Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

Hakan 'ŞÜKÜR' etsin!

Hakan 'ŞÜKÜR' etsin!

(Bu yazıyı yıllar önce yani HAKAN ŞÜKÜR henüz milletvekili iken kaleme almıştım… Tekrar yayınlıyorum… Bakın neler demiştim.)

 

HAKAN `ŞÜKÜR` etsin!

 

Ömründe Bir Kez SAFAT`ı Okumayanlara!

 

Son asrın en büyük Türkçüsü benimde fikir dünyamın en büyük mimarlarından H.Nihal Atsız`ın kaleminden hiç İstiklal marşımızın yazarı Mehmet  AKİF`i okudunuz mu?

 

Nihal Atsız Mehmet Akif Ersoy`u şöyle anlatmaktadır:

 

"Âkif, şair, vatanperver ve karakter adamı olmak bakımından mühimdir. Şairliğine kimse itiraz edemez. Onun oldukça bol manzum eserleri arasında öyle parçalar vardır ki Türk edebiyatı tarihinde ölmez mısralar arasına girmiştir. Vatanperverliği, tam ve tezatsız bir vatanperverliktir. Âkif, sözle vatanperver olduğu halde fiille bunu tekzip edenlerden değildi. Vatanperverâne şiirler yazdığı halde en sefil bir namert ve en rezil asker kaçağı hayatı yaşayanlar henüz aramızda bulunduğu için Âkif' in vatanperverliği yüksek bir değer kazanır. Karakter adamı olmak bakımından ise Âkif eşsizdir. O, daima bulunduğu kabın şeklini alan bir mayi veya cıvık bir halita değil; şeklini sıcakta, soğukta, borada, kasırgada muhafaza eden katı bir cisimdir. İslâmcı olmasını kusur diye öne sürüyorlar. İslâmcılık dünün en kuvvetli seciyesi ve en yüksek ülküsü idi. Bugünkü Türkçülük ne ise dünkü İslâmcılık da o idi. Esasen İslâmcılık Osmanlı Türklerinin milli mefkûresiydi. On dördüncü asırdan beri Türklerden başka hiçbir Müslüman millet, ne Araplar, ne Acemler, ne de Hintliler İslâmcılık mefkûresi gütmüş değillerdir. Bir Osmanlı şairi olan Âkif' te millî mefkûre kemaline ermiş, fakat yeni bir millî mefkûrenin doğuş zamanına rastladığı için geri ve aykırı görünmüştür. Mazide yaşayanların fikir ve mefkûreleri bize aykırı gelse bile onları zaman ve mekân şartları içinde mütalaa ettiğimiz zaman haklarını teslim etmemek küçüklüğüne düşmemeliyiz. Çanakkale şehitleri için yazdığı şiir kâfidir. Başka söz istemez. Âkif insandı, dönmedi ve öyle öldü."

 

Bu satırlar dün Komünist iradeler tarafında IRKÇILIKLA sorgulanan bugün kendini din âlimi ilan edenler tarafından dinsizlikle suçlanan Atsız Hocama aittir.

 

Bilindiği üzere ülkemizde ay-yıldızlı formayı defalarca giymiş Hakan Şükür`ün `ben de Arnavut`um` demesiyle başlayan bir tartışma döndü dolaştı hem de İstiklal Marşımızın yazarı Akif`in Arnavutluğu-Türklüğü üzerine yoğunlaştı.  Nereden bakarsanız bakın bu olayın Akif`e endekslenmesi taraflarının art niyetinden kaynaklanmaktadır. Bu art niyet ülkem üzerinden oynanan oyunlardan kaynaklanmaktadır.

 

Şu an Akif`i üç gurup kendine göre anlatmaktadır

 

-Bunlardan birincisi İslam`ı kimseye bırakmayanlar; Bunlara göre Akif tamamen İslamcıydı, İslam’da ırka, kavmiyete milliyete karşıdır bu yüzden AKİF horlanmıştır, dışlanmıştır vs… Bunların derdi aslında Cumhuriyet rejimi ve Atatürk ile, Akif üzerinden İran`ın emellerine hizmet etmektedir.

 

- İkincisi dünün komünisti bugünün ulusalcıları; Bunlara göre de Akif Cumhuriyet düşmanıydı, Atatürk düşmanıydı, şeraitçi ve haindi. Bunların bu ülkeye yıllarca verdiği zarar ve bu zarar sonucu kapitalizme bizi nasıl teslim ettikleri ortadadır.

 

- Üçüncü gurup ise Türkçüler; Yani benimde altına imza attığım yukarıdaki Atsız`ın satıları. Bana göre Akif hepimizden iyi Türk`tür, hepimizden iyi müslümandır, hepimizden iyi Cumhuriyetçidir.

 

Bu sözlerimi destekleyecek hem Akif`in eserleri, hem de düşünce dünyamızın insanları vardır.

 

Onların bazılarını kısaca sizlere aktarayım:

 

Her şeyden önce Âkif'in İstiklâl Marşı'nı Türkçü Maarif Vekili ve Türk Ocakları Reisi Hamdullah Suphi'nin rica ve ısrarıyla yazdığı, Millî Mücadele'yi yürüten Meclis tarafından oybirliğiyle kabul edilen bu marşı, Mustafa Kemal Atatürk'ün bile değiştirmeyi düşünmediğini vurgulamak isterim. Hem de şiirin içerisinde   "Hak", "ezan", "cennet", "iman" gibi kavramların olmasına rağmen. `Hem de ` neden dedim Çünkü Atatürk`ü din düşmanı, dinsiz ilan edenlere karşı yukarıdaki kavramlar istiklal marşı olarak kabul edilmiş ve yine Cumhuriyeti Laikliğe hapsedip Atatürk`ü kimseye bırakmayanlar karşıda net bir cevaptır.

 

Yine her iki taraf Akif`in İstiklâl Marşı'nda "Türk sözcüğü"nün bir kere bile geçmediğini söylerler. İyi de Akif "milletim", "ırkım" derken hangi milletten ve ırktan söz ettiğini sanıyor?

 

Zaten bu iki düşünce tarafında güzelim ülkem yıllardır bir kavram kargaşası, bir kaosla karşı karşıya kalmıyor mu? Benim `sahte solcular ve sahte dinciler` dediğim bu iki kesim yıllarda bazı kavramları tekeline alarak bu milletin birbirini horlaması, dışlaması ve ayrışmasını sağlamadılar mı?

 

Peki ozaman işi netleştirelim Mehmet Akif Ersoy’un Arnavut mu, Yoksa Türk mü?

 

Herkesin Mehmet Akif Ersoy’u Arnavut diye bildiği şey  Onun Safahat adlı şiir kitabının Hakkın Sesleri adlı üçüncü kitabının 3. şiirinde  yazdığı “Bunu benden duyunuz, ben ki, evet Arnavudum – Başka bir şey diyemem.. İşte perişan yurdum”  diye ortaya koyduğu ifadesinden dolayı Onu, Arnavut olarak bilmektedir. Hâlbuki bu beyitteki ifadesi, 1910’larda Balkanlardaki etnik unsurlara bağlı ayaklanmalara karşı Osmanlının gerileyişini durdurmak maksadıyla son olarak Arnavutların Osmanlı ile birlikte olmalarını sağlayabilir ümidiyle sarf ettiği bir sözdür. Bu dönemde, O, her türlü etnik unsuru öne çıkarmanın devleti küçülteceğini, memleketi ve orduyu tarumar edeceğini, düşmanın, milleti ülkeden kovmasına neden olacağını anlatmaya çalışır. İşte, bu sözü bu şartlar altında söylemiştir… Gerçekten Arnavut olduğu için değil…

 

Bu şiirin tamamı isteyenler Safahat eserini alıp okusunlar.

 

Akif Arnavut değildir!

 

Mehmet Akif Ersoy’un soyu, baba tarafından Yozgat’tan İstanbul’a, İstanbul’dan da Kosova’nıın İpek sancağına yerleşmiş Mehmet Tahir Efendi’ye, ana tarafı ise Buhara’dan Tokat’a yerleşmiş olan tacir Mehmet Efendi’ye dayanmaktadır. Yani, her iki taraftan da Türk idi. Merak ediyorsanız bu tezimin gerçekliğini Balıkesirli Hasan Basri Çantay, Akifname (Mehmed Akif) eserini alıp okuyunuz.  Bu eserde belgeli belirtmektedir Akif`in milliyetini. Kaldı ki, Akif`in bazı şiirlerine bakınca göreceğiz ki, Müslümanların bir araya gelememesi sonucu ülkenin kurtulmasının yolunu atalarının kanında aramıştır.

 

İşte o şiirlerden bazı örnekler:

 

“İstemem, dursun o payansız mefahir bir yana…

Gösterin ecdada az çok benzeyen bir kan bana!

İsterim sizlerde görmek ırkınızdan yadigar,

Çok değil, ancak, necib evlada layık tek şiar.

Varsa şayed, söyleyin, bir parçacık insafınız:

Böyle kansız mıydı –haşa- kahraman eslafınız?

…….

 

Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yok mudur?

Yoksa, İstikbalinizden korkulur, pek korkulur!”

Nevruz’a yazdığı şiir yetmez mi?

İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum Nevruz?

Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işde gerek.

Lafı bol, karnı geniş soyları taklid etme;

Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek.”

 

Yine Mehteran takımının okuduğu Akif`e ait olan Ordunun Duasında aynen şöyle demektedir “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman… Müslüman’ız, Hakka tapan Müslüman.”

 

Tüm yukarıdakileri destekleyen Hasan Basri Çantay`ın bir de hatıratı vardır. H. B. Çantay O’nun dünya görüşü ile ilgili olarak şöyle bir olayı aktarır: Mehmet Akif Ersoy’un kurtuluş savaşını teşkilatlandırma çalışması için ortaya koyduğu gayretlerinden dolayı tanıdık birisi Ona, “Üstad, sizi Türkçü görüyorum” deyince, Akif’in ağzından alev gibi şu kelimeler çıktı: -Ya ne zannediyorsun? Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem!

 

Evet Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerinde bahsettiği ecdad; hep Türk’tür. Vatan; Türk’ün baş olduğu her yerdir, Medeniyet; Türk’ün başını dik tutacağı kadar gelişmiş olmasıdır. Karşı çıktığı kavmiyetçilik; Osmanlı Türkü’nün yönettiği bölgeleri bölmeye kasteden Müslim olsun, gayr-i Müslim olsun bütün yıkıcı ve bölücü unsurların gayretkeşliği ve bunlara destek olanların aymazlığıdır.

 

 

…. Anası belli, babası belli…. Onun “Ben ki evet Arnavudum…” sözü, Merhum Alparslan Türkeş’in Kürtlerle ilgili olarak sık sık söylediği “Kürtler ne kadar Kürt ise, ben de o kadar Kürdüm, Ben ne kadar Türk isem Kürtler de o kadar Türk’tür, …. Biz et ile tırnak gibiyiz….” sözünün altında bulunan “birleştiricilik” anlamı ile maslahat için sarf edilmiş bir sözdür.

 

Futbolcu, vekil Hakan bu ülkede ona verilen değer için `ŞÜKÜR` etsin meclisten, spor kanallarından dünyalığını çıkarsın ama lütfen sizler onun `bende Arnavut`um` demesini ile ne olur  Akif`i bir keseye koyup değerlendirmeyin. Bu ayıptır, günahtır.

 

Ömründe bir kez Akif`in Safahat adlı eserini okuyamayanlar elbette ki Hakan Şükür`ün Osmanlı`yı yıkmak için başlatılan azınlık hareketinin günümüz versiyonu olduğunu anlamakta zorluk çekeceklerdir. Büyük ihtimalle Hakan`ın ataları oralarda gördüğü zulümler sonucu Türkiye`ye göçünce ŞÜKÜR soy ismini almışlardır. Ama Allah korusun, korkulan olursa ve Türkiye zor duruma düşünce maalesef Hakan`ın ŞÜKÜR diyebileceği bir devleti bile olmayacak kendine vatan diye ABD`yi seçecektir.

 

 

Dünün mandacılarının günümüz versiyonlarına karşı binlerce kez Türk`üz ve Müslümansız.

 

 

Neyse sözün özeti… Atsız`ın dediği gibi ``Başka söz istemez. Akif insandı, dönmedi ve öyle öldü." Ruhu Şad Olsun!    Selçuk Düzgün – Bakü


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi