsal yerlerden soğutup uzaklaştırmak ve virüs parayla hızla yayılıyor algısı ile digital para birimine geçiş için insanları mümkün olduğunca bankaların kucağına itmek.

Son ve üçüncü aşamada insanları borç batağına sürükleyip dinsiz, istenileni yapan robotik insanlara dönüştürmek. Tabi ki bunlar olurken .
Türkiye'nin de arasında olduğu. Dünya genelinde. Derin Devletlerin savaşı.Soğuk Savaş olarak devam ediyor.

21'nci yüzyıl Soğuk savaşın en yoğun yaşandığı çağdır.Saflar şekilleniyor. Hastalıklar,Vekalet Savaşları, Petrol ve Para birimlerinde artış, düşüş gibi.
Küresel silah baronları barış istemez savaş ister. Unutmadan yukarı saydıklarımız yaşanırken.

Gözden uzak duran. Derin İngiltere, Derin Almanya, Derin Rusya, Derin Amerika ve son olarak Derin İran gibi sahne arkasında nasıl bir saf düzeni aldılar. Derin Fransayı da unutmayalım.

Kılıçlar çekildi. Derin Devletler kendi ülke çıkarları için saf düzenine geçiş yapıyorlar.

Bakalım hangi ülkeler perde arasında birbirleri ile çıkar ittifakı yapacak. Kadim Türk Devlet aklı da bu sahnede yerini bu düzende kendi ülke çıkarları için alacaktır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Burak İĞLİKÇİ Arşivi